Derhal hatif (Allah’tan söz
getiren melek) seslendi:
Ey dertli, çabuk, ne
dikiliyorsan dile, hemencecik elde et!
Pir dedi ki:
“Ben gördüm, peygamberler
daima belaya uğruyorlarNerde bir zahmet, nerde bir bela varsa herkesten önce peygamberleri gelip buluyor.
Peygamberlerin nasibi bile
bela olduktan sonra
bu garip ihtiyara huzur ve
istirahat nasip olur mu hiç?
Ben ne yücelik isterim, ne
horluk.
Keşke beni kendi aczimle (beceriksizlik)
bıraksaydın!
Uluların nasibi dert ve
zahmet olunca küçükler nerden
hazine elde edecekler, define
bulacaklar?Buna imkân mı var?
Peygamberler, bu işe
girişmişler, katlanıyorlar.
Fakat benim kudretim yok,
tahammülüm yok.Benden el çek!
Fakat candan da söylesem ne
faydası var?
Ne söylersem söyleyeyim, sen
istemedikçe fayda vermez ki!”
*
Bu tehlike denizine düşmüşsün
ama keklik gibi koldan, kanattan da kalmışsın, uçamıyorsun.
Bu yolun dibi sonu
olmadığını, yolda da canavarlar
bulunduğunu bilseydin hiç
böyle yola düşmeyi diler miydin?
*Önce aklın başından gider,
kararsız bir hale gelirsin;
Sonra da bu deryaya daldın mı
artık kıyıyı bulabilirsen bul.Canını kurtarabilirsen kurtar!
***
MANTIK AL- TAYR 2
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri.
M. E. B. 2172 Çeviren
Abdulbaki GÖLPINARLI( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
***
Dert: Bir sonuca bağlanıncaya kadar
insanı çok uğraştıran sorun.
Zahmet: Sıkıntı, güçlük,
yorgunluk.
Zahmet çekmek: Biri için
sıkıntıya ve yorgunluğa katlamak,
*
Dil: gönül kalp.Emek: Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü.
(uzun ve özenli çalışma)
Dilemek: Yapılması kendi
elinde olmayan bir şeyin olması isteğinde bulunmak.
Yani; gönlünden olmasını
istediğin bir şeyi, imkânı olan birine ileterek istemektir.
*
Dileği yerine getireceğin
değerlendirmesi:Elde ettiğini doğru kullanabilir yetenekte mi?
Yerinde ve zamanında devreye
sokabiliyor mu?
Elde ettiğine zarar vermeden
koruyabilecek mi?
Elde ettiğini yararlı bir
şekilde kullanabilecek mi?
Kendi ve ilgili çevresiyle
kolaylıkla paylaşabilir kılabilecek mi?
Miras olarak özünü
değiştirmeden devredebilecek mi?
Sorumluluk bilincinde olanlar
verileni hemen kabul etmezler.Yani balık gibi yutmaya çalışmazlar.
Verilenin hoş getirisi olduğu
kadar dert ve zahmet getireceğini bilip hesaplarlar.
Emanet olarak kabul eder ve
verilene zarar verip vermeyeceğinin hesabını yaparlar.
Sonra da kabul eder ve ret
eder.
Her verilen veya sahip
olduğumuz her şey emanettir ve bu emanete ne yaptığımızdan sorguya çekiliriz.
Yani sahip olduğuz gibi
gözüken bizim sorumluluğumuza verilmiş bir emanettir.
Sakın benim diyerek yanlışa
düşme.
Peygamberimiz fakirlik
iftiharımdır dediğini bu yönüyle de anlamaya çalışmalıyız.
Ne kadar az sahip olduğumuz
varsa o kadar az hesaba çekiliriz.
Çok ve çokluğu istemek seni
hesabı zor vereceğin bir alana götüreceğinden hep aza kanaat etmen, tok gözlü
olman, fakir olman önerilir.
Gönlünü madde sevgileriyle
doldurursan manevi âleme gönlünde yer bırakmazsın.
Oysaki manevi âleminde (görünmeyen ama hazır olan ve gelecekte yaşayacağımız yaşam yerimiz) gönlünde olması ve hazırlık yapmak gereken önemli bir yerdir.
*
İnsanın belli bir döneminde
beyni durur.Ne yapacağını şaşırır.
Ne yapması gerektiğini
seçemez.
Babam rahmetli müftü Fehmi
BAYRAŞA bu güne kıyasla imam hatip lisesini bitirdiği ve Darülfünun İlahiyat
fakültesine girme arasında bunu yaşadığını söyledi.
Bu hal bende de oldu,
çocuklarımda oldu.
Geçici bir yaşam zaman
dilimidir.
İşte bu aklın başından
gittiği, kararsız hale geldiğin zaman ne sığınacağın bir yer ve ne de bir kişi
bulabilirsin.
Dostların elini uzatsa bile
görmezsin.
Öyle bir âleme girersin ki
etki gücün kalmamıştır.
Rüya âleminde gibisindir,
çaresizce her şeyin olduğunu görür ve sen müdahale edemezsin.
İmanlı olanlar esen bir
rüzgârla, bir akıntıyla kurtuluşa ererler.
İmanı olmayanlar bu zaman
diliminde intihar ederler.
Ey yaren,
Bu hale girdiğin zaman
evvelki severek gönül bağlandığın ulu büyüklerimiz seni kurtaracaktır.
Sabırla bu zamanın geçmesini
beklemelisin.
*
Allah herkese çekeceği kadar
yük verir.İsteklerine dikkat et de çekemeyeceğin yük altına girme.
Tok gözlülük yap da
istemekten vazgeç.
Verilene razı ol da sevinç
içinde yaşa.
Tanrı bir görev yükü verirse
bil ki o yükü taşıyacak kuvveti de verir.
Sen ihtiyacın dışındakini
isteme.
Tanrı verirse hoşça kabul et
ve gerekeni yap.
*
Define arıyorsan, hazineye
kavuşmak istiyorsan dert ve zahmete uğrayacağını peşinen kabul etmelisin.İsteyici olursan, bu zorluklara severek katlanırsın.
İsteyen değilsen en ufak bir
yükte bile isyana başlarsın.
Yaren,
İSTEMEK hayatının
tamamını kapsadığından neyi, ne zaman, ne kadar isteyeceğinde seçici olmalısın.
İsteklerini bir kâğıda yaz.
İhtiyaç olanları işaretle.
İşaretlediğin ihtiyaçlarını
önem sırasına koy.
Önem sırasına koydukların
için yer, zaman ve miktar sınırlarını koy.
Tekrar önem sırasına göre
yaz.
Artık tekrar geriye dönmeden
gerçekleştir.
Bilmelisin ki bir şey
geliyorsa onunla beraber sevgisi, zorluğu, yorgunluğu, harcaması da gelir.
İsteğinde gerçeklik varsa
elbette elde edişin daha kolay, harcaman daha rahat olur.
Yüksek bir isteğin varsa her
şeyin yüksek seviyede olacağını bilerek kabul etmelisin.
Sadece istiyorsan, kendini
karşılaşacağın sorunlara hazırlamamışsan ancak rüyanda sahip olusun ki uyanınca
elde edişin olmadığını görür anlarsın.
Doğru isteklerde bulunamıyor
aşırıya kaçıyorsan seni seven kontrol sahibi dostlarından neden yardım
istemiyorsun ki.
Ben bilir, ben yaparım diye
benliğe bürünmüşsen kendi kendini kör ve sağır edersin.
Öğrendiğini uygulamayana ne
denir?
*
RAVLİ