1080- Ey sevgilim!(Şems
Hazretlerine hitap)
Ey
sevgilim!
Ey
aman nedir (Yardım istemesini) bilmeyen
sevgilim!
Ey
dilberim (Gönül alan güzelim)!
Ey
gönlümü alan (Sevgiyi kendisine çeken)!
Ey
bana mahrem olan, benim gamımı yiyen (Sıkıntımı,
üzüntümü alan)!
Ey
yeryüzünde bize Ay ola (Karanlıklarımızı aydınlatan)!
Ey
gece yarısında bize seher kesilen (Aydınlık sağlayan)!
Ey
tehlike anında siperimiz (Tehlikeli durumlarda
sığındığımız)!
Ey
benim şekerler yağdıran bulutum (Göze, kulağa hoş
gelen, rahatlatan, dinlendiren, sevindiren )!
Canımda
ne de güzel akıp durmadasın, derdime ne de güzel derman (İlaç) olmadasın.
Ey
benim dinim (İnanıp çok bağlandığım düşüncem)!
Ey
benim imanım (Güçlü inancım)!
Ey
benim incilerle (Değeri değişmeyen süslerle)
dolu denizim (Çokluk ve yoğunlukta olanım).
Ey
gece yolcularına (Görünmeyen âlemde yolcuk edenlere)
meşale (Işık veren), ey deli âşıklara zincir (Kendisine bağlamış) olan!
Ey
her kafilenin (Aynı yöne gidenlerin) yöneldiği
kıble (Sıkıntılı bir durumda yardım umularak başvurulan
kişi)!
Ey
kervanbaşım benim (Aynı yöne gidenlerin lideri olan)!
Hem
yol kesensin (Engel olan, durduran), hem kılavuz
(Bilgi veren, yol ve yöntem gösteren).
Hem
Ay’sın, hem müşteri (Yıldız).
Hem
bu yandansın, hem o yandan.
Hem
dayandığım bucaksın (Güvendiğim, güç aldığım kişisin),
hem güvendiğim yer.
Yusuf
peygamber gibi geliyor, müşteri (Yıldız olanın baş
eğmesini) istiyorsun.
Mısırımı,
pazarımı ateşlere yakmaya (Eski alıştığım alışverişimi
yok etmeye) geliyorsun sen.
Turdağımda
Musa’sın (Allah ile konuşansın), her hastama
şifalar veren (Hastalıklardan, sakatlıklardan kurtaran)
İsa.
Hem
nurumun fevrine (Ani olarak yaptığım harekete) nursun,
hem Ahmed-i Muhtar’ımsın (Hazreti Muhammed’imsin)
benim.
Hem
zindanda munissin (Hapiste cana yakın dostsun)
bana, hem gülen devletlimsin.
And
(Yemin) olsun Tanrı’ya bunların da yüz mislisin,
ey benim çok, çok övdüğümden de fazla övüşe layık (Yakışır,
yaraşır, uygun) sevgilim.
Bana,
bu yana sıçra diyorsun, diyorum ki:
“Nasıl
geleyim tapına”
Diyorsun
ki:
“A
benim düzenbazım, a benim kulum (Sevgiyle bağlanmış),
bahane bulmaya kalkışma”
Diyorum
ki:
“
Padişahlara lâyık, sayıya sığmaz bir hazinesin”
Diyor
ki:
“Pekâlâ, hadi, hafiflet yükümü”
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Şems
Hazretlerinin yüceliklere götürecek bütün olanaklara ve donanımlara sahip
olduğunu öğrendik.
2.
Şems
Hazretlerinin bize istenilen yardımı yapmak için bizim üzerimize mal ettiğimiz
tüm yüklerden kurtularak kendisine yönelmemizi istediğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Dünyaya
ait her ne varsa bunlara sevip sahiplendik ise bunların yücelere çıkmak için
bize yük olduğunu öğrendik, anladık.
Dünya
bağlarından ve kaygılarından kurtulmadıkça yüksek yerlere çıkamayacağımızı,
çıkmaya çalışsak bile çok zorlanıp kısa mesafe alabileceğimizi öğrendik,
anladık.
Hazreti
Mevlana’ya ve Hazreti Şemse tam bir itaatle canımızı ortaya koymamız
gerektiğini öğrendik, anladık.
Yani yaren, onlar bizi sıfır olarak isterler ve dilerler.
*
RAVLİ