740- Uykuyu dağıttın mı Tanrı şarabını sun (Tanrı sözlerini söyle);
Çünkü
iki kapıyı (Kur’anı ve hadisi) da kapamak,
kereme (Büyüklüğe) lütfa (Bağışa) sığar değildir.
Ey
lütuflar, ihsanlar sahibinin şarabını içen, boş yere kınama beni;
Çünkü
şükreden kurtulur, muradına erer, inkâr eden, lütfu
yalanlayan da mahrum olur gider.
Ey
meyhanede (Tekkede) konaklayan, hem sarhoşsun,
hem yıkılmışsın, öyle olduğu halde a kötü yaratılışlı, ne diye boş yere
kınamadasın (Hakka âşık olan) bizi?
Gerçekten de gözlerinizi açtık, gizli şeyleri görmeye bakın.
Gerçekten de aranızda durmadayız, yardıma
gelenden müjdeyi gözetin.
Ey seher yeli, ey hoş haberler getiren, müjde ver de al
gönlümü.
A müjdeci, elimde bir canın var, feda olsun sana, al onu.
Senden bir bakışa nail olduk mu kılıçlar zırh kesilir,
yıkık yerler gül bahçesine döner, dünyanın gözü aydın olur.
Ey ısıracak dişleri kalmayan kahır (Derin üzüntü ve acı) , ey yüzlerce defa güldükçe gülen lütuf.
Canlar zafere kavuştu ya, artık can da gülmededir, cihan
da.
Ey ulular ulusu (Şems Hazretleri),
seni o ululukla kim görür de sonra tutar, hünerinden (Ustalığından)
laf ederse Tanrı’dan utansın.
O orman aslanı varlığımızdan bir damar bile bırakmadı,
bizde ancak yarım bir düşünce kaldı, o da gece gündüz ayrılığını sayıklamak,
ayrılığı sayıp dökmek.
Aferin o padişahın güzelliğine ki ay bile gördü de utandı,
körlerin bile gözleri açıldı da tu, tu kırk bir buçuk kere mâşalllah dediler,
lütfunu sağırların kulakları bile duydu.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Uyanıklık
halindeyken Tanrı sözlerinden söylememiz gerektiğini öğrendik.
2.
Allah’a şükredersek
her arzu ettiğimize kavuşabileceğimizi öğrendik.
3.
Yapılan iyiliği
tanımayanın, söylemeyenin, saklayanın, gizleyenin, yalanlayanın yoksunluğa
kendini mahkûm edeceğini öğrendik.
4.
Tekkede dini
işler yapanın ahlaken de kendini geliştirmesi, Kur’an ve Hadis dışında Allah’ın
yaşayan dostlarına ilham yoluyla konuşup müjdeler verdiğini öğrendik.
5.
Şems
Hazretlerinin uluların ulusu olduğunu ve Ay gibi güzelliğe sahip olduğunu
öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Şükreden istediğine kavuştuğunu,
inkâr edenin de mahrum kaldığını öğrendik, anladık.
Şükreden kişi daima kendisine yapılan
iyilikten bahsedip iyilik yapanı anıp övdüğünü öğrendik, anladık.
Ruhsal hastalığı, kişilik bozukluğu
olanın yapılan iyiliği bildiği halde sakladığını, yok saydığını, bu davranışı
ile iyilik yapanı gücendirdiğini, daha sonra yapılacak iyilikleri engellediğini
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ