1100- Bütün ağaçlar saf kurdular, hepsi de yaslı,
siyah elbiseler giyinmiş.
Bir
yaprağa bile sahip değiller, hiçbir şeycikleri kalmamış, bu sınanma yüzünden
ağlayıp feryat (Yüksek sesle zarar ve yokluk içinde
sıkıntılarını bildiriyorlar) ediyorlar,
Feryat
edip ağlıyorlar bu sınanma yüzünden.
Ey
leylek, ey köy ağası, lütfet (Bir iyilik yap) de
bir cevap ver soruma, yere mi geçtin, yoksa göğe mi çıktın, göğe mi?
A
düşman kuzgun (Üzüntülü düşüncelere kendini hapsetmiş
kişi) dediler, o su gene akar gül bahçesine, âlem gene renkle, kokuyla
dolar, tıpkı cennetler gibi, cennetler gibi tıpkı.
A
saçma sapan söyleyip duran kuzgun (Kötü, uğursuz,
sıkıntılı sözler söyleyen), üç aycağız dayan hele;
Sen
körsün (Gerçekleri görme engeli olan), senin
inadına gene dünyanın bayramı gelir, gelir gene bayramı dünyanın.
İsrafil’imizin
sesiyle kandilimiz aydınlanır;
O
can güneşinden ayrılıp ölmüşken gene diriliriz, o güneşe benzeyen merhametli
canla gene hayat buluruz.
Ne
vakte dek sürecek bu inkâr (Kabul etmeme, tanımama,
yaptığını saklaman, gizli davranışta bulunma, tanık olduğumuzu saklama),
bu şüphe (İyi niyet ve amaçları kötüye yorarak yanlış
ve yersiz düşünceye kapılmak)?
Güzellik
madenisin sen, tadın tuzun yerinde;
Gözbebeği
gibi merdivene muhtaç olmadan uç göğe, uç göğe bakış gibi merdivensiz.
Canavara
benzeyen güz ölüyor, mezarını çiğner tekmelersin elbet, bekçi- bekçi, işte
şimdicik devlet sahibi doğuyor.
Ey
sabah, aydınlat dünyayı, şu Hintlileri uzaklaştır, zamanı ısıt, afsun oku,
afsun oku.
Ey
işi gücü güzel güneş!
Gene
gel Hamel burcuna, ne buz bırak, ne çamur, amberler saç, amberler.
Gül
bahçesini gülüşlerle doldur, dirilt o ölüleri, mahşeri de aydınlat, hem de
şimdicik apaçık, apaçık, hem de şimdicik.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Tanrı’nın her
zaman imtihan ettiğini, bu Tanrı imtihanını önemsemeyenlerin başarılı
olamadıklarını, yokluk, sıkıntı, zarar içine girdiklerini öğrendik.
2.
Hak yolunda
yolculuk etmeyenlerin aşağıya indirildiğini, göğe çıkamadıklarını öğrendik.
3.
Şu andaki
bulunduğumuz durum ve konuma bakmadan Hak yoluna çıkmamız gerektiğini, vaat
edilen cennet imkânlarına kavuşmamız için acele etmemiz gerektiğini öğrendik.
4.
Dünya âleminde
sıkıntının üç ay kadar devam ettiğini, sabredenlerin bayram gününe
ulaşacaklarını öğrendik.
5.
Tanrı yardımı
gelince ölü olsak bile yeniden dirileceğimizi, hayat bulacağımızı öğrendik.
6.
Doğru yola
götürenlere, kılavuzluk edenlere yanlış ve yersiz düşünceyle inanmazlık
yapmanın, uzak durmanın, etkilenmemenin yanlış olduğunu öğrendik.
7.
Güneşin Hamel
burcuna girdiği zaman ışık ve ısısını çoğalttığını, yaz ayının başladığını öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Cenab-ı
Hakkın güneşe kendi kudretiyle çok özellikler verdiğini, diğer cisimlerden
üstün tuttuğunu, güneşin diğer cisimlere ışık ve nur verdiğini, diğer
cisimlerden daha açık kendini gösterdiğini öğrendik, anladık.
Kış
sonrasında yazın geldiğini, karanlıktan sonra aydınlığın geldiğini yani bulunduğumuz
durumun ümitsizliğe düşmeden Tanrı nurunun kendini göstermesi için umut içinde
beklemede olmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ