700- Sen sevgiliye (Şems
Hazretlerine) hizmet etmedesin, ne diye gizliyorsun kendini?
Ey
altın, o kuyumcunun vuruşlarını yedikten, onun eliyle dövüldükten sonra her an
daha da hoş de, daha da güzel bu de.
(Usta elindekini beğenilen ve
değerli hale getirmek için ona vuruşlar yaparak şekle sokar)
Gönül ezel şarabıyla kendisinden geçmiş (Dünyaya gelmeden önce Tanrı güzelliğiyle kendinden geçmiş)
de güzel-güzel bu gazeli söylemede;
Fakat bir an soluğu tutar susarsa bundan da güzel söz
söylemiş olur.
(Sevgili ile arada geçenleri
gizlemek daha iyidir)
Sarhoşluk (Kendinden geçmiş, nefsin
tesirinden kurtulmuş olanlar) sana selam etmede, gizlice haber
yollamada;
Gönlünü kapıp aldığın kişi, canını da sana kul, köle
etmede.
(Tanrı’ya gönlünü veren kişi;
canını da o uğurda verir, hizmet eder.)
Ey varı yok eden, sarhoşun selamını duy, öylesine sarhoş ki
iki elinin de ayağını senin tuzağına kaptırmada.
Ey âşıklar göğü, ey âşıkların canlarına can olan,
güzelliğin, âşıklar arasında aşkınıza diye sana şarap içirmeye başladı;
Âşıklar hayrını (İyiliğinden fayda
görmek) ister bir hale getirdi seni.
Ey her dudağın tadı tuzu, ey her mezhebin kıblesi, ay, her
gece damının çevresinde dolaşmada, her gece bekçilik ediyor sana.
A gönül, ne de sarhoşsun, ne de hoşsun, padişaha dönmüşsün,
padişahsın;
Bu kadar ululukla, bu derece yücelikle nasıl oluyor da aşk,
seni kendine râmediyor (Boyun eğdiriyor)?
Gönlünü şu topraktan koparıp (Dünya
bağlarından) ayıran kişinin devranı (Kaderi, talihi) ta Zühal (Satürün)
yıldızına dek ağar (Yükselir);
Ey topraktan yaratılmış beden, ey gönül ateşinden çıkan
duman, bir bakın, bir görün bakalım, hangi hale getiriyor sizi, yerde mi
kalıyorsunuz, göğe mi ağıyorsunuz?
Al kadehi sakiler padişahından, ebediliğe ulaşanlar gibi
sarhoş ol.
(Sevgilinin aşkıyla tamamen
kendimizden geçip onunla var olmamız gerekir)
Yarı sarhoşken noksanın var, eksiksin, seni tam sarhoş
etmededir o.
(Kendinde olduğun zaman eksik ve
noksan olduğumuzu sevdiğimize tamamen katılmak için kendimizi yok etmemiz ve onun varlığıyla var olmamız
gerekir)
Ey eşsiz, tek kişi, verdiğin selam dudaklarından şimşek
gibi çakarak çıkmada;
Bu selam ağza dudağa sığınacak şey değil, sana tüm bir
lütufta (İyilikte) bulunmada ey selamına nail (Erişmiş, ele geçirmiş, başarmış, kazanmış, ulaşmış) olan.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Allah’ı sevgili
bilip hizmet edenlerin kendini gizlediğini öğrendik.
2.
Kişiye doğru ve
istenilen biçim vermek için vuruşlar yapıldığını, kalıba sokulduğunu, ama vuruşların
ne bir fazla ne de eksik olmaması gerektiğini öğrendik.
3.
Gönül verilen
yere can da verildiğini öğrendik.
4.
Ustanın can
acıtan sözlerine katlanmayan güzel olmaktan kendini alıkoyacağını öğrendik.
5.
Ustaya yeteri ve
değerince saygı gösteremeyenlerin, beceremeyenlerin ancak sarhoşluk nedeniyle
olacağını öğrendik.
6. Kişi ne kadar ulu, ne kadar büyük olursa olsun âşık
oldu mu, âşık olduğuna boyun eğeceğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Mevlana Hazretlerinin ululuğuna, âlimliğine
rağmen Şems Hazretlerine âşık olmasının aşk yüzünden olduğunu, Şems
Hazretlerindeki başkalarının göremediği güzellikleri görüp âşık olduğunu, bu
aşktan sarhoşluğa düştüğünü, tam sarhoş olarak kendinden geçip Şems
Hazretleriyle var olmak için uğraşı verdiğini öğrendik, anladık.
Ne seviyede olursak olalım
aşk bize boyun eğdirir.
*
RAVLİ