19 Kasım 2014 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 1100 İNCİ BEYİT

1100-  Bütün ağaçlar saf kurdular, hepsi de yaslı, siyah elbiseler giyinmiş.
Bir yaprağa bile sahip değiller, hiçbir şeycikleri kalmamış, bu sınanma yüzünden ağlayıp feryat (Yüksek sesle zarar ve yokluk içinde sıkıntılarını bildiriyorlar) ediyorlar,
Feryat edip ağlıyorlar bu sınanma yüzünden.

Ey leylek, ey köy ağası, lütfet (Bir iyilik yap) de bir cevap ver soruma, yere mi geçtin, yoksa göğe mi çıktın, göğe mi?

A düşman kuzgun (Üzüntülü düşüncelere kendini hapsetmiş kişi) dediler, o su gene akar gül bahçesine, âlem gene renkle, kokuyla dolar, tıpkı cennetler gibi, cennetler gibi tıpkı.

A saçma sapan söyleyip duran kuzgun (Kötü, uğursuz, sıkıntılı sözler söyleyen), üç aycağız dayan hele;
Sen körsün (Gerçekleri görme engeli olan), senin inadına gene dünyanın bayramı gelir, gelir gene bayramı dünyanın.

İsrafil’imizin sesiyle kandilimiz aydınlanır;
O can güneşinden ayrılıp ölmüşken gene diriliriz, o güneşe benzeyen merhametli canla gene hayat buluruz.

Ne vakte dek sürecek bu inkâr (Kabul etmeme, tanımama, yaptığını saklaman, gizli davranışta bulunma, tanık olduğumuzu saklama), bu şüphe (İyi niyet ve amaçları kötüye yorarak yanlış ve yersiz düşünceye kapılmak)?

Güzellik madenisin sen, tadın tuzun yerinde;
Gözbebeği gibi merdivene muhtaç olmadan uç göğe, uç göğe bakış gibi merdivensiz.

Canavara benzeyen güz ölüyor, mezarını çiğner tekmelersin elbet, bekçi- bekçi, işte şimdicik devlet sahibi doğuyor.

Ey sabah, aydınlat dünyayı, şu Hintlileri uzaklaştır, zamanı ısıt, afsun oku, afsun oku.

Ey işi gücü güzel güneş!
Gene gel Hamel burcuna, ne buz bırak, ne çamur, amberler saç, amberler.

Gül bahçesini gülüşlerle doldur, dirilt o ölüleri, mahşeri de aydınlat, hem de şimdicik apaçık, apaçık, hem de şimdicik.
                             ***   
DİVAN-I KEBİR1
MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Tanrı’nın her zaman imtihan ettiğini, bu Tanrı imtihanını önemsemeyenlerin başarılı olamadıklarını, yokluk, sıkıntı, zarar içine girdiklerini öğrendik.
2.    Hak yolunda yolculuk etmeyenlerin aşağıya indirildiğini, göğe çıkamadıklarını öğrendik.
3.    Şu andaki bulunduğumuz durum ve konuma bakmadan Hak yoluna çıkmamız gerektiğini, vaat edilen cennet imkânlarına kavuşmamız için acele etmemiz gerektiğini öğrendik.
4.    Dünya âleminde sıkıntının üç ay kadar devam ettiğini, sabredenlerin bayram gününe ulaşacaklarını öğrendik.
5.    Tanrı yardımı gelince ölü olsak bile yeniden dirileceğimizi, hayat bulacağımızı öğrendik.
6.    Doğru yola götürenlere, kılavuzluk edenlere yanlış ve yersiz düşünceyle inanmazlık yapmanın, uzak durmanın, etkilenmemenin yanlış olduğunu öğrendik.
7.    Güneşin Hamel burcuna girdiği zaman ışık ve ısısını çoğalttığını, yaz ayının başladığını öğrendik.
                         *
İşte böyle yaren,
Cenab-ı Hakkın güneşe kendi kudretiyle çok özellikler verdiğini, diğer cisimlerden üstün tuttuğunu, güneşin diğer cisimlere ışık ve nur verdiğini, diğer cisimlerden daha açık kendini gösterdiğini öğrendik, anladık.

Kış sonrasında yazın geldiğini, karanlıktan sonra aydınlığın geldiğini yani bulunduğumuz durumun ümitsizliğe düşmeden Tanrı nurunun kendini göstermesi için umut içinde beklemede olmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                                  *

RAVLİ

Popüler Yayınlar