1130- Benim öfkem onun yüzünden o âlemden;
Öfkelenen
ben değilim, o (Tanrı).
Bu
yana, o yana sıçrayan o, bense eşikte oturmuşum, kımıldadığım bile yok.
Eşikte
oturan o kişidir ki dilsizdir, fakat söyler (Allah
söyletir);
Bu
remzi (İşaret edilerek anlatım) söyledin ya,
yeter artık, dilini kes (Sus), başka söz
söyleme.
Bu
kimdir bu, bu kimdir bu?
Âşıkları
deli divane edendir bu;
Nuruyla
yeryüzü, gökten bile daha güzel bir hale gelmiş.
Canları
kendisinden geçirendir bu yahut hazinelerin mücevheridir yahut bahçelerin selvisi
yahut da Rûh-ul Emin’in (Emin ve mukaddes ruh, Cebrail
Aleyhissalamın ismi) ta kendisidir bu.
Canın
da sarhoşluğudur, cihanın da, gözün de sevgilisidir, ağzın da;
Kazancı
da yıkıp dağıtandır, dükkânı da;
Suçların
çekinmenin de yağmasıdır, dinin de.
Güneşle
Ay onu görüp utanmıştır.
İnciler
saçan bir taş yüreklidir.;
Öylesine
zalimdir ki demir dağlar bile her lahza (Bir anda)
onun korkusundan dağılıp gitmededir.
Güneşin
bile onun sayesinde sermayesi (Hayat ve ölüm) çoğalmıştır.
Yüzlerce
Ay onun harmanında nesr-i tâir (Batı yönünde görülen
parlak yıldız) gibi yemlenmededir (Parlaklığını
almadadır).
Gel
ey ebediliğin ruhu, geldi şirin yüzlü!
Gel
ey kuşluk güneşi, gel ey tam anlayışın, tam görüşün ta kendisi.
Gel
de yüzleri aydınlat, gönül tarlalarını sula, ayakkabılarını çıkar da, geç,
canların başına otur.
Ey
anlayışımızın, geç kendinden!
Ey
kulağımız müjdeyi duy!
Ey
aklımız sarhoş ol!
Ey
gözümüz devleti seyret.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Hazreti
Mevlana’nın sakin bir yapıda olduğunu, kendisinden çıkan öfkenin kendisine ait
olmadığını, yapılan yanlışın büyüklüğünün anlaşılması için kendisine tesir eden
güçlerin isteğiyle bu görevi öfke ile anlattığını öğrendik.
2.
Ay ve yıldızların ışığını, parlaklığını
güneşin nurundan alıp kendilerini gösterdiğini, iş yaptıklarını öğrendik.
3.
Kişilerin sözleri
ve iradesi olarak gördüğümüz her şeyin aslında kendini göstermeyen güçler
tarafından yapıldığını öğrendik.
4.
Benliğinde,
nefsinde olanın ancak aklıyla doğruyu görebileceğini fakat işin hakikatine
ulaşamayacağını öğrendik.
5.
Benliğinin ve
nefsinin tesirinden kurtulup kendinden geçmiş kişinin hakikate ulaşma imkânına
kavuşabileceğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Anlayışımızı öncelikle kendimizden
geçmeye yani anı yaşamaya hazırlamamız gerektiğini öğrendik anladık.
İlahi âlemin gücünü ve yaptıklarını
görmemiz, öğrenmemiz, ilahi âlemden gelen müjdeleri duymamız ve bunların
ışığında bilgilenmemiz, bilgimizi kullanmamız, zevk almamız, büyüklüğünü
görmemiz, bir parçası olmak için çalışmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ