1120- Şu dolap gibi dönüp duran gökyüzünden, bir
ağır uykudur seni bastırmış;
Feryat
(Yüksek sesle söyle) şu pek tez geçen ömürden, sakın (Kendini koru, gözet,
düşünceli davran) şu ağır uykudan!
Her
yanda mum, meşale (Aydınlık), her yanda ses, iş
güç…
Çünkü
bu gece dünya gebe kaldı, ebedi dünya doğuyor.
Sen
topraktın, gönül oldun.
Bilgisizdin,
akıllandın.
Seni
bu çeşit çekip buraya getiren, gene çekip sürüyerek oraya götürüyorlar.
Onun
(Allah’ın) bu çekişleri bile, onun hoşa gitmeyen
şeyleri bile hoştur, tatlıdır;
Ateşleri
sudur onun, yüzünü asma ona.
Onun
işi, gönüllerde oturmaktır, kârı (Kazancı),
tövbe bozdurmaktır;
Onun
sayıya sığmaz düzenlerinden zerrelerin bile gönülleri tir-tir titremede.
Ey
ağız yarığından sıçrayıp duran acı gülüş, ey köy ağası benim diye övünüş, ne
vakte dek sıçrayıp duracaksın, teslim ol, boyun ver, baş eğ, yoksa seni yay
gibi çekerler, bükerler.
Hile
tohumlarını ekip duruyordun, hayıflanmadaydın (Üzülüyordun,
pişman oluyordun), Tanrı’yı yok sanmıştın, şimdi gör bakalım a kaltaban
(Şarlatan, hileci, yalancı, namussuz).
A
eşek (Kaba, düşüncesiz) , saman (Tatsız şeyler) yemen daha doğru, kara tencere (Kötü sıfat, uğursuzluk, sıkıntı) daha lâyık (Uygun ve yaraşan) sana, ey evinin de, soyunun-sopunun
da ayıbı (Utanılacak durumda olan), ârı (Utanç duyulanı), yerin dibine geçsen (Kaybolsan, yok olsan) daha iyi olur.
Bende
bir başkası (Hakikati olduğu ve anlaşılabilecek
açıklıkta söyleme huyu) var da bu öfkeler ondan gelmede;
Su
yakarsa bil ki ateştendir, ateşte (Kızgınlıkla) ısınmış,
kaynamıştır da ondan.
Elinde
taş yok, kimseyle savaşım yok benim, kimseyle kavga etmiyorum, çünkü gül
bahçesi gibi hoşum ben.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Sadece dünyadaki
yaşama bağlı kalmamızın yetersizlik olduğunu, sonsuza kadar yaşayacak
olanakların olduğunu, uyanık olmak gerektiğini öğrendik.
2.
Aydınlık içinde
bir yaşam yerine gözlerimizi kaparsak, uykuya dalarsak, kendimizi eve ve işe
hapsedersek her an dünyaya gelen güzellikleri görmekten kendimizi mahrum
edeceğimizi öğrendik.
3.
Dünyada ne
verildiyse, bunları veren sahibinin verdiklerini geri alacağını, bunun için
üzülmenin yanlış olduğunu öğrendik.
4.
Allah’ın
hükümlerine boyun eğmeyenlerin zor durumlara düşeceğini öğrendik.
5.
Allah’ın
gönlümüze yerleştiğini, işinin yaptığımız yanlışlara pişman ettirmek, korku
vermek olduğunu öğrendik.
6.
Allah’ı yok sayıp
bencilliğiyle istediği gibi davrananların sonlarının kötü olduğunu, kötü sonu
hak ettiklerini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Hazreti
Mevlana’nın insanlara saldırmak, aşağılamak, suçlamak gibi bir karakteri
olmadığını, yok yere kavga veya savaş etmek istemediğini, kendisiyle barışık ve
güzel huyuyla ebedi mutluluk içinde yaşamına devam ettiğini öğrendik, anladık.
Kendini
düzeltmek, yanlışını düzeltmek, doğru yolu bulmak ve Hak yolunda ilerlemek
isteyenlere Hazreti Mevlana’nın doğruyu olduğu ve anlaşılır söyleme huyu
olduğundan öğüt verdiğini öğrendik, anladık.
Hazreti
Mevlana’ya dilinden söylenenlerin Allah’tan haber getiren Cebrail
Aleyhisselamın, sözleri olduğunu öğrendik, anladık.
*
RAVLİ