780- Gönülleri bahçeden de daha neşeli, gülden de;
Hatta
selviden de daha hür onlar (Âşıklar);
Akıldan
da, fikirden de üstünler, abıhayattan (Ebedi hayat
veren sudan) da temiz.
Kan
denizlerinin dalgaları üstünden geçip gitmişlerdir de o kan dalgalarından, o
kan köpürmesinden eteklerine bir zerre bile bulaşmamıştır, tertemizdir onlar (Âşıklar).
(Duygusal, hissi, bencil, taraftar, keyfi algılananın doğru
olup olmadığının düşünülmesi, sebep-sonuç ilişkisi veya sebepsiz meydana
çıkanlara aklın sebep bulmaya çalışması insanı şaşkınlaştırır, kararsız hale
sokar.
Hakikat gibi görünenin gerçekten hakikat veya algı yanıltılmasıyla
hakikat olarak takdim edilmesi, görünen hakikatin taraftarlıktan ve kişisel
isteklerin gölgesinden kurtulup, olduğu gibi görünmesi kolayca olmaz.
Gerçeği olduğu gibi görmenin hemen ve kolayca olmadığını, görüş,
düşünce ve isteklerimizin farklı olduğunu ancak ortak yönlerinin var olduğunu
bulmak gerektiğini ve doğru tanımlarının konumlandırılması gerekmektedir.
Olan olaya veya kişiye kendi yargılarımızla baktığımız zaman
gördüğümüzü yanlış yorumlarız ve inanmak istediğimiz gibi süsler, kabul veya
ret ederiz.
Önceden bize formatlanan bakış ile baktığımız zaman gerçeği değil
sanıları görürüz.
Aklı ve benliğiyle, istek ve arzularıyla bakıp algılama yapıp
tanımlama yapanların gerçek ile karşılaştıkları zaman;
Şaşkınlığa uğrayarak kendi isteğine uymayan gerçeğini bir türlü
kabul etmezler ve hakikati çarpıtarak kendi gerçek sandığı ölçülerin içine
almaya çalışırlar.
Âşık kişi duyuşlar, düşünüşler, şaşkınlıklar birbirini izlerken kişi
hakikati arayışa ciddiyetle devam ederse Allah onun kalp gözünü açar ve gerçeği
olduğu gösterir.
Gerçeğe göre eylemini gerçekleştiren tertemiz olarak sakinlikle,
endişesizlikle yaşamını sürmesine olanak kazanır.)
Tiken
içindedir onlar (Korunmuşlar), fakat gül gibi.
Hapistedir
onlar (Halktan çekilmiş), fakat (Yıllanmış) şarap (Sözleriyle
insanı kendinden geçiren) gibi.
Balçık
(Zorluklar) içindedir onlar, fakat gönül (Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan
duyguların kaynağı) gibi.
Gece
(Karanlıklar)
içinde kalmışlardır fakat seher (Güneşin doğmadan
önceki zamanı) gibi.
Zerreler gibi havadadır onlar (Görünmezler),
güneş kaftandır (Elbisedir) onlara.
Balçığa ayak basmışlardır (Zorluğa
talip olmuşlardır), gönlün tam içinden baş göstermişlerdir (İçten dışarıya aydınlık verendir).
Sen de bir an olsun onların canlarına hemdem (Sıkı-fıkı arkadaş) oldun, onların şarabını onların
kadehinden içtin ya (Kendinden geçiren sözleri sözsün
sahibinden aracısız, katışıksız, değişime uğramadan duydun), hoşsun,
sarhoşsun, onların şarabı ile hayırdan (İyilikten)
da geçtin artık, şer (kötülükten) den de.
Yeter oğul sus, her kuş bütün bir inciri yutabilir mi (Her insan bu sözleri içselleştiremez, anlayamaz)?
Dudu kuşunun yiyeceği şekerdir, karganınsa başka(leş) şey.
Tanrı bizi bu âleme niçin getirdi?
Âlemi gürültülere boğalım diye;
Zaten onun zinciri delileri daha da deli eder.
(Kargaşadan, gürültüden korkma)
Bu aşktan nerden aman bulacağız ki gökyüzü bile o büyük
yayda, âşıklar gibi alt-üst olup gerile kalmış, gökyüzü bile onun tuzağına
tutulmuş.
Şaşılacak derecede güzel, şaşılacak kadar şuh (Neşeli ve serbest) bir aşk ki canımıza neşe verdi;
Evet, her gece sarhoş, kendinden bile habersizce gel, gir
kapıdan içeri.
Ey aşk, kanımı içmişsin, sabrımı , (Haksızlık vb. üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan
onların geçmesini bekleme erdemi), kararımı almışsın, senin geceleyin,
gündüzün yapageldiğin sınamalar yüzünden seher gibi (Karanlıkta) gizlenmişim, ne gecem belli, ne gündüzüm.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Âşıkların
binlerce defa zorlu değişimlere uğrayarak doğru görüşe sahip olduklarını
öğrendik.
2.
Hakikati olduğu
görmenin kolayca olmadığını, uzun çalışmalar sonunda olduğunu, Allah izin
vermesiyle olduğunu öğrendik.
3.
Âşıkların
dünyasının sıradan insanlardan farklı olduğunu, sıradan bir insanın aşığın
halini kolayca anlayamayacağını öğrendik.
4.
Âşık kişinin aşk
yolunda kararlı olduğunu, kaybettiklerinden çok daha fazlasını elde ettiklerini
öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Sıradan biri olmaktan kurtulup sayılı
bir adam olmak için toplumun bize doğru gerçek iyi dediklerinin önce dışlanması
ve yeniden değerlendirilmesinin yapılması önemlidir.
Tanrı’nın ve dostlarının bizi sevmesinin
ve saygı duymasının kolayca olmayacağını bilmemiz ve anlamamız gereklidir.
Doğru olarak gördüğümüz ve bize
sunulanı hemen hakikat olarak kabul etmemiz doğru değildir.
Doğrunun görmediğimiz yanları,
gizlenmiş ve saklanmış yanlarının olduğunu, geçmişinden geleceğe doğru bir
ilerleyişi olduğunu, gördüğümüz veya göremeyeceğimiz fayda ve zarar
verebileceğini bilirsek, anlarsak ve sonunu gözlersek ancak hakikat
diyebileceğimizi öğrendik, anladık.
*
RAVLİ