870- Ey âşıklar!
Ey
âşıklar!
Kadehi
(Kendimi) kaybettim;
Kadehlere
sığmayan o (Aşk) şarabı içtim.
“
Min ledün” (Allah’ın sırlarına ait bilgilerin verdiği
aşırı sevinçten) şarabından sarhoşum (Kendimden
geçmişim);
Hadi,
yürü, beni muhtesibe (Alış verişi din kurallarına göre
denetleyen görevli kişiye) gammazla (İspiyonla);
O
şaraptan sana tadımlık getirmişim, muhtesibe de.
A
gerçekler padişahı, benim gibi bir münafık (Bulunduğu
ortama göre renk değiştiren) gördün mü hiç?
Dirilerinle
diriyim, ölülerinle ölü.
Dilberlerle
(Alımlılarla, güzellerle), gül yüzlülerle gül
bahçesi gibi açılıp gülüyorum, kış gibi soğuk münkirlere (İnanmayana, kabul etmeyene) karşı da kış mevsimine
dönmüşüm, donmuş, buz kesilmişim.
A
ekmek isteyen, bir bana bak, and olsun Tanrı’ya, sarhoşum ben, hiçbir şeyden
haberim yok, fakat ne küpün çevresinde döndüm dolaştım, ne üzüm cibresi (Sıkılıp suyu alınan meyvenin posasını) sıktım.
Sarhoşum
amma onun (Aşk) yüzünden sarhoşum;
Batmışım
amma onun (Aşk) ırmağına batmışım.
Onun
şekeriyle, onun gül bahçesinde gülbe-şekere (Şekere gül
katılmışına) dönmüşüm.
Bir
gün olur da yüzünün aksi (Yansıması), sararmış
yüzüme vurursa yüzüm, Rum ülkesindeki güzellerin yüzleri gibi parlar, Ay
kesilir, zencilikten kurtulurum.
Şarap
kadehine sarıldım, düşüncenin kanını döktüm, sevgilimle birleştim;
Fakat
sen görmezsin, perdenin ardındayım ben.
Düşünceyi
astım (Üzerimden elbise gibi çıkardım), çünkü
düşünce adama ayıklık veriyor.
Bezmişim
(Bıkıp usanmışım) düşünceden (Dünyaya ait anlayış ve kavrayıştan), zaten de düşünce
yüzünden perişan olmuşum ben.
Devran
(Devir, dünya, felek), benim devranım (Benim hükmümde) şimdi, kâinat (Yaratılan, var olan her şey) bana hayran.
Seyranım
(Gezintim) mekânsızlık (Adresi
belli olmayan, her şeyin tasarlanıp sonra görünür hale gelen yer) âleminde,
hakikat (Aslından, esasından, gerçek ve doğru
olanından, içyüzünden) kanından buyruk getirmişim.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Mevlana
Hazretlerinin Allah âlemine ait, insanı sarhoş edip kendinden geçiren bilgi,
söz, haz ve görüntülerden Hak âşıklarına tadımlık, anlaşılması için bir parça
bizlere tattırdığını, yani sevgi dolu uğraşılarının hayal olmadığını,
anlatılanların hakikat olduğunu ispat ettiğini, şüphelerden arındırdığını
öğrendik.
2.
Mevlana
Hazretlerinin hem gönlü yaşayanlarla veya gönlünü öldürmüşlerle iletişim
kurabildiğini öğrendik.
3.
Mevlana
Hazretlerinin güzel insanlarla sıcak ilişkiler kurduğunu öğrendik.
4.
Hazreti
Mevlana’nın Allah’a inanmayanlarla Peygamberimiz Hazreti Muhammet’i kabul
etmeyenlere soğuk davrandığını öğrendik.
5.
Hazreti Mevlana’nın
dünyalık kazanç sağlama peşinde olmadığını öğrendik.
6.
Hazreti
Mevlana’nın sarhoşluğunun Allah’ın en yakın olmanın bir öncesi olan aşk makamına varınca olduğunu, aşk makamına ulaşanın
tatlılığa ve güzel kokularla karışmış olacağını öğrendik.
7.
Tanrı nurunun
insanın yüzüne vurunca güzelleşeceğini, aydınlığa ulaşacağını öğrendik.
8.
Hazreti
Mevlana’nın Allah ile beraber olduğunu fakat bizim göremeyeceğimizi fakat bunu
anlayabileceğimizi öğrendik.
9.
Aklın insana
gerginlik verdiğini, sevinç içinde yaşamaya engel olduğunu öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Bizim
Hazreti Mevlana’nın önderliğinde
ve yardımıyla uygunluğa
ulaşıp bu anlatılması güç olan güzelliklere kavuşmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
Aşk
âleminden önce olan mekânsızlık âlemini tanıyıp bilmemiz gerektiğini, perde
oluşturan düşünceden kurtulup arzu ve istekle perdenin arkasında olan, bizim
göremediğimiz Hazreti Mevlana’nın bizi gördüğü yere gitmemiz gerektiğini
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ