1160- Elsiz ayaksız bir top olursan (Kendini seni yetiştirenin emrine verirsen, teslim edersen)
onun çevgeni (Sopası yani yönlendirmesi, yol göstermesi)
sana ayak kesilir (Yol aldırır), padişahın
tapısına (Allah’a doğru) koşarsın, çünkü bu
gidiş, rabbani (Allah’a bağlı olarak gidilen)
bir gidiştir.
O
su, gene dereye geldi, şimdi testini taşa çal (Değerli
sanıp önemsediğin bilgileri yok say);
Secde
et (Saygı göster), bir şey söyleme, çünkü bu
meclis, padişah meclisi (Büyüğün olduğu yerde susularak
can kulağıyla dinleme yeridir).
O
yana gitme, bu yana gel ey gülen gülfidanım (Güzel
kokulara sahip yol gösterenim) benim!
Ey
aklımın aklına akıl, canımın canına can olanım benim.
Bu
yana bir bak, bizim tarafımıza bir uğra, şeker kamışında bir coş ey abıhayatım
benim.
İsterim
ki gece karanlığı bassın da gizlice geleyim sana, gece, gece yol alanlara,
senin yüzünle aydınlansın.
Aşkına
karşı kim oluyorum ki ben?
Kanlı
gözyaşlarına sakiyim ben, şarap sağrağım (Faydası önce
gözükmeyen, sonra kendini gösteren gizli yardım eden) gözlerim, şarabı
süzen (Bakışıma anlam kazandıran) kirpiklerim.
Gözyaşlarımdan
şarap sunmadayım sana, gönlümden de kebap;
Budur
yaşım kurum elinde bunlar var ancak.
Gözümün
denizi bir an bile inci’den mahrum olmasın, güzel lâl’in (Değerli renkli taş), bir an bile madeninden
eksilmesin.
Bütün
bunlarla beraber nerde şükrün, nerde ahdin, nerde yeminin;
Vazgeç
bu cevirden, bu cefadan ey ahdi, âmânı güzelim benim.
İşte
gözlerim yaşarmada, akik renkli (Kırmızı) dudaklarına
kavuşmak için işte, yüzüm altın gibi sararmada.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Bizi yetiştiren
Allah adamına tam teslim olmamız, sevmemiz, saygı duymamız ve hizmetinde
bulunmamız gerektiğini, bu sayede ilerleyebileceğimizi öğrendik.
2.
Bizi yetiştiren
Allah adamının söylediği her şeyi doğru kabul etmemiz ve can kulağıyla
dinlememiz gerektiğini, o an anlamasak bile sonra anlayabileceğimizi öğrendik.
3.
Büyüklerin olduğu
yerde yer alanların sözlerinin çok farklı olduğunu, bilgimizin ulaşmayacağı,
aklımızın anlayamayacağı şeyler söyleyebileceklerini öğrendik.
4.
Aklımıza akıl,
bilgimize bilgi katan, yol gösteren, yolumuzu aydınlatan büyüklerimizi
gönlümüzden hep davet etmemiz gerektiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Hazreti
Mevlana bizi davet ettiğini, kendisine âşık olmamızı istediğini, bu davete
katılanlara gizlice yardım ettiğini, hoşça bizi kendimizden geçirdiğini,
sayısız değeri kaybolmayan, şekil değiştirmeyen mana incilerinden bağışladığını
öğrendik, anladık.
Hazreti
Mevlana’nın bizde aradığı özelliklerin Allah’a şükreden, Allah’a “Sen bizim rabbimsin” sözünü unutmayanlara, verdiği
sözlerde duran olmamızı istediğini, kendimizi üzüntülere teslim etmemiz
gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ