890- (Şems Hazretlerine yönelik)
Kulakta da sen varsın, akılda da, gönülde de;
Fakat
bunlar da ne oluyor ki?
Sen,
bensin, seni böylece tüm olarak övmedeyim, anlatmadayım.
A
gönül, bu macerada o dilber sana, senden bir şey eksilse bile ben tamamlarım
onu diyordu ya.
Ey
derde derman olan, hayran ol da bak, bir gör, şu anda bu şekillerden hangisine
koyacağım seni.
Gâh
(Kimi zaman) seni elif gibi dümdüz bir hale
getiririm, gâh (Kimi zaman) çeşitli harfler gibi
eğri büğrü yaparım;
Bir
lâhza (An) pişkin;
Olgun
(Bilgi, görgü ve hoşgörüsü gereği gelişmiş kadar
gelişmiş, ağırbaşlı) bir hale gelmedesin, bir lahza (An) ham bir hale sokmadayım seni.
Yıllarca
yol alsan gene de mühre (Küçük top) gibi
elimdesin;
Kendine
râm (Boyun eğdirdiğin için) ettiğin şeyden
dolayı seni sevindiren, sana neşe veren de benim.
Ey
padişah Husâmeddin Hasan!
Sevgilime
de ki:
Canı,
senin kılıcın için bir marifet kını (Kılıcın kınını
kesmeyeceği yani kendine zarar vermeyecek) haline getiriyorum ben.
Bu
sefer, büsbütün âşıklığa sarıldım.
Bu
sefer, ham sofuluktan (Dinin kurallarını bilinçsizce
yapmaktan) büsbütün ayrıldım, sıyrıldım.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Hazreti
Mevlana’nın Şems Hazretlerini tümüyle sevdiğini, benimsediğini, kendi gibi
sahiplendiğini öğrendik.
2.
Sevilen kişiyle olan ilişkide eksilme ve kayıp
olmayacağını, seven insanın gönlünün tüm eksiklikleri tamamlayacağını öğrendik.
3.
Seven, sevdiğini
hayaliyle, düşüncesiyle, isteğiyle şekilden şekle sokulacağını, sevenin
sevilenin boyun eğdiğinden dolayı sevinç verdiğini öğrendik.
4.
Sevgiyle insanın
canının kızgınlık ve öfke tuzağına tutulmayacağını, hemen savaşa tutuşmayacak
duruma getireceğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Sevgilisi ile uğraşan kişinin katı
kuralların zorlamasından kendini kurtardığını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ