(Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)
2660.
Öldüredur (Ölmeden önce ölünüz hükmünü gerçekle);
Elin
var olsun;
Dünyadakilerin
canları, sana karşı saçılsın-dökülsün.
Mahmur
gözlerinin (Dalgın, süzgün) bakışıyla dirilmiş,
nice şehit gördüm ben.
Kararı
(Yapacağı iş hakkında düşünülerek verilecek kesin
yargısı) olmayan aşkının ateşinde nice kararsız bir halde karar edenleri
gördüm ben.
Bir
zahmet eder de ziyaretlerine gidersen, toprak üstünde bir tek ölü bile kalmaz (Hepsi diri hale gelmiştir).
Kıyışız-bucaksız
kucağına ulaşma ümidiyle can, her solukta ayağının bastığı toprağı öper-durur.
Felek kadehi (Dünyada
olan olaylar), zehirle dop-dolu amma âşıklara helva gibi tatlı geliyor.
Şu
olay yüzünden, yerinden gittiysen ne çıkar;
Gidiver,
zaten yer, orası.
Aşkın
yakışından (Aşkın ısı ve ışık etkisinden) kaçma;
Çünkü
aşk ateşinden başkası tozdan-dumandan ibaret.
Duman
pişirmez, karartır seni;
Seni
pişirmede usta olan, ateştir ancak.
Dumanın
çevresinde dönen pervane (Güve kelebeği), dumana
bulanır, hamdır (Olgunlaşmamıştır, işlenmemiştir),
rezildir (Alçak, aşağılıktır).
***
DİVAN-I
KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1. Allah dostunun yardım etmesiyle kendimize özeleştiri
yaparak ölmeden önce ölmemiz, onun değerlerinde şekillenip yeniden
bağışlayacağı can ile yaşama devam etmemiz gerektiğini öğrendik.
2. Şems Hazretlerinin kendisine âşık olan kişiyi bakışı
ile öldürüp yeniden dirilttiğini Mevlana Hazretlerinden öğrendik.
3. Canın değerini ve etkisini bilenlerin Şems
Hazretlerine çok saygı gösterdiklerini öğrendik.
4. Şems veya Mevlana Hazretlerine âşık onların kimliğinin
ve kişiliklerinin değiştiğini, bu âşıkların dünyada ne olursa olsun, başına ne
gelirse gelsin bu acı olayları tatlılıkla karşılayacaklarını öğrendik.
5. Allah dostlarına olan aşkın ateşinin yakışından kaçanın
gelişmeyi, değişmeyi göze alamayanın korkak olduklarını, aşk meydanına
çıkamayacaklarını öğrendik.
6. Kişi sadece sözlerin içinde kalıp aşkın gereğini cesurca
yapmazsa olgunluğa ulaşamayacağını, hamlıktan, rezillikten kurtulamayacağını
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Un
ne kadar kaliteli olursa olsun, su ne kadar temiz olursa olsun, hamur haline
gelince içine maya katılması, hamurun şekle girmesi ve fırında ateşin-ısının
hararetiyle pişmesi gerektiğini sonra sofraya konacak nimet haline geleceğini
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ