(Mevlana hazretleri Şems
Hazretlerini anlatıyor)
2540. Cennet bahçesinin, İrem bağının (Ad kavmi
zamanında, Şeddâd tarafından, cennete benzetilerek yapılan bir bahçe olup
Şam'da veya Yemen'de bulunmuş olduğu söylenen yer) ortasında bitmiş ölümsüzlük ağacı...
Gölgelendim, yemişlerini devşirdim (Bir araya
getirdim, derledim, topladım), rızıklandım (Beslendim) onunla.
Av olmazsam ona (Allah'a yakın,
Allah dostuna), iyice bil ki köpeğim hoca...
Atının peşine düşüp koşmazsam (Onu başkanım
bilmezsem) iyice bil ki eşeğim (Kaba, düşüncesiz)
hoca.
Ağırdım (Sıkıntı veren,
bunaltan biriydim), usanmıştım;
Cezbesi (Ona duygu ve
inanışın etkisiyle aşırı ölçüde coşup kendinden geçmem) hafifletti beni...
Avlusunda yatmış-uyumuştum, sedden (Suyun akmamasını önlemek
için yapılan kalın duvardan) gelen sel
kaptı-götürdü beni.
Gönlüm (Kalbimde oluşan duygularımın
kaynağı) kapanmış dedim;
Kilitleri açan benim
dedi, beni öldürdün sen dedim;
Ben senden beterim dedi.
Yürü, işten-güçten konuşma;
Hepsinden de hürüm (Özgürüm) ben.
Var, dikenden (Sivri ve batıcı
çıkıntılardan) söz açma, baştan başa gül
devşirmedeyim ben.
Topluluğunu gördüm senin (Şems
Hazretlerinin), bundan böyle hiç dağılmam...
Yolunu gördüm senin;
Bunda böyle onlara yoldaş (Yol arkadaşı) olmam
artık.
Yeşilliğin padişahısın, benim gibi yüzlercesini doyurursun..
Gözümü de doyurursun, gönlümü de (Kalbimde oluşan
duyguların kaynağını da);
Artık şu sofraya düşmem ben.
Kâbe (Mekke'de bulunan, Müslümanlarca kıble olarak kabul edilen ve
hac ibadeti yapılırken tavaf edilen yer) yanıma, kucağıma gelirse, Ka’be'ye gitmem artık..
Ay yeryüzüne geldi;
Zühal'e (Satürn yıldızına) çıkmaya kalkışmam artık.
Semirmişim (Besili duruma
gelmişim), yelinle (Rüzgârınla) dopdoluyum;
Senin sarhoşunum, seninle hoşum...
Hem kulunum-kölenim, hem azatlın (Serbestim);
Artık şeytana kul (Köle) olmam ben.
Yeryüzünün de padişahısın,
zamanın da;
Akıl gibi hem ortadasın, hem gizli;
A benim canım, a benim cihanım;
Senin kapında neden tüm can kesilmeyeyim?
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Mevlana Hazretlerinin ölümsüzlük ağacını bulduğunu,
meyvelerinden yediğini, gölgesinde dinlendiğini öğrendik.
2. Allah yakını,
Allah dostu şems Hazretlerinie av olmak onun damarlarında yaşamak gerektiğini,
onu hep büyük ve asil olarak görüp arkasından gitmemiz gerektiğini öğrendik.
3. Mevlana üstünde
bir ağırlık varmış gibi yavaş hareket ederken aşkın kendisini çekmesiyle
hafiflediğini, onun rüzgârıyla kendisini kapıp götürdüğünü öğrendik.
4. Mevlana
Hazretlerinin kalbinde oluşan duyguların kaynağının kapanmış ve kilitlenmiş
iken Şems Hazretlerinin açtığını öğrendik.
5. Mevlana
Hazretlerinin iş-güçten hür olduğunu, sıkıntı veren şeylerden söz açmamak,
iş-güçten konuşmamak gerektiğini öğrendik.
6. Mevlana
Hazretleri Allah dostu aşk topluluğunu gördüğünü, Şems Hazretlerinin yolunu
gördüğünü, bu yoldan vazgeçmeyeceğini öğrendik.
7. Şems
Hazretlerinin canlanmanın başkanı olduğunu, sınırı olmayan can bağışlayan
olduğunu öğrendik.
8. Sıkıntılı
durumda yardım umulan kişi olan Şems Hazretlerinin Mevlana Hazretlerine geldiğini, arayış,
yöneliş ve çevresinde dönmekten kurtulduğunu öğrendik.
9. Şems
Hazretlerinin rüzgârıyla dopdolu olan Mevlana Hazretlerinin hazrete olan yoğun
sevgisinden sarhoş olduğunu, hazretle hoş olduğunu, kendisin bağlandığını,
şeytan esaretinden kurtulduğunu öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin
yeryüzünün, zamanın padişahı olduğunu, hem açık hem gizli olduğunu, tüm
benliğiyle Mevlana Hazretlerine candan bağlandığını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ