610- Hitlilerin arasındaki Türk (Güzel, aydın, parlak, açık, gündüz, kan dökücü,), gece
içinde gündüzdür adeta.
Geceleyin
gürültüyü bırak, çünkü o Türk, çadıra (‘Şems Hazretleri
geldi) girdi artık.
Bu
aydınlıktan bir koku alırsan uykuyu ateşe verir, yakarsın.
Zühre
(Venüs, parlak yıldız) geceleri yürüyüp gitmek,
kulluk etmek (Sevgiyle bağlanıp hizmet etmek) yüzünden
Ay’a eş oldu.
(Şems Hazretleri Ay gibi karanlıkta kalanlara aydınlık verir)
Geceleyin
yola düşmüşüz, ardımızda da Hintliler (Kara, gece,
anlaşılmaz, kapalı, çirkin, zalimler) var;
Çünkü
biz altın çaldık bekçi de haber aldı.
Gece
yol almayı öğrenmişiz, yüzlerce bekçiyi yakıp yandırmışız, yanaklarımız gül
gibi yalımlamada (Alev-alev yanmada), çünkü
beydakımız (Satrançtaki piyade ‘Piyon’ ilerleyerek
şahın veziri oldu) şah oldu.
Yeryüzünün
pazaryeri değildi, yıldızların pazarını seyret;
Tanyerleri,
yıldızlarla, değerli incilerle bir harman yeri oldu.
(Şems Hazretlerinin kendini göstermesiyle adeta gökyüzü yere
indi)
Niceye
bir bu beden bineğinden çekeceğim bunu, benden boyuna saman ister, arpa ister;
Hâlbuki
gökyüzünde saman uğrusunun (Başak burcu) yolu,
onun için samanlarla (Rahmetle, dinçlikle,
tertip-düzenle) doldu.
Binek
hayvanının nasibi yoktur, yüzünü devlet yüzüne koyamaz;
Devlet
(Bir işi başarabilme yetki ve yeteneği) o canın (Aşığın, arifin) nasibidir (Payıdır)
ki eşi benzeri bulunmaz onun.
Bedeni gördün ya, cana da bak.
Mücevheri
gördün ya, madeni (Kaynağını yani Allah’ı) de seyret;
Şu
eşi bulunmaz acayip imana bak ki iman bile ona dalınca (Başka bir şeyle uğraşamayacak veya başka bir şeyi düşünemeyecek biçimde
kendini bir şeye kaptırıp kendinden geçince) yolunu kaybetti gitti.
Mana, boyuna diyor ki:
Bana
şu eski hırkayı giydirme;
Söz
gerçekten de eski bir hırka, öylesine eski ki herkes eğleniyor onunla, dillere
düşmüş.
(Üstüne elbise gibi kaplamış eski sözleri bana söyleme,
kendine ait yeni bir şey söyle)
Ben
de ey mana! Diyorum,
Gel,
ruh gibi sen de şekle gir, gir de hırkalar da, eski elbiseler de canın nuruyla
ipekli haline gelsin.
(Mana söze değer katar, insanı süsler)
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1. Eski
sözleri tekrarlamamak gerektiğini öğrendik.
2. Mananın
ve canın birlikte çalışması, yeniden işler yapması gerektiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Eskiden
doğru olarak kabul ettiğimiz veya şüpheli bulduğumuz her ne varsa aydın kişinin hakikati
göstermesi ile eskiden hoşnut olduğumuz, yeterli bulduğumuz, doyum
sağladığımız, inandığımız düşünceyi atıp yeni bilgi ve görüşün değerini hemen
vermemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ