27 Ekim 2014 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 870 İNCİ BEYİT

870-  Ey âşıklar!
Ey âşıklar!
Kadehi (Kendimi) kaybettim;
Kadehlere sığmayan o (Aşk) şarabı içtim.

“ Min ledün” (Allah’ın sırlarına ait bilgilerin verdiği aşırı sevinçten) şarabından sarhoşum (Kendimden geçmişim);

Hadi, yürü, beni muhtesibe (Alış verişi din kurallarına göre denetleyen görevli kişiye) gammazla (İspiyonla);
O şaraptan sana tadımlık getirmişim, muhtesibe de.

A gerçekler padişahı, benim gibi bir münafık (Bulunduğu ortama göre renk değiştiren) gördün mü hiç?
Dirilerinle diriyim, ölülerinle ölü.

Dilberlerle (Alımlılarla, güzellerle), gül yüzlülerle gül bahçesi gibi açılıp gülüyorum, kış gibi soğuk münkirlere (İnanmayana, kabul etmeyene) karşı da kış mevsimine dönmüşüm, donmuş, buz kesilmişim.

A ekmek isteyen, bir bana bak, and olsun Tanrı’ya, sarhoşum ben, hiçbir şeyden haberim yok, fakat ne küpün çevresinde döndüm dolaştım, ne üzüm cibresi (Sıkılıp suyu alınan meyvenin posasını) sıktım.

Sarhoşum amma onun (Aşk) yüzünden sarhoşum;
Batmışım amma onun (Aşk) ırmağına batmışım.
Onun şekeriyle, onun gül bahçesinde gülbe-şekere (Şekere gül katılmışına) dönmüşüm.

Bir gün olur da yüzünün aksi (Yansıması), sararmış yüzüme vurursa yüzüm, Rum ülkesindeki güzellerin yüzleri gibi parlar, Ay kesilir, zencilikten kurtulurum.

Şarap kadehine sarıldım, düşüncenin kanını döktüm, sevgilimle birleştim;
Fakat sen görmezsin, perdenin ardındayım ben.

Düşünceyi astım (Üzerimden elbise gibi çıkardım), çünkü düşünce adama ayıklık veriyor.

Bezmişim (Bıkıp usanmışım) düşünceden (Dünyaya ait anlayış ve kavrayıştan), zaten de düşünce yüzünden perişan olmuşum ben.

Devran (Devir, dünya, felek), benim devranım (Benim hükmümde) şimdi, kâinat (Yaratılan, var olan her şey) bana hayran.

Seyranım (Gezintim) mekânsızlık (Adresi belli olmayan, her şeyin tasarlanıp sonra görünür hale gelen yer) âleminde, hakikat (Aslından, esasından, gerçek ve doğru olanından, içyüzünden) kanından buyruk getirmişim.
                                 ***   
DİVAN-I KEBİR1
MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Mevlana Hazretlerinin Allah âlemine ait, insanı sarhoş edip kendinden geçiren bilgi, söz, haz ve görüntülerden Hak âşıklarına tadımlık, anlaşılması için bir parça bizlere tattırdığını, yani sevgi dolu uğraşılarının hayal olmadığını, anlatılanların hakikat olduğunu ispat ettiğini, şüphelerden arındırdığını öğrendik.
2.    Mevlana Hazretlerinin hem gönlü yaşayanlarla veya gönlünü öldürmüşlerle iletişim kurabildiğini öğrendik.
3.    Mevlana Hazretlerinin güzel insanlarla sıcak ilişkiler kurduğunu öğrendik.
4.    Hazreti Mevlana’nın Allah’a inanmayanlarla Peygamberimiz Hazreti Muhammet’i kabul etmeyenlere soğuk davrandığını öğrendik.
5.    Hazreti Mevlana’nın dünyalık kazanç sağlama peşinde olmadığını öğrendik.
6.    Hazreti Mevlana’nın sarhoşluğunun Allah’ın en yakın olmanın bir öncesi olan aşk makamına varınca olduğunu, aşk makamına ulaşanın tatlılığa ve güzel kokularla karışmış olacağını öğrendik.
7.    Tanrı nurunun insanın yüzüne vurunca güzelleşeceğini, aydınlığa ulaşacağını öğrendik.
8.    Hazreti Mevlana’nın Allah ile beraber olduğunu fakat bizim göremeyeceğimizi fakat bunu anlayabileceğimizi öğrendik.
9.    Aklın insana gerginlik verdiğini, sevinç içinde yaşamaya engel olduğunu öğrendik.             
                       *
İşte böyle yaren,
Bizim Hazreti Mevlana’nın önderliğinde ve yardımıyla uygunluğa ulaşıp bu anlatılması güç olan güzelliklere kavuşmamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Aşk âleminden önce olan mekânsızlık âlemini tanıyıp bilmemiz gerektiğini, perde oluşturan düşünceden kurtulup arzu ve istekle perdenin arkasında olan, bizim göremediğimiz Hazreti Mevlana’nın bizi gördüğü yere gitmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                                  *

RAVLİ

Popüler Yayınlar