1 Ekim 2014 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 610 İNCİ BEYİT

610-  Hitlilerin arasındaki Türk (Güzel, aydın, parlak, açık, gündüz, kan dökücü,), gece içinde gündüzdür adeta.
Geceleyin gürültüyü bırak, çünkü o Türk, çadıra (‘Şems Hazretleri geldi) girdi artık.

Bu aydınlıktan bir koku alırsan uykuyu ateşe verir, yakarsın.
Zühre (Venüs, parlak yıldız) geceleri yürüyüp gitmek, kulluk etmek (Sevgiyle bağlanıp hizmet etmek) yüzünden Ay’a eş oldu.
(Şems Hazretleri Ay gibi karanlıkta kalanlara aydınlık verir)

Geceleyin yola düşmüşüz, ardımızda da Hintliler (Kara, gece, anlaşılmaz, kapalı, çirkin, zalimler) var;
Çünkü biz altın çaldık bekçi de haber aldı.

Gece yol almayı öğrenmişiz, yüzlerce bekçiyi yakıp yandırmışız, yanaklarımız gül gibi yalımlamada (Alev-alev yanmada), çünkü beydakımız (Satrançtaki piyade ‘Piyon’ ilerleyerek şahın veziri oldu) şah oldu.

Yeryüzünün pazaryeri değildi, yıldızların pazarını seyret;
Tanyerleri, yıldızlarla, değerli incilerle bir harman yeri oldu.
(Şems Hazretlerinin kendini göstermesiyle adeta gökyüzü yere indi)

Niceye bir bu beden bineğinden çekeceğim bunu, benden boyuna saman ister, arpa ister;

Hâlbuki gökyüzünde saman uğrusunun (Başak burcu) yolu, onun için samanlarla (Rahmetle, dinçlikle, tertip-düzenle) doldu.

Binek hayvanının nasibi yoktur, yüzünü devlet yüzüne koyamaz;
Devlet (Bir işi başarabilme yetki ve yeteneği) o canın (Aşığın, arifin) nasibidir (Payıdır) ki eşi benzeri bulunmaz onun.

Bedeni gördün ya, cana da bak.
Mücevheri gördün ya, madeni (Kaynağını yani Allah’ı) de seyret;

Şu eşi bulunmaz acayip imana bak ki iman bile ona dalınca (Başka bir şeyle uğraşamayacak veya başka bir şeyi düşünemeyecek biçimde kendini bir şeye kaptırıp kendinden geçince) yolunu kaybetti gitti.

Mana, boyuna diyor ki:
Bana şu eski hırkayı giydirme;
Söz gerçekten de eski bir hırka, öylesine eski ki herkes eğleniyor onunla, dillere düşmüş.
(Üstüne elbise gibi kaplamış eski sözleri bana söyleme, kendine ait yeni bir şey söyle)

Ben de ey mana! Diyorum,
Gel, ruh gibi sen de şekle gir, gir de hırkalar da, eski elbiseler de canın nuruyla ipekli haline gelsin.
(Mana söze değer katar, insanı süsler)
                                 ***   
DİVAN-I KEBİR1
MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Eski sözleri tekrarlamamak gerektiğini öğrendik.
2.    Mananın ve canın birlikte çalışması, yeniden işler yapması gerektiğini öğrendik.
                                  *
İşte böyle yaren,
Eskiden doğru olarak kabul ettiğimiz veya şüpheli bulduğumuz her ne varsa aydın kişinin hakikati göstermesi ile eskiden hoşnut olduğumuz, yeterli bulduğumuz, doyum sağladığımız, inandığımız düşünceyi atıp yeni bilgi ve görüşün değerini hemen vermemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                                  *

RAVLİ

Popüler Yayınlar