26 Kasım 2014 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 1170 İNCİ BEYİT

1170-  Tanrı, yüzüne imanınızı tazeleyin diye bir yazıdır yazmış;
O güzel yüzden, o güzel yazıdan dolayı her an imanım artıp duruyor.

Kızdığın zaman gözlerin, gözlerime gizlice öyle bir söz söyler ki o söz, benim gizli ateşime aittir.

Der ki:
Gönlünü sağlam tut, o güzelin hışmından, nazından ürkme;
Önce bir kadeh tortulu şarap iç de sonuna bak bu işin sen.

Her gülün bir tikeni vardır, definenin üstünde de yılan olur.
Çektiğin acı, ettiğin sabır (Acı, yoksulluk, haksızlık ve bunlar gibi üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme erdemi), sonucu tatlı dileğine ulaştırır seni a benim canım.

Bu sözü duyunca ben de mademki dedim, bana eziyet (Sıkıntı veya güçlük) etmek istiyorsun, o eziyet hazinedir bence;

Tut ki Abû-Hurayra’laştım (Şaşmaz bir hafızaya sahip oldum), gamım (Tasam, kaygım, üzüntüm), mihnetimse (Sıkıntı oluşturduysa) tağarcığım (Eski bilgilerime bilgi katıldı, anlayışım ve kavrayışım güçlenerek hazine) oldu.

Elimi tağarcığıma atar, dilenciyi sultan ederim (Bilgi isteyene verir onu zengin ederim), isteyene altınla, gümüşle dolu bir kese sunarım, çünkü dolunay (Karanlıkları aydınlatan güzel kişi) konuğum oldu benim.

Gönlüm ne isterse hiç şaşmadan onu çıkarırım tağarcıktan (Dağarcık, kap, torba), böylece de benzim kızarır, sofram nimetlerle (Yararlanılan olanaklarla) dolar.

Dedi ki:
Bu söz iyi kaçtı, aklını başına devşir  (Aklımızı başına getir, derle, topla, düzgün duruma getir) de tağarcığı kaybetme;
İyi bir anahtar buldun mu ey güvendiğim kapıcım.

Sabır, darlığın, mihnetin anahtarı, sabır yücelme derecelerinin merdivenidir, sabır sıkıntının panzehiridir ey benim Arapça okuyan Türk’üm, ey benim Arapça bilen güzelim.

Lâ havle (Bir sıkıntı, bir bela karşısında sabrın tükendi) demeyi bırak oğul, yeter artık, çünkü şarap şeytanı büsbütün azıyor;
Lâ havle’yi bıraktım da şeytanın lâ havle demeye başladı şimdi.
                             ***   
DİVAN-I KEBİR1
MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Allah’ın varlığına ve birliğine, ahret gününe, kader ve kazaya, yani hayır ve şerrin Allah tarafından yaratıldığına bir bütünlük içinde inanmamız ve bu inancı kalben kabul edip dilimizle sık-sık söylememiz gerektiğini öğrendik.
2.    Başımıza ne gelirse gelsin Allah’tan olduğu için sağlam durmamız, acılık duysak bile şikâyetçi olmadan sabırla işin sonunu düşünmemiz arkasından gelecek güzelliği beklememiz gerektiğini öğrendik.
3.    Karanlıkları aydınlatan kişi yanımıza geldiği zaman cömertçe bahşişler dağıtılması gerektiğini öğrendik.
4.    İyi bir sonuç almak için işin başında sıkıntılar ve güçlükler olacağını, bunu kabul etmemiz, razı olmamız gerektiğini öğrendik.
5.    Sıkıntıların, eziyetlerin insana olumlu katkılar sunduğunu, şikâyetçi olup bu fırsatı kaçırmamızın yanlış olacağını öğrendik.
6.    Sıkıntılarda isyan etmeyip Allah’a sevgisi devam edene Allah’ın konuk olduğunu, o kişinin isteklerini kendi isteği gibi kabul ederek gerçekleştirdiğini öğrendik.
7.    Düşünme, anlama, kavrama gücümüzü isyan etmekle, şikâyet etmekle, hayal âlemine kaçmakla, başkalarını suçlamakla aklımızın başımızdan uzaklaşacağını öğrendik.
8.    Yüksek, ulu, büyük bir yere ulaşmak için sabırlı olmamız gerektiğini, bu sayede darlıkları aşabileceğimizi, sıkıntıları geride bırakabileceğimizi öğrendik.
9.    Sabrımızın tükenmesiyle şeytanın etkilerinin başlayacağını öğrendik.
                         *
İşte böyle yaren,
Bela veya sıkıntı başımıza geldiği zaman suçlamalarla, şikâyetlerle aklımızı ve inancımızı dağılmamamız gerektiğini, sabrın sonunda mükâfatın muhakkak geleceğini bilmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                                  *

RAVLİ

Popüler Yayınlar