25 Kasım 2014 Salı

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 1160 İNCİ BEYİT

1160-  Elsiz ayaksız bir top olursan (Kendini seni yetiştirenin emrine verirsen, teslim edersen) onun çevgeni (Sopası yani yönlendirmesi, yol göstermesi) sana ayak kesilir (Yol aldırır), padişahın tapısına (Allah’a doğru) koşarsın, çünkü bu gidiş, rabbani (Allah’a bağlı olarak gidilen) bir gidiştir.

O su, gene dereye geldi, şimdi testini taşa çal (Değerli sanıp önemsediğin bilgileri yok say);
Secde et (Saygı göster), bir şey söyleme, çünkü bu meclis, padişah meclisi (Büyüğün olduğu yerde susularak can kulağıyla dinleme yeridir).

O yana gitme, bu yana gel ey gülen gülfidanım (Güzel kokulara sahip yol gösterenim) benim!
Ey aklımın aklına akıl, canımın canına can olanım benim.

Bu yana bir bak, bizim tarafımıza bir uğra, şeker kamışında bir coş ey abıhayatım benim.

İsterim ki gece karanlığı bassın da gizlice geleyim sana, gece, gece yol alanlara, senin yüzünle aydınlansın.

Aşkına karşı kim oluyorum ki ben?
Kanlı gözyaşlarına sakiyim ben, şarap sağrağım (Faydası önce gözükmeyen, sonra kendini gösteren gizli yardım eden) gözlerim, şarabı süzen (Bakışıma anlam kazandıran) kirpiklerim.

Gözyaşlarımdan şarap sunmadayım sana, gönlümden de kebap;
Budur yaşım kurum elinde bunlar var ancak.

Gözümün denizi bir an bile inci’den mahrum olmasın, güzel lâl’in (Değerli renkli taş), bir an bile madeninden eksilmesin.

Bütün bunlarla beraber nerde şükrün, nerde ahdin, nerde yeminin;
Vazgeç bu cevirden, bu cefadan ey ahdi, âmânı güzelim benim.

İşte gözlerim yaşarmada, akik renkli (Kırmızı) dudaklarına kavuşmak için işte, yüzüm altın gibi sararmada.
                             ***   
DİVAN-I KEBİR1
MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.     Bizi yetiştiren Allah adamına tam teslim olmamız, sevmemiz, saygı duymamız ve hizmetinde bulunmamız gerektiğini, bu sayede ilerleyebileceğimizi öğrendik.
2.     Bizi yetiştiren Allah adamının söylediği her şeyi doğru kabul etmemiz ve can kulağıyla dinlememiz gerektiğini, o an anlamasak bile sonra anlayabileceğimizi öğrendik.
3.     Büyüklerin olduğu yerde yer alanların sözlerinin çok farklı olduğunu, bilgimizin ulaşmayacağı, aklımızın anlayamayacağı şeyler söyleyebileceklerini öğrendik.
4.     Aklımıza akıl, bilgimize bilgi katan, yol gösteren, yolumuzu aydınlatan büyüklerimizi gönlümüzden hep davet etmemiz gerektiğini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren,
Hazreti Mevlana bizi davet ettiğini, kendisine âşık olmamızı istediğini, bu davete katılanlara gizlice yardım ettiğini, hoşça bizi kendimizden geçirdiğini, sayısız değeri kaybolmayan, şekil değiştirmeyen mana incilerinden bağışladığını öğrendik, anladık.

Hazreti Mevlana’nın bizde aradığı özelliklerin Allah’a şükreden, Allah’a “Sen bizim rabbimsin” sözünü unutmayanlara, verdiği sözlerde duran olmamızı istediğini, kendimizi üzüntülere teslim etmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                                  *

RAVLİ

Popüler Yayınlar