820- Şu kan dalgalarının oynayışına (Âşıkların heyecanlarına, coşkularına) bak, Mecnunlarla
(Âşıklarla) dolu ovayı gör.
Şu
görünmeyen işreti (Hak ile birlikte olmanın verdiği
zevk halindeyken kalpten gelen söyleyişi) seyret;
Ölüm
kılıcından tamamıyla emin (Aşk ile ölümsüzlüğe kavuşarak
ölüm korkusundan kurtulmuş, rahat insanları).
(Aşk ile) Leş bile canlanmada, ihtiyar bile
gençleşmede, bakır bile madenden sızmış halis (Saf,
katışıksız) altın kesilmede.
Şehrimizden
(Gönlümüzden) gidenin yerine daha iyisi, daha
güzeli gelmede.
Bir
şehir (Aşığın gönlü) ki işretle (Zevkle, heyecanla), bollukla dopdolu,
Her
sarhoşun elinde bir kadeh;
Bu,
işret peşinde, öbürü, sıhhatte afiyettedir.
Bu
süt ırmağı (Allah’tan akış halinde gelen gıda) ,
öbürü bal nehri (Devamlı akış halindeki sağlık ve
tatlılık).
Şehirde
bir padişah olur.
Bu
şehirse ne acayip, padişahlarla dolu,
Gökyüzünde
ancak bir Ay (Karanlıkta kalanları aydınlatan)
var, bu gökse (Âşıkların göğü, seması) Ay’larla,
Zühallerle (Satürn yıldızıyla) dolu.
Yürü,
yürü;
Doktorlara,
sizin orda işiniz yok de, çünkü orda (Âşıkların
bulundukları yerde) ne bir hastalık vardır, ne de kimse rahatsızlık yüzü
görür.
Ne
kadısı (Hâkimi) var o şehrin, ne şahnesi (Polisi).
Ne
beyi var, ne muhtesibi (Bağlanmışlık), dava,
düşmanlık, savaş, nasıl olur da (Aşk) deniz (İnin) üstünde yürüyüp gidebilir?
Ey
gönül, öylesine bir gönülsün sen ki lütuflar (İyilikler,
yardım etme) sahibisin, ihsanlar sahibi (Bağışlarda
bulunan);
Gönlüm,
yüzünün güzelliğiyle huzura kavuşur güzelim benim.
Senin ikramınla diriyiz ey iki âlemin de kendisine ram olduğu
(Buyruğunda olan) dilber (Gönül alıp götüren güzel, Şems Hazretleri) .
Ey adının verdiği hayatla gönlün adına can kesilen, onu
dirilten güzel!
Gönül, bedenin çevresinde bir halka oldu, sardı onu, bedenim
gönlümle aynı hırkaya girdi;
Sonunda şu ikisi de sende gark (Bedenim
ve gönlüm içinde kayboldu) oldu ey gönle
lütuflarda bulun (İyilik et) güzel.
Ey gönlün ayağına tutmuş beden, canın da yeri mi, gönlün de
adı mı anılır burada?
Gönlün geceleri de seninle aydın (Işıklı),
günleri de seninle kutlu (Uğurlu, hayırlı, mübarek).
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Âşıkların gökteki
meclisinde ölümsüzlüğe kavuşmuşları seyretmemiz ve onlardaki sevinçli bir
coşkunluk içinde emin yaşadıklarını, herkesin hastaların bile sağlıklı hale
geldiğini, ihtiyarların gençleştiğini, her yiyecek ve içeceğinin cennette vaat edilenler
olduğunu öğrendik.
2.
Âşıkların gökteki
meclisinde boyun eğdirecek bir padişah olmadığını, kavga, dövüş, savaş, hâkim,
polis olmadığını rahatlık içinde istedikleri yere gidebildiklerini öğrendik.
3.
Âşıkların
meclisine katılmak için vücudumuzun ve ruhumuzun Şems Hazretlerinin içinde yer
bulmasının gerektiğini, bu isteğimizin candan olması gerektiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Şems Hazretlerini aşkla bağlananın
gecelerinin aydın, günlerinin de kutlu olacağını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ