(Mevlana
Hazretleri gönlü anlatıyor)
1220. Güzelce için, develer (İşi ve davranışları kaba ve yavaş olanlar) bizim yanımıza yol bulamaz;
Çünkü aşağılardadır onlar, bizse yüce dağın tepesindeyiz.
Boyunları uzundur ama dağ başına nerden ulaşacaklar;
Gerçi af-af (Kusurumuza bakmayın, hatamızı bağışlayın) der dururlar ama aftan (Hoşgörü ile karşılarız) gam (Sıkıntı vermez bize) yemeyiz ki biz.
Dünya deniz kesilse biz o denizde Nuh'un gemisiyiz (Allah’ın korumasında, kurtuluşa kavuşturan geminin içindeyiz);
Nuh'un gemisi batma-yitme derdine düşer mi hiç?
Bütün dünya mevki-para peşinde dertlere düşmüş;
Bizse şu bucakta hoşuz, (Tanrı şarabı) içmedeyiz, saygılar görmede, neşeyle sarhoş olmadayız.
Biz, gam yılanının (Sinsi ve haince içimize giren üzüntünün) gözüne afet (Gözünde, görüşünde, yıkım) kesilmiş zümrüt madeniyiz (İçinde çok değerli şeyleri kapsayan kaynak)
(Zümrütü gören yılan hareketsiz kalır);
Gama tutsak olanın payı, vah, yazıklar olsun demektir.
A arifler (Çok anlayışlı ve sezgili olanların) çalgıcısı, gel... arifler sarhoş (Çok fazla mutluluk duyan) oldular;
Tez bir rubai (Divan edebiyatında dört diziden oluşan ve belirli aruz kalıpları ile yazılan şiir) söyle, gel karşımıza, al tefi (Kasnağa kursak zarından oluşan vurmalı çalgıyı) ele.
Ormana bir yeldir (Rüzgâr), estir, her ağaca bir esintidir (Hissedilecek kadar hafir yel), yolla;
Yollada dallar saf-saf (Sıa-sıra) baş sallasınlar.
Gönlün selamını duymak hevesiyle bir gece, gönül kapısının halkasını çaldım;
Kim o diye ses geldi.
Benim dedim, gönlün kulu-kölesi (Duyguların kaynağı kalbe sevgiyle bağlanmış, dost olan, isteğini karşılık beklemeden yapanım).
O Ay'ın ışığının yalımı (Alevi), kapının yarığından yolun gönlüne - gözüne vurdu, gönlün güzelim adından bir parıltıdır, koptu.
Gönül mahallesi (Sevginin, isteklerin, düşünüşlerin, anmaların, kalpte oluşan duyguların kaynağı olan yerde oturanların), gönlün yüzünün dalga dalga ışığıyla doldu;
Güneşle Ay ocakları, gönlün değersiz birer kadehi oldular.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. İşi ve davranışları kaba ve yavaş olanların aşağıda kalanlar olduğunu, Mevlana Hazretlerinin öğretisinde olanların yüce dağda olduğundan buraya ulaşamayacaklarını öğrendik.
2.
İşi
ve davranışları kaba ve yavaş olanların Mevlana Hazretlerinin sözlerini kendi
söylediklerine dayanak etmelerinde üzüntü duyulmayacağını öğrendik.
3.
Mevlana
Hazretlerine sevgiyle bağlanmış, dost olmuş kişinin Mevlana Hazretlerinin
hazırladığı kurtuluş gemisinin içinde zarara uğramadan yol alacaklarını
öğrendik.
4.
Bütün
dünya insanının mevki ve para kazanma derdine düştüğünü, Mevlevilerin hoşluk
içinde, saygı görerek, neşeyle, mutluluk duyan yaşam içinde olduklarını
öğrendik.
5.
Üzüntünün
sinsi ve haince mutluluğumuzu zehirlediğini bilen ve bunu yok edenin Mevlana
dostları olduğunu öğrendik.
6.
Çok
anlayışlı ve sezgili olanların Mevlana Hazretlerinin sözlerini duyunca
kendilerinden geçip raks etmeye başlayacaklarını öğrendik.
7.
Gönlümüzle
konuşmamız, oradan gelen sesi değerlendirmemiz, onun ışığından faydalanmamız
gerektiğini öğrendik, anladık.
*
İşte böyle yaren;
Sevginin, isteklerin, düşünüşlerin, anmaların, hatırlamaların kalpte oluşan duyguların verdiği ışığın Güneş’in ve Ay’ın verdiği ışıktan çok daha değerli aydınlatan kuvvet olduğunu öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
1220. Güzelce için, develer (İşi ve davranışları kaba ve yavaş olanlar) bizim yanımıza yol bulamaz;
Çünkü aşağılardadır onlar, bizse yüce dağın tepesindeyiz.
Boyunları uzundur ama dağ başına nerden ulaşacaklar;
Gerçi af-af (Kusurumuza bakmayın, hatamızı bağışlayın) der dururlar ama aftan (Hoşgörü ile karşılarız) gam (Sıkıntı vermez bize) yemeyiz ki biz.
Dünya deniz kesilse biz o denizde Nuh'un gemisiyiz (Allah’ın korumasında, kurtuluşa kavuşturan geminin içindeyiz);
Nuh'un gemisi batma-yitme derdine düşer mi hiç?
Bütün dünya mevki-para peşinde dertlere düşmüş;
Bizse şu bucakta hoşuz, (Tanrı şarabı) içmedeyiz, saygılar görmede, neşeyle sarhoş olmadayız.
Biz, gam yılanının (Sinsi ve haince içimize giren üzüntünün) gözüne afet (Gözünde, görüşünde, yıkım) kesilmiş zümrüt madeniyiz (İçinde çok değerli şeyleri kapsayan kaynak)
(Zümrütü gören yılan hareketsiz kalır);
Gama tutsak olanın payı, vah, yazıklar olsun demektir.
A arifler (Çok anlayışlı ve sezgili olanların) çalgıcısı, gel... arifler sarhoş (Çok fazla mutluluk duyan) oldular;
Tez bir rubai (Divan edebiyatında dört diziden oluşan ve belirli aruz kalıpları ile yazılan şiir) söyle, gel karşımıza, al tefi (Kasnağa kursak zarından oluşan vurmalı çalgıyı) ele.
Ormana bir yeldir (Rüzgâr), estir, her ağaca bir esintidir (Hissedilecek kadar hafir yel), yolla;
Yollada dallar saf-saf (Sıa-sıra) baş sallasınlar.
Gönlün selamını duymak hevesiyle bir gece, gönül kapısının halkasını çaldım;
Kim o diye ses geldi.
Benim dedim, gönlün kulu-kölesi (Duyguların kaynağı kalbe sevgiyle bağlanmış, dost olan, isteğini karşılık beklemeden yapanım).
O Ay'ın ışığının yalımı (Alevi), kapının yarığından yolun gönlüne - gözüne vurdu, gönlün güzelim adından bir parıltıdır, koptu.
Gönül mahallesi (Sevginin, isteklerin, düşünüşlerin, anmaların, kalpte oluşan duyguların kaynağı olan yerde oturanların), gönlün yüzünün dalga dalga ışığıyla doldu;
Güneşle Ay ocakları, gönlün değersiz birer kadehi oldular.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. İşi ve davranışları kaba ve yavaş olanların aşağıda kalanlar olduğunu, Mevlana Hazretlerinin öğretisinde olanların yüce dağda olduğundan buraya ulaşamayacaklarını öğrendik.
İşte böyle yaren;
Sevginin, isteklerin, düşünüşlerin, anmaların, hatırlamaların kalpte oluşan duyguların verdiği ışığın Güneş’in ve Ay’ın verdiği ışıktan çok daha değerli aydınlatan kuvvet olduğunu öğrendik, anladık.
*
RAVLİ