(Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)
2710.
A keremiyle (Soyluluğuyla,
ululuğuyla, büyüklüğüyle, asaletiyle) işimizi düzelten;
Nerde
neş'eli bir yer varsa, yerimiz bizim.
Şarap
kadehi ve sevgiliyle buluşma varken âşığın gamı mı olur dünyada?
Bir
nağme tutturan her yel (Rüzgâr), bizim bir
işaretimizi bekler.
Her
su, bir perdeci (Büyüklerin kapısında bulunan,
gelenleri içerdekine bildiren görevli) kesilmiştir;
Perde
ardındaysa görülmemiş, eşsiz bir güzel var.
Her
sarhoş bülbül, bir fidan üstünde, şarap gibi cana can katmada.
Çok
söyleme, yemek vakti şimdi;
Topluluğun
açlığı birken altı kat fazlalaştı.
Ağzım-dudağım,
eğri-büğrü sözler söylemiyor, can kulağına sır söylüyor
senin.
Dudak,
selâmında susmuş amma ağzınla gene de sözü bir onun.
Beden,
senden ayrı;
Fakat
can, sım-sıkı eteğine yapışmış.
Görünüşte
seni, ok gibi fırlatıp atmış;
Fakat
canı, yay gibi kendine çekmiş seni.
***
DİVAN-I
KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1. Mevlana Hazretlerinin neşeli güzellik olan yeri
kendine yurt edindiğini öğrendik.
2. Şems Hazretlerinin bedeni uzakta olsa bile Mevlana
Hazretlerinin canının kendisine doğru çektiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Mevlana
Hazretlerinin bizim can kulağımıza sır söylediğini,
Düzgünlüğünü
yitirmiş, yalanla karışmış, kötü, gerekli olmayan, aksi, ters, huysuz sözler
söylemediğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ