Bir hikâyede işittim ki Merv
ülkesinde (Türkmenistan) servi gibi (Uzun boylu) genç bir şehzade varmış.
O diyar halkı onun saltanat
günlerini görmek için çırpınmakta imiş, memleket zamane gibi onun aşkına
tutulmuş sanki.
1820- Şehzadenin tazeliği
eskileri telaş ve kavgaya salmış.
Kendisi de bu yarı uyanık
fitneden (Arabozuculuktan) korku çekermiş.
Bir gece o fitne düşüncesiyle
uyumuş.
Rüyasında bir pir kendisine:
“ Ey yeni puttan parlayan ay!
Demiş.
Eskiyi yık, ey yeni
açılan gül!
Köhneleri kır (Eski, ekşimişi göz önünden kaldır).
Ta ki bu mülk (Adalet düzeninin temeli) sende karar kılsın.
Hayatın, huyundan
daha güzel olsun.
Şehzade derin uykusundan
uyanınca o birkaç muhalif (Aykırılık gösteren, uymayan,
uygun olmayan, düşüncesine zıt düşüncede olanlar) ihtiyarı (Yanlış seçim yapanları) aradan temizledi.
1825- Yenilikler kurdu,
eskiliği toparladı.
Memleket taze padişahla
beraber tazelendi.
Mülkü yıkanların (Adalet düzeninin temelini yok edenlerin) başlarının
koparılması, kötü gidişli askerin dağılması daha
hayırlıdır.
Nasıl ki, kurumuş dalların
boynunu vurmazsan serviden taze filizler türemez.
Akarsuyu köküne bağlamazsan
çınar davaya el kaldıramaz.
Pınarın yolu temizlenmezse çamurlu topraklar içinden su
sızmaz.
1830- Huylarını düzeltmek
meziyetti (Üstün nitelik) seninle beraber
oldukça kulaklarına güzel öğütler veren bir vaizdir.
Bir an o kılıcı kınından
çıkar da bak, (Aklını başına al) ey doğru
düşünceli insan.
Ona karşı nasıl yalancılık
yapabilirsin?
(Akıl
denilen) O nefes bu toprağın cevherinden değildir.
Senin toprağın da onunla
birleşmekle temizlendi.
Böyle bir mürşidin önünde her
şeyini göz önüne getir.
Yoksa bütün bilgilerine bir
kalem çek.
Servetten murat ve nasip
almış devletliler, sonsuz devlet (Kerem) yönünden buldular.
(Akıllı olanlar büyüklüğü; asalette, asil davranmakta, soylu olana değer vererek, cömertliğe, el açıklığına, bağışlamaya, bahşiş vermenin önemi ile bulmuşlar)
1835- Hazreti Ali’ye
sordular:
Taç ile bayraktan hangisi daha
iyidir?
Cevap verdi:
Kerem iyidir, kerem.Kerem tohumu selamet ekinidir.
Yeşerirse kıyamet azığı olur.
Yarabbi!
Senin vergin olan o hazineden
Nizami’nin işini düzenle, çünkü o yalnız senin kulundur.
***
Mahzen-i Esrar Nizami
M.E. B. Şark İslam klasikleri 13
***
KEREM:
Sözlükte “ İyi, cömert,
iyilik, cömertlik, af, bağış” anlamlarına gelen Kerem, dini bir kavram olarak
ihsan, lütuf, kolay ve rahat bir şekilde mali yardımda bulunma, karşılıksız
yardım demektir.
Cömert ve mert kişiye kerim
denir.
KERİM:
Bir şey aziz ve kıymetli
olmak, cömert olmak, iyi ve ahlaklı olmak, kerem sahibi olmakla üstün
gelmektir.
Cömert, hoşgörülü, kıymetli,
asil, nazik, şerefli, iyi, faydalı, erdemli, bol demektir.
Allah’ın sıfatı
olarak kerim: Yarattıklarına nimet veren,
bağışta bulunan, Tevbe edenleri affeden, ihsanı bol olan anlamına gelir.
Allah çok kerim, değerli,
şerefli, hem de çok ikram, nimet veren, iyilik sahibidir.
Hoşluk, güzellik, iyi muamele
ve iyilik ederek kullarına (Sevgi ile bağlananlara)
ikramda bulunur. (Erkeme)
Neler öğrendik:
1.
Genç ve güzel
olanları çirkin ve yaşlıların kıskandıklarını, gençliklerinin ve
güzelliklerinin tadına varmaması için her şey yapabileceklerini, özellikle
uğraştıklarını öğrendik.
2.
Kıskançları ve
bozgunculuk yapanları en yakınımız bile olsa yanımızdan uzaklaştırmak
gerektiğini, çünkü onların verdiği sıkıntı, kafa karıştırmalarla doğru ve güzel
yapacağımız işlere zaman bırakmayacağını öğrendik.
3.
Eski düzene
alışkanlık olanları, eski düzenden çıkar sağlayıp geçinenleri temizlenmedikçe
yeni güzel işler yapılamayacağını öğrendik.
4.
Hayatın ve huyun
güzelleşmesi için adaletin yaşam şekli olması için daima ilk kaynaktan gelen
bilgilerin temizliğinin korunması gerektiğini öğrendik.
5.
Huyumuzu düzeltme
isteğimiz oldukça, çalıştıkça üstün özelliklere kavuşabileceğimizi öğrendik.
6.
Vücudumuzu akılla
birleştirerek temizlememiz gerektiğini öğrendik.
7.
İlk kaynak bilgisi olmayan bilginin kirli
olabileceğini öğrendik.
8.
İlk kaynak
bilgisi ile karşılaşınca bu konudaki eski bilgileri yok saymamız gerektiğini
öğrendik.
İşte böyle yaren,
Bir an olsun düşün!
Alışık olduğumuz, alıştırıldığımız düzende hayatı sonlandırmamız ne derece doğru olur?
Tanrı’nın ve ona sevgiyle bağlanmış kullarının önerdiklerini, yönlendirmelerini, yol göstermelerini, yolu aydınlatmalarını önemsememiz gerekir mi?
Yaşamın boyunda herkesçe beğenilen huyları kendimize kazandırmakla kendimizi geliştirmemiz lazım mıdır?
Kazanımlarımızı dünyada bırakarak arkamızdan hiçbir dua edilmeden, iyi bir isim almadan ahrete gitmek ne derece doğru olur?
Sıradan biri olarak gelip, sıradan biri olarak gideceksen sana bizim söyleyecek sözümüz olabilir mi?
*
RAVLİ AKIL RUH ARZU yazarak
Googleden okumalısın.RAVLİ MEVLANA VE AKIL İMAN UTANMA yazarak Googleden okumalısın.
RAVLİ KURAN AKIL BİLGİ yazarak Googleden okumalısın.
RAVLİ AKIL yazarak Googleden okumalısın.
RAVLİ AKIL RUH ARZU yazarak Googleden okumalısın.
RAVLİ ŞEMSİ TEBRİZİ MEVLANA HAZRETLRİNE MEKTUP 20 yazarak Googleden okumalısın.
*
RAVLİ