2 Kasım 2014 Pazar

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 930 İNCİ BEYİT

930-  Gül:
 “Sabır (Acı, yoksulluk, haksızlık vb. üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme erdemi, dayanç) darlığın (Geçim zorluğu, iç sıkıntısının), sıkıntının anahtarıdır (Bir bozukluğun, karışıklığın sebep olduğu etkili ve sürekli yorgunluğun giderilmesi için şifreleri çözen elverişli durum, fırsat, araç, sebeptir)” dedi de goncadan baş gösterdi;

Her dal (Branş) vebal yok (Günahsız), çünkü sabrettim de inciler (Değişmeyen değerler) saçarak geldim demeye (Söylemeye) koyuldu.

Ey nefsi küll (İsteklerden meydana gelen bütünlük), şekiller yapıp durma.
Ey aklı küll (Düşüncelerden meydana gelen bütünlük), kalemini kır (Yazmayı bırak).
Ey (Allah’ı) arayan er, su üstünde ayak izini pek de arama (Yanlış yerde iz yol arama).

Ey gönlü temiz âşık, akarsu gibi arı-duru (Saf, tertemiz) bir halde yürü;
Çünkü bu dalgasız (Geçici olmayan), duru (Bulanık olmayan) su, her an canlara can (Yaşama, hayat, güç, dirilik) katmada.   

Düğümsüz (Anlaşılan, açıkta olan) su, yel (Rüzgâr) yüzünden bir an için pul-pul bir zırh giyinse bile deredeki suya kusur (Özür) bulma, onun ne korkusu vardır, ne derdi.

Nakışsızlıktaki (Sade görünümdeki) nakışları (Kalıcı ve etkili işlemeleri), şekilsizdeki (Belirli bir tarifi edilemeyende) şekilleri (Açıklamaları, anlatımları) gör.
Her şeklin yüzlerce rengi (Çeşitlilik), yüzlerce kokusu (Belirtisi, işareti) vardır.

Azıksızlıktaki (Yiyecek ve içecek azlığında, yokluğunda) azığa (Manevi yiyecek ve içeceğe) bak, her dalda (Branşta) bir İrem (Irmak kenarındaki) bağı.

O şekilleri bozan şekil yok mu?
Canın da kaynağıdır o, gönlün de.
Ondan utancından beden eridi gitti, can hareme (Yalnızlığa) kaçtı.

Şarabı, yeli yüzünden nice hür kulları, nefeslerini maden gibi çekip sustular, karınlarını dağ gibi şişirdiler.

Denizden mi bahsediyorsun, inciden mi, yoksa acı hükmün, sert dönmez takdirin, mutlaka hükmünü yürüteceğinden mi?
Sözlerle bir şey elde edemezsin, bayrağın altına kadar at sür, yürü.

Bu yolu (Allah’a gidiş) acayip, ters bir yol bil.
Bil ki mevki ile ululuk, kuyu dibindedir (Aşağının da daha aşağında olmayı kabul edip benimsemektedir) bu yolda.

Dalgalanan kan denizine vardın mı kerem (Büyüklük, ululuk) sofrasını (Bolluk ve çeşitliliği) kan (İlk kaynağı) içinde ara.

Ateşin içinde su var, su içinde ateş gizli.
Can, ateşine atıldı mı neşe içindedir.
Gönül, suyuna daldı mı nedametlere (Pişmanlıklara) düşer.
                             ***   
DİVAN-I KEBİR1
MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Başımıza gelen sebebini bildiğimiz veya bilmediğimiz iç veya dışta olan sıkıntılar karşısında şikâyet etmememiz, suçlayıcı davranışlarda bulunmanın yanlış olduğunu, bize gerekli olanın zamana bırakarak gelişmelerden meydana çıkacak fırsatlarla normale dönmek için kendimizi daha fazla yormamamız, acele etmekle halledilebilecek sorunu bulandırarak, sulandırarak işin içinden çıkılamaz bir hale getirmekten sakınmamız gerektiğini öğrendik.
2.    Sıkıntının, belanın, kazanın Allah’tan geldiğini bilerek ve kabul ederek kabul etmemiz ve bu hükmün üstümüzden kaldırılması için dua ederek sakin bir bekleyişte olmamız gerektiğini öğrendik.
3.    Nefsimizin istekleri şekillerle donatarak gerçeklikten uzaklaştırdığını öğrendik.
4.    Aklımızın her şeyi anlayıp kavrayacak kadar kuvvetli ve büyük olmadığını bilerek sorunlarımızı ille de akılla çözme fikrinden vazgeçmemiz gerektiğini öğrendik.
5.    Kendimizi kirletmeden doğru yerde doğru iz ve işaretleri bularak yolumuza eminlik içinde gitmemiz gerektiğini, at iziyle it izinin birbirine karıştığı bir ortamda ayırt edici davranmamız gerektiğini öğrendik.
6.    Yaşamın ve diriliğin kalıcı olması için tertemiz, saf olarak gelip geçici isteklerden kendimizi kurtarmamız, bulanıklıktan kurtularak saf ve temiz olarak yolda ilerlememiz gerektiğini öğrendik.
7.    Dünya yaşamının sıkıntılarla dolu olmasına rağmen temiz kişinin kendi halinde yaşadığını öğrendik.
8.    Hiçbir şeyin ilk bakışta gördüğümüz gibi olmadığını, gizlenmiş binlerce şekillere sahip olduğunu öğrendik.
9.    Kışın gördüğümüz kuru bir dalın bile zamanı gelince yapraklar ve çiçekler açarak meyve vereceğini görmemiz ve anlamamız gerektiğini öğrendik.
10.                      Tanrının sayısız şekilleri bozup yok ettiğini, sayısız yeni şekiller yaptığını, canın kaynağına giden kişinin bunları görebileceğini fakat anlatmayacaklarını öğrendik.
11.                      Allah’a giden yolun ters ve acayip bir yol olduğunu, uygun olmayanların bu yolda ilerlemelerini engelleyecek ters yollar ile engel olunduğunu öğrendik.
12.                      Birbiri içinde gizlenmiş birbirine zıt gibi görünen kuvvetler olduğunu bilmemiz ve görmemiz gerektiğini öğrendik.
13.                      Can alemini önemseyenlerin neşe içinde yaşayacaklarını, gönül işlerini önemseyenlerin pişmanlık içine düşeceklerini öğrendik.
                       *
İşte böyle yaren,
Bütün zorluk ve yorgunlukların Allah’a ulaşana kadar olduğunu, İlk kaynağa ulaşma arayışıyla yolculuk edenlerin durağı olduğunu, burada kişinin büyüklerin sofrasına oturacak yere kavuşabileceğini öğrendik, anladık.

                                  *

RAVLİ

Popüler Yayınlar