Gafletten uyanma şartları:
Ey gaflet uykusu (Dalgınlıktan
ileri gelen uyuşukluk içinde olmak; 2) idraksizlik, bilgisizlik, aymazlık
içinde olmak) içinde hoşnut yaşayan Âdemoğlu!
Yiyip içmede senin öküzden,
eşekten ne farkın var?
Yerde gökte olup bitenlerden
habersizsin.
İşi nazar (Doğru bakış) ve akıl sahipleri anlayabilir.
Gafillerle (Dikkatsiz olan, ihtiyatsız olan, , ihmal eden, endişesiz
davranan, ilerisini iyi düşünmeyen, görmeyen, dalgın, tembel) duygusuzların (Taş
yüreklilerin), zamanenin gamıyla ne ilgisi var?
1710- Öyle ne dalgın (Farkında olamamak durumu) uyuyorsun?
(Yoluna) pusu kurmuşlardır.
İşin içyüzünü
anlayanlar böyle yapmalıdır.
Ödevinin başına koş.
(Yapman
gereken işini unutma, erteleme, önemsizleştirme)
Niçin uyuyorsun?
İşini beğenilecek
bir halde başarmaya çalış.
Şu gam yığınını karşına al da
geleceği düşün, ona bak da zavallılığını anla.
Aklın unutkan bir ihtiyardır.
Fakat önce seni gaflet
uykusundan nasıl uyandırdığını hatırla.
Sende akıl şerefi olmayaydı, sana kim insan adı verir, kim seni böyle
yüceltirdi?
1715- Akıl can veren bir Mesih’tir.
(Akıl
ölü ruhunu diriltir, harekete geçirir)
Ondan baş çevirme.
Eşek değilsen eşeğini çamura
sürükleme.
Ya akıl
yolundan git de ışık tarafına yönel yahut
gönül eteğini (İsteklerin sürüklemesinden) onun
kapısından uzak tut.
Edep kaynağı olan aklını
gaflet uykusunda bırakma.
Doğanı (Avcı kuş), serçeye lokma etme.
Şarap her dinde helal olduğu
halde aklına düşman olması onu haram etmiştir.
Hem şarap nedir ki, kadehinde
gördüğün şey senin yüzsuyundur.
Seni kandıracak (Doyurucu gereksinimler)
pınarın adı akıldır.
1720- Şarap gerçi dünya gamını dağıtır, fakat içme
şunu efendi!
Aklını da beraber götürür.
Şarabı ciğer kebabı üzerine
serpilmiş tuz gibi farz et.
Fakat o, imansız ciğerlere
yaraşır.(Siroz hastalığı oluşturur)
Bu konuda haberin doğrusunu
istiyorsan, seni her şeyden habersiz eden bir şeyi içme.
Gafil odur ki, tadına baktığı
(Zevk aldığı) şey kendisine gaflet damgası
vurur.
Hayallere bağlanan göze mil çek (Kör et).
Meyhanenin temeline su bağla.
1725- Ey elif (I) gibi kendi
boyuna âşık olan mağrur (Kendini beğenmiş).
Nefsini fazla sevmek seni
kara sevdaya uğrattı.
(Belli
bir neden olmaksızın dışa kapanma, çöküntüye girme, günah ya da suçluluk duyma
hastalığına karasevda veya melankoli denir)
Elif (Harfi) gibi hareketsiz
isen kanadı kırık kuş gibi yerinde otur, yoksa (B) harfi bibi başın önünde
olsun.
Elif gibi harfler derneğine
süs vermek (Dürüst yaşamak) istiyorsan şehvet (Cinsel) aletini yok bileceksin.
Diken değilsin (Sıkıntı ve tedirginlik vermiyorsun) ama yükseklere
tırmanmak istiyorsun.
Gül gibi elsiz ayaksız ol.
(Kendi
gücünle ve istediğin zamanda yükseklere çıkamayacağın için sevilen ve beğenilen
olarak o zamanın gelmesini beklemek gerekir)
Çocuk değilsin, oyuna koşma.
Ömür değilsin, uzanmak
sevdasına düşme.
(İsteklerinin
ve beğenilerinin peşinden koşma)
1730- Gün sona erdi, güneş
batmaya yüz tuttu.
Gölgeler uzayınca sen de ışık
gibi aradan çekil.
Görmez misin ki günün sonu
gelince her şeyin gölgesi birkaç misli uzanır.
Karga gibi gölgeye ne
tapıyorsun?
(Karga
uzun ömürlüdür)
Kandil ışığı gibi karanlık
düşmanı ol.
Kendini gölgeden
kurtarabilirsen ayıpların da gölge gibi aradan kaybolur.
(Başkalarının
gölgelerinden yararlanarak yaşama yerine, ışık veren, yol gösteren, sevilen,
sayılan biri ol)
Karanlıkta oturmak herkesin
işi değildir.
Karanlıklar ancak Bengi
suyunun (Ölümsüzlüğün) yeridir.
(Ölümsüzlüğün
herkesin göremediği karanlık yerde olduğunu, karanlıkta görebilenlerin
kişilerin elde edebileceğini öğrendik)
(Yani,
baş gözüyle görmenin ışıkla olduğunu, kalp gözünün nurla gördüğünü öğrendik.
Bu bakımdan nurla
görebilenlerin ölümsüzlüğü bulabileceğini öğrendik)
1735- Ey başı gökte, ayağı
çamurda olan gafil.
Senin fikrinin seması tersine
dönmüştür.
(Gökte
olanı yerde arıyorsun)
Sabah güneşi, sana o altın
leğeni, kendi benliğinden elini yıkamak (Dünya
kirlerinden temizlenmiş) istersen suyu, güneşin baş kaynağından al.
(Bilgiyi
ilk kaynaktan al, yani kirletilmemiş, içine başka şeyler karıştırılmamış olmalı)
Güneş yuvarlağı senin
sabunundur.
Kanlı elbisedeki kirleri
temizler.
(Aydınlığın
kirleri, hataları, günahları, pisliği gösterdiğinden kendinde temizlenme gereği
duyarsın)
Bedenin garaz ( Gizli maksatlardan, isteklerden, yönelişlerden, taraftarlıktan,
kinlerden, gizli düşmanlık etmekten, kötü niyet gütmekten) kirlerinden
temiz değilse kızıl altınla kaplasan bile toprak kadar değeri yoktur.
1740- Tabiat, sana saçtığın
ateşten (Hiddet ve öfkeden) sonra içinde bir
ışık da parlattı.
Yalnız cehennem ateşinden
değil dünyanın sıcak ve soğuğundan (Acı-tatlı
hatıralardan) da bahsetmek istedim.
Yiğidin zırhı onun
doğruluğudur.
Söz, unsurların saflığı
konusuna gelirse cehennemin midesi ne ile dolacak?
Terazi gibi dosdoğru kalmak
istiyorsan kalp doğruluğunu da ölçüye vurmalısın.
Eğrilik yüzünden noksana
düşüyorsun.
Doğru yürürsen bütün
gamlardan kurtulursun.
(Gam. Bulanıklık, kararsız kalmak, gönül üzüntüsü, üzüntülü düşünme hali, nedeni
belli olmayan sıkıntı, ayrı düşmek endişesi, yalnızlık korkusu, tüm üzüntüler)
1745- Haksız yiyeceğin her
arpa tanesi terazinin ölçüsüne eksiklik verir.
Her şey birer-birer kendi
yerinde kalacak, son gününde önüne dökülecektir.
(Kıyamet
günü hesaba çekileceğiz, her yaptığımız bize gösterilerek hakkımızda hüküm
verilecek)
Sana gizli işlerin açık
gösterilecek, az verdiklerin, çok aldıkların meydana çıkacak.
Kendini alışverişte günahkârlık
etme, çok vermeye, az almaya çalış.
Gül eğriliği yüzünden
kucağında eğrilikler buldu, şeker kamışı doğrulukla o
tatlılığı elde etti.
1750- Doğruluğun bayrak
çektiği yerde hakkın yardımı imdadına koşar.
***
Mahzen-i Esrar Nizami
M.E. B. Şark İslam klasikleri 13
***
RAVLİ AKIL yaz Googleden
incele.
RAVLİ FARKINDA OLMAK 2 yaz
Googleden incele.
RAVLİ ŞARAP yaz Googleden
incele.
RAVLİ ÖLÜMSÜZLÜK yaz
Googleden incele.
*
RAVLİ