(Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)
2430.
Sus ki kıskançlığından kâfir nefis (İstekleri ihtiyaç
gibi gösteren kuvvet) bile, ondan başka yoktur tapacak diyor.
Ne
vaktedek geri gideceksin?
İleriye gel;
Küfre
varma (Dinin temeli olan inançları yok sayma),
dine-imana (Peygamberin
oluşturduğu inanca) gel artık.
Zehri
şerbet gör, zehre sarıl;
Son-ucu,
aslının da aslına gel
sen.
***
Şekil
bakımından yeryüzündesin;
Fakat
yakıyn (Sağlam bilgi) incilerinin (Şekli değişmeyen değerli gerçeklerin) ipliğisin (Bağlıyanısın) sen.
Tanrı
ışığı mahzenine emin oluşsun;
Son-ucu,
aslının da aslına gel sen.
***
Kendini,
kendinden geçişe verdin mi, bil ki varlığından kurtuldun; Binlerce tuzağın
bağlarından sıçradın;
Son-ucu,
aslının da aslına gel sen.
***
Bir
halifenin belinden geldin (Çok iyi yetişmiş, eğitilmiş
kişinin oğlusun);
Aşağılık
dünyaya göz açtın.
Yazıklar
olsun;
Ne
kadar da neşe’lisin sen;
Son-ucu,
aslının da aslına gel sen.
***
Her
ne kadar şu dünyanın tılsımısın amma iç-yüzünde, bir madensin sen.
***
DİVAN-I
KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1. Allah’tan başka tapacak yoktur diye kendisine çok
değer verdiğimiz her şeyin söylediğini öğrendik.
2. İslam dininin bize verdiği suskunlukla Peygamber
efendimizin uygulamamızı istediği bize acı veya zehir gibi gözükse de sonuçta
bize özün özüne, aslın aslına götüreceğini ulaştıracağını öğrendik.
3. Şekil olarak yeryüzünde olduğumuzu, Tanrı ışığına kavuşmuş
olduğumuzu, bunun farkında olmamız gerektiğini öğrendik.
4. Ben ve ben merkezli olarak kendini görenlerin kendilerini
karanlığa mahkûm ettiklerini öğrendik.
5. İnsanın Tanrı vekili olan Adem Peygamberin belinden
geldiğimizi, aşağılık dünyada yaşamaya, imtihan olmaya zorunlu bırakıldığımızı
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Mevlana
ve Şems Hazretlerinin bizi aslımıza getirmek için dünyanın sihirli çekişinin
oyalayıcılığından kurtarıp içyüzümüzü bize gösterdiğini, aslımızın aslına
ulaşmamız için kılavuzluk ettiklerini, görünür ve görünmez yardımlarda bulunduklarını
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ