790- Lâtif (Yumuşak, hoş,
ince bir güzelliği olan) bir hale gelsem de cana dönsem bile nasıl olur
da candan gizlenebilirim?
Hatta
yokluk âleminde (Varlıkların tasarlanıp hazırlandığı
görünmeyen âleme) yuvarlanıp gitsem o âleme bile bakar da görürsün beni.
Ey
her yokluk (Görünmeden hazırlık yapan âlem),
katında varlıklara sandık (Kullanıma hazır beklendiği)
kesilen, ey yoklukta, varlığa kapı açan, bizi yarattığın vakit yokluktan
getirmedin mi sen.
(Bütün varlıklar yok âleminde oluşturularak varlık âleminde
görünür hale gelir)
Varlık seninle hoş, senin sarhoşun, yokluğun kulağı da
senin elinde.
İkisi de senin kulun (Sevgiyle
bağlanıp hizmet edenin), senin var ettiğin nesne;
İkisi de hükmünü kabul etmişler, başüstüne almışlar.
Köşkü yık, akıllıyı delirt, o şarabı kadehe dök de sun,
ikisi de zarardan da kurtulsun, tehlikeden de.
(Dünya malına olan sevginden vazgeç,
aklına güvenmeyi bırakarak aşk sarhoşu olmaya bak)
Ey tez, ey güvenilir aşk, sana bir sarhoş selam vermede,
duy bu sarhoşun selamını, taş yürekli olma.
Mademki onun (Âşığın) elini
sen kırdın (İş yapamaz hale getirdin), mademki
uykusunu sen aldın;
Bari gel de mahmurluğunu (Sarhoşluğun
sersemliğini) dağıt, sarhoşların köyüne uğra.
Yıldız da senin Ay yüzünü görüp sarhoş olmuş, güzelim
gökyüzü de, ey dilber, yüzün de güzel, kaşın gözün, saçların da güzel;
O bambaşka alımınsa güzelliğe sığmaz, ondan da üstün.
Gökyüzü ne senin gibi can Leyla’sı (Âşık olunacak güzel) görmüştür, ne benim gibi güzel bir Mecnun (Sevda yüzünden kendini kaybetmiş);
Zaten böylesine Leyla, böylesine Mecnun da dünyaya hiç mi
hiç gelmemiştir.
Zaten zavallı kişi, şu kapkaranlık balçık yurtta (Dünya âlemine saplanıp karanlıkta kalmış) ancak senin
gibi Musa gönlüne sahip (Gönlüne bakan, günahlarını
gören ve bilen) bir dilberin benim gibi de güzel bir Harun’un (Ağabeyi) bulunacağına, amma eşimizin de
bulanamayacağına inanır.
Ey şu yedi değirmenin tek mili, hem altın madenisin sen, hem
kimya (Üstün özellikler taşıyan çok değerli olan).
Ey zamanenin İsa’sı (Ölüyü
dirilten, hastayı iyileştiren), gel de bize güzelim afsununu (Sihirli sözleri) oku, dirilelim.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Aşkın bizi yokluk
âleminden varlık âlemine getirdiğini, aşkın hoşluğu ve sarhoşluğu içinde
yaşayış olduğunu ve aşkın tüm kanun ve kurallarının etken olduğunu öğrendik.
2.
Her şeyin
saklanıp gizlenebileceğini fakat aşkın kendini gizleyemeyecek kadar etken ve
büyük olduğunu öğrendik.
3.
Dünyalık mal ve
makam dünyalık aklın zara ve tehlikelere neden olduğunu, Tanrı’ya aşkla sarhoş
olup kendimizden geçmenin zarardan ve tehlikeden koruduğunu öğrendik.
4.
Âşık olan kişinin
Allah’ın sevgisini kaybetmek korkusu ile çok işten el çektiğini, endişesinden
rahatça uyuyamadığını öğrendik.
5.
Allah’ın güzel
yüzünü göstermesini, bu yüzü görmeye gücümüz yetmiyorsa yüzünü ayna gibi
yansıttığı nurlu kişiyi bize göstermesini istememiz gerektiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Aşkın gizlenemeyeceğini, aşık olan
kişinin her halinden anlaşılabileceğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ