18 Kasım 2014 Salı

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 1090 İNCİ BEYİT

1090-  Hazine (Kıymetli şeyler) istiyorsan baş koy (Bu uğurda ölümü göze al),
Aşk istiyorsan can ver (Hiçbir şey esirgememelisin, kendini feda etmemelisin ve çok sevip üzerine düşkün olmalısın);

Safa (Ön sıraya) gir, geri dönme ey benim Hayder-i Kerrâr’ım (Sen, kahramanca döne-döne düşmana saldıran Hz. Ali’msin).

A bağcı, a bahçıvan, güz geldi;
Dallarda, yapraklarda gönül derdinin eserlerini gör, nişanelerini seyret.

A bahçıvan, dikkat et de dinle, ağaçların feryadını içercesine duy;
Her yanda dilsizce ağlayıp feryat eden yüzlerce can var, yüzlerce can.

Gözler sebepsiz yaşarmaz, dudaklar sebepsiz kurumaz, gönlünde bir dert olmadıkça kimseciklerin yüzü safran gibi sararmaz, safran gibi sapsarı kesilmez.

Hâsılı (Ortaya çıkan, görünen) gam kuzgunu (Tasa, kaygı, üzüntü karanlık gibi) geldi, hayıflanarak (Üzülmek, yerinmek, acınmak, esef etmek) nerde?

 Gül bahçesi (Huzur, rahatlık ve zenginlik dolu yer), nerde?
Diye sorarak bahçeye ayakbastı.

Nerde süsen (Güzel görünüş ve koku), nerde ağustos gülü (Kat-kat güzellik ve koku), nerde serviliklerin (İnce ve uzun boy) laleleri, nerde yasemin (Koku ve renk)?

Nerde çayırın, çimenin yeşiller giyinen güzelleri, nerde erguvan (Güzel renkler ve süsler), nerde erguvan?

Nerde meyvelerin dalları (Gıda verenin eli), nerde bedava (Karşılık beklenmeyen iyilik) bal (İyileştiren, besleyen), süt (Besin değeri yüksek)?
Herkesin canı, ciğeri kupkuru;
Süte hasret çekip durmada.

Nerde işi gücü tatlı bülbül (Sesi çok güzel olan), nerde o kû-kû diye öten üveyik (Yerini belli edip davet eden) kuşum benim?
Nerde güzeller gibi yakışıklı tavuslar, dudular (Konuşan kuşlar) nerde, dudular nerde?

Âdem gibi bir buğday tanesi yediler de sanki cennet köşkünden ayrıldılar;
Bu sınama yüzünden taçları başlarından uçtu (Soyluluk, güç, iktidar ellerinden alındı), bu sınama yüzünden elbiseleri üstlerinden döküldü (Ayıpları görünür oldu).

Gül bahçesi Âdem gibi mahrumiyetlere (Yoksunluklara) düştü, hem ağlıyor, hem bekliyor;

Bütün sözü de “ Lütuf ve kerem sahibinden (Ulu, büyük ve asil olanın iyiliğinden) ümit kesmeyin, ümit kesmeyin (Olmasını ve olacağını bekle) lütuf ve kerem sahibinden” sözü.
                             ***   
DİVAN-I KEBİR1
MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Değerli olan her şeyi kendimizde toplamak istiyorsak; kendinde bu değerleri toplamak kimseye sevgiyle bağlanıp hizmet etmemiz gerektiğini öğrendik.
2.    Hak aşığı olmak istiyorsak; Hazreti Ali’yi kendimize örnek alarak hareket etmemiz gerektiğini ve asla geri dönmeden amacımıza ulaşana kadar savaş içinde olmamız gerektiğini öğrendik.
3.    Doğadaki değişmeleri ve gelişmeleri seyredip Tanrı sanatını anlamaya çalışmamız gerektiğini öğrendik.
4.    Her şeyin olmasına veya belirli bir durumda bulunmasına yol açan sebebi bilmeye ve anlamaya çalışmamız gerektiğini öğrendik.
5.    Her an Tanrı tarafından sınandığımızı, Tanrı emrine uymayanların güzelliklerden mahrum kalacağını, güç ve makamlarının elden alınacağını, suçlarının görünür hale geldiğini öğrendik.
                         *
İşte böyle yaren,
Ne durumda olursak olalım; Allah’tan ümit kesilmeyeceğini, ağlayış ve yalvarışla beklenti içinde olmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                                  *

RAVLİ

Popüler Yayınlar