30 Nisan 2013 Salı

DERT VE ZAHMET KİME VERİLİR

Sır ehlinden bir ere sırlar âleminin perdesi açıldı.

Derhal hatif (Allah’tan söz getiren melek) seslendi:
Ey dertli, çabuk, ne dikiliyorsan dile, hemencecik elde et!

Pir dedi ki:
“Ben gördüm, peygamberler daima belaya uğruyorlar
Nerde bir zahmet, nerde bir bela varsa herkesten önce peygamberleri gelip buluyor.

Peygamberlerin nasibi bile bela olduktan sonra
bu garip ihtiyara huzur ve istirahat nasip olur mu hiç?

Ben ne yücelik isterim, ne horluk.
Keşke beni kendi aczimle (beceriksizlik) bıraksaydın!

Uluların nasibi dert ve zahmet olunca küçükler nerden
hazine elde edecekler, define bulacaklar?
Buna imkân mı var?

Peygamberler, bu işe girişmişler, katlanıyorlar.
Fakat benim kudretim yok, tahammülüm yok.
Benden el çek!

Fakat candan da söylesem ne faydası var?
Ne söylersem söyleyeyim, sen istemedikçe fayda vermez ki!”

                                   *
Bu tehlike denizine düşmüşsün ama keklik gibi koldan,
kanattan da kalmışsın, uçamıyorsun.

Bu yolun dibi sonu olmadığını, yolda da canavarlar
bulunduğunu bilseydin hiç böyle yola düşmeyi diler miydin?

*Önce aklın başından gider, kararsız bir hale gelirsin;
Sonra da bu deryaya daldın mı artık kıyıyı bulabilirsen bul.
Canını kurtarabilirsen kurtar!

                                   ***

MANTIK AL- TAYR 2 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri.
M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)

                                    ***
Dert: Bir sonuca bağlanıncaya kadar insanı çok uğraştıran sorun.

Zahmet: Sıkıntı, güçlük, yorgunluk.

Zahmet çekmek: Biri için sıkıntıya ve yorgunluğa katlamak, 

                                   *
Dil: gönül kalp.
Emek: Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü.
(uzun ve özenli çalışma)

Dilemek: Yapılması kendi elinde olmayan bir şeyin olması isteğinde bulunmak.

Yani; gönlünden olmasını istediğin bir şeyi, imkânı olan birine ileterek istemektir.

                                    *
Dileği yerine getireceğin değerlendirmesi:
Elde ettiğini doğru kullanabilir yetenekte mi?

Yerinde ve zamanında devreye sokabiliyor mu?
Elde ettiğine zarar vermeden koruyabilecek mi?

Elde ettiğini yararlı bir şekilde kullanabilecek mi?
Kendi ve ilgili çevresiyle kolaylıkla paylaşabilir kılabilecek mi?

Miras olarak özünü değiştirmeden devredebilecek mi?
Sorumluluk bilincinde olanlar verileni hemen kabul etmezler.
Yani balık gibi yutmaya çalışmazlar.

Verilenin hoş getirisi olduğu kadar dert ve zahmet getireceğini bilip hesaplarlar.

Emanet olarak kabul eder ve verilene zarar verip vermeyeceğinin hesabını yaparlar.
Sonra da kabul eder ve ret eder.

Her verilen veya sahip olduğumuz her şey emanettir ve bu emanete ne yaptığımızdan sorguya çekiliriz.

Yani sahip olduğuz gibi gözüken bizim sorumluluğumuza verilmiş bir emanettir.

Sakın benim diyerek yanlışa düşme.
Peygamberimiz fakirlik iftiharımdır dediğini bu yönüyle de anlamaya çalışmalıyız.

Ne kadar az sahip olduğumuz varsa o kadar az hesaba çekiliriz.
Çok ve çokluğu istemek seni hesabı zor vereceğin bir alana götüreceğinden hep aza kanaat etmen, tok gözlü olman, fakir olman önerilir.

Gönlünü madde sevgileriyle doldurursan manevi âleme gönlünde yer bırakmazsın.

Oysaki manevi âleminde (görünmeyen ama hazır olan ve gelecekte yaşayacağımız yaşam yerimiz) gönlünde olması ve hazırlık yapmak gereken önemli bir yerdir.

                                     *
İnsanın belli bir döneminde beyni durur.
Ne yapacağını şaşırır.

Ne yapması gerektiğini seçemez.

Babam rahmetli müftü Fehmi BAYRAŞA bu güne kıyasla imam hatip lisesini bitirdiği ve Darülfünun İlahiyat fakültesine girme arasında bunu yaşadığını söyledi.

Bu hal bende de oldu, çocuklarımda oldu.
Geçici bir yaşam zaman dilimidir.

İşte bu aklın başından gittiği, kararsız hale geldiğin zaman ne sığınacağın bir yer ve ne de bir kişi bulabilirsin.

Dostların elini uzatsa bile görmezsin.
Öyle bir âleme girersin ki etki gücün kalmamıştır.

Rüya âleminde gibisindir, çaresizce her şeyin olduğunu görür ve sen müdahale edemezsin.

İmanlı olanlar esen bir rüzgârla, bir akıntıyla kurtuluşa ererler.
İmanı olmayanlar bu zaman diliminde intihar ederler.

Ey yaren,
Bu hale girdiğin zaman evvelki severek gönül bağlandığın ulu büyüklerimiz seni kurtaracaktır.

Sabırla bu zamanın geçmesini beklemelisin.

                                         *
Allah herkese çekeceği kadar yük verir.
İsteklerine dikkat et de çekemeyeceğin yük altına girme.

Tok gözlülük yap da istemekten vazgeç.
Verilene razı ol da sevinç içinde yaşa.

Tanrı bir görev yükü verirse bil ki o yükü taşıyacak kuvveti de verir.
Sen ihtiyacın dışındakini isteme.

Tanrı verirse hoşça kabul et ve gerekeni yap.

                                          *
Define arıyorsan, hazineye kavuşmak istiyorsan dert ve zahmete uğrayacağını peşinen kabul etmelisin.


İsteyici olursan, bu zorluklara severek katlanırsın.
İsteyen değilsen en ufak bir yükte bile isyana başlarsın.

Yaren,
 İSTEMEK hayatının tamamını kapsadığından neyi, ne zaman, ne kadar isteyeceğinde seçici olmalısın.

İsteklerini bir kâğıda yaz.
İhtiyaç olanları işaretle.

İşaretlediğin ihtiyaçlarını önem sırasına koy.
Önem sırasına koydukların için yer, zaman ve miktar sınırlarını koy.

Tekrar önem sırasına göre yaz.
Artık tekrar geriye dönmeden gerçekleştir.

Bilmelisin ki bir şey geliyorsa onunla beraber sevgisi, zorluğu, yorgunluğu, harcaması da gelir.

İsteğinde gerçeklik varsa elbette elde edişin daha kolay, harcaman daha rahat olur.

Yüksek bir isteğin varsa her şeyin yüksek seviyede olacağını bilerek kabul etmelisin.

Sadece istiyorsan, kendini karşılaşacağın sorunlara hazırlamamışsan ancak rüyanda sahip olusun ki uyanınca elde edişin olmadığını görür anlarsın.

Doğru isteklerde bulunamıyor aşırıya kaçıyorsan seni seven kontrol sahibi dostlarından neden yardım istemiyorsun ki.

Ben bilir, ben yaparım diye benliğe bürünmüşsen kendi kendini kör ve sağır edersin.

Öğrendiğini uygulamayana ne denir?

                                      *
RAVLİ

Popüler Yayınlar