(Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)
2520.
Onların kendileri (Adam olmayanlar) dertle
dopdolu;
Senden,
gamı (Üzüntüyü), derdi (Sorunu),
nasıl uzaklaştırabilirler?
İnce
(Kendini belli etmeyen) derde, gama-gussaya (Kederi, üzüntüyü, sıkıntıyı, ıstırabı, tasayı), aşk
yalnızlığı gibi derman (Güçlü, kuvvetli, çıkar yol,
çare) yoktur.
Ya
dostu görmek var, ya havasında yelmek (Acele ve telaşlı
biçimde arkasından koşmak);
Bundan
başka kimin ne işine yarar şu dünya?
Dostu
görünceye dek can, hayaline (Özlediğini zihninde
tasarlayarak canlı görüntüsüne bakmaya) dalar da secdeler eder (Yere saygıyla kapanır).
Şamdan
gibi tapısından (Bulunduğu yerde, huzurunda) duradur
(Hareketsiz dur);
Ululara
(Erdemleri bakımından çok büyük, yüce kişilere) fırsatlar
(Uygun zaman, uygun durum veya şart) düşer
çünkü.
Şu
zamaneden (Şimdiki zamandan) aciz (Gücü yetmez) olmuşsun;
Zamanın
aslını (Gerçekliğini) ne vakit göreceksin?
Göz,
mekândan (Bulunulan yerden) geçti mi o mekânın
canını (Kendi varlığını, özünü) tezce
görür-gider.
Can
yemeğe, beden de kazana benzer;
Kazanı
ateşe koy (Canını bedeninde pişir).
Koy
da içten-içe kaynayışı seyret;
Ondan
sonra da masal (Hayale dayanan, olağanüstü olayların
anlatıldığı, abartılı anlatımları) satın almazsın artık.
İçinde
bulunduğun zamanı seyre dalarsın (İlerleyişine gözlem
yaparsın);
Gerçeklerin
seyri-seyranı (Gezip görmenin), iç âlemde olur.
***
DİVAN-I
KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1. Üzüntü içinde olanların başkalarının üzüntüsünü
gideremeyeceğini öğrendik.
2. Karışık, ucu-sonu gözükmeyen, başka kalıplara girmiş,
adeta kördüğüm olmuş sorunların çözümü; Allah dostunu çok sevip yalnızlığa
çekilmek suretiyle hallolacağını öğrendik.
3. Candan sevdiğimiz Allah dostunun hayalinin bile bize
çok yardımı olacağını öğrendik.
4. Sorunları halletmeyip öteleyenlerin, öz eleştiri
yapmaktan kaçınanların sorunları çoğalıp şekil değiştirip tanımlanamaz hale
geleceklerini öğrendik.
5. Sorunlarını çözmeyenlerin, özeleştiri yapmayanların
anı bilinçli olarak yaşayamayacaklarını, bulanık kafayla aciz olarak
yaşayacaklarını öğrendik.
6. Olup bitenlerin temelini oluşturan gerçeği
bulamayanların serseri bir yaşama kendilerini mahkûm edeceklerini öğrendik.
7. Gözümüzün gördüğünü yeterli sayanların aldanış içinde
olabileceklerini, gördüğümüzün canını görmek isteyenlerin hakikati olduğu gibi
görme ve anlama yeteneğine kavuşacaklarını öğrendik.
8. Kişi sadece görünenlere değer verirse yeterli gelişme
ve mutluluğa ulaşamayacağını, görünmeyen fakat varlığını etkisi ile
anlayanların, bilenlerin gerçek anlayışa ve mutluluğa ulaşabileceklerini
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
İçinde
bulunduğumuz zamanı anlamak, keyfine varmak, ancak gerçekleri ve geleceği
görebilme ile olacağından, iç dünyamızı geliştirmemiz gerektiğini öğrendik,
anladık.
*
RAVLİ