(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini
anlatıyor)
1190.Tebriz'li Şemseddin'den gönül (Sevgi, istek, düşünüş, anış, kalpte oluşan duygular) de güzelleşir, bakış (Anlamak, farkına varmak) da;
İkisi de eğri (Doğru veya düz olmayan) bakıştan kurtulur;
Fakat eğri bakan, eğri gören de ne hallere gelir (Karışık bir sorunun içinden çıkamaz, sonuca varamaz), ne hallere (Kötü duruma, sıkıntılara, dertlere düşer)?
Gönül,
senin yüzünü görünce anladı ki cana bakmadadır, canı görmede;
Can, dudağından şarap içti mi şaşırır-kalır, dudağını ısırmaya koyulur.
Beden,
gönüle varır, bütün bu işleri ne diye yapıyorsun der;
O da, yavuz gözünden uzak olsun, bir Ay yüzlünün yüzünden der.
Gönülden
başkasının yüzüne bakma, gönülden başka bir yerlere gitme;
Çünkü herşey, gönül ışığıyla o dünyanın yalımı (Alevi) kesilir.
Sana
yeni mürit olan (Bağlanarak aşkın yolunu öğrenen, aşk
doğrultusunda ilerleyen), dünyadaki şeyhlerin şeyhidir?
Elini tutan, zamanın hasbeyi (İyi nitelikleri kendinde toplamış olan kişi) olur.
Din
piri gönül, ortadadır, beden halkası onun çevresinde.
Ne mutludur o bedene
ki gönül piri ortada oturmuş olsun.
Şems'eddin,
senin gönlündeki sırrı Tebriz'de duyar-işitir;
Sözünü işitmemesi, sağır olması ondan, onun kulağından uzaktır.
Kuşluk
çağındaki şu sala (Müslümanları çağırmak, haber vermek
amacıyla minareden yüksek sesle okunan dua) da ne?
Tacir (Ticaretle uğraşan kimse) mezara gidiyor;
Çook geç döner eve, çünkü uzak bir yere gidiyor o.
Seçilmiş
güzelin yerine, akreple, yılanla düşüp kalkacak;
İbrişim (Kalınca bükülmüş ipek iplikle dokunmuş) örtüleri bırakıyor da mezarlara gidiyor o.
Şarap
içmesi, meze yemesi, işreti, zevki-safası geçti-gitti;
Boynu iyi kırıldı;
Sabrede - ede (Ses çıkarmadan, olacak ve geleceğe doğru) gidiyor o.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Şems Hazretlerine gönül verenlerin, severek öğretisini alanların sevgi, istek, düşünüş, anış ve kalpte oluşan duyguların güzelleşeceğini, anlamanın, farkına varmanın etkinleşeceğini öğrendik.
2.
Hakikati
olduğu gibi görmeyenin, doğru istediği gibi olmayınca kabul etmeyenin, kendi
isteklerine ve değerlerine göre ve kişi ile olayları değerlendirenlerin karışık
durumların içinden çıkamayacağını, sıkıntılara düşeceğini, istediği sonuçlara
varamayacağını, kalbinin sakinliğe ulaşamayacağını öğrendik.
3.
Şems
Hazretlerine önemseyenin canını Şems Hazretlerinin canını görererek buna göre
davranacağını, kendi seçeneğinin doğru ve geçerli davranışından hayretlere
düşeceğini öğrendik.
4.
Bedenimiz
Şems Hazretlerinin güzel yüzünden öğreti alanların gönlüyle konuşur hale
geleceğini ve sevgileri, istekleri, düşünme tarzını, anmayı, duyguları sorgulayacağını,
düzene koyacağını öğrendik.
5.
Gönül
ışığının hakikati gösterdiğini, görüşü engel olan perdeleri yaktığını herşeyin
gönülden olmasını sağlamak gerektiğini, gönül dışına çıkmamak gerektiğini
öğrendik.
6.
Şems
Hazretlerinin öğretisini alanın, hazrete sevgiyle bağlanıp aşık olanın,
dostluğunu başına ne gelirse gelsin devam ettirenin dünyada yüksek dereceye
ulaşmış olan kimselerin başkanı olacağını, yardım ettiği kişilerin iyi
nitelikleri kazanacağını öğrendik.
7.
Dinin
önderini gönlüne yerleştiren, bedenin de bunun etrafında olursa, bu kişinin
mutlu olacağını öğrendik.
8.
Şems
Hazretlerine sevgiyle bağlanmış olanların gönlündeki sırlardan hazretin haberli
olacağını, uzak durmayacağını öğrendik.
9.
Yalnız
dünya kazancıyla uğraşanların ölünce yemenin, içmenin, zevkin, sefanın
bittiğini, örtüsünün herkes gibi kefen olacağını, duyduğunun da sela olacağını
öğrendik.
10.
Mezara
girince yalnız dünya ile ilgilenenin akrep, yılanla düşüp kalkacağını
öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Yaşamı sadece dünya olarak algılayan, kabul eden, buna göre yaşayanın, kazanımları ile gururlananın ölünce her olanağın bittiğini, ölüm sonrası yaşama hazırlık ve yatırım yapmadığından yanmaya doğru yol aldığını göreceğini, başına geleceğini o zaman anlayacağını öğrendik, anladık
*
RAVLİ
1190.Tebriz'li Şemseddin'den gönül (Sevgi, istek, düşünüş, anış, kalpte oluşan duygular) de güzelleşir, bakış (Anlamak, farkına varmak) da;
İkisi de eğri (Doğru veya düz olmayan) bakıştan kurtulur;
Fakat eğri bakan, eğri gören de ne hallere gelir (Karışık bir sorunun içinden çıkamaz, sonuca varamaz), ne hallere (Kötü duruma, sıkıntılara, dertlere düşer)?
Can, dudağından şarap içti mi şaşırır-kalır, dudağını ısırmaya koyulur.
O da, yavuz gözünden uzak olsun, bir Ay yüzlünün yüzünden der.
Çünkü herşey, gönül ışığıyla o dünyanın yalımı (Alevi) kesilir.
Elini tutan, zamanın hasbeyi (İyi nitelikleri kendinde toplamış olan kişi) olur.
Ne mutludur o bedene
ki gönül piri ortada oturmuş olsun.
Sözünü işitmemesi, sağır olması ondan, onun kulağından uzaktır.
Tacir (Ticaretle uğraşan kimse) mezara gidiyor;
Çook geç döner eve, çünkü uzak bir yere gidiyor o.
İbrişim (Kalınca bükülmüş ipek iplikle dokunmuş) örtüleri bırakıyor da mezarlara gidiyor o.
Boynu iyi kırıldı;
Sabrede - ede (Ses çıkarmadan, olacak ve geleceğe doğru) gidiyor o.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Şems Hazretlerine gönül verenlerin, severek öğretisini alanların sevgi, istek, düşünüş, anış ve kalpte oluşan duyguların güzelleşeceğini, anlamanın, farkına varmanın etkinleşeceğini öğrendik.
İşte böyle yaren;
Yaşamı sadece dünya olarak algılayan, kabul eden, buna göre yaşayanın, kazanımları ile gururlananın ölünce her olanağın bittiğini, ölüm sonrası yaşama hazırlık ve yatırım yapmadığından yanmaya doğru yol aldığını göreceğini, başına geleceğini o zaman anlayacağını öğrendik, anladık
*
RAVLİ