28 Nisan 2013 Pazar

MAHZENİ ESRAR SIRLAR HAZİNESİ 56

KİTABIN SON SÖZÜ

2180- Ey bu kitabın yazıcısı!
Tanrı sabah vakti seni feyizli ışıklarıyla aydınlatsın.

Kalemin gibi ihtiyarım (Seçme, seçilme) da elden gitti.

Elimi tut, kalemim bu yolda göklerden daha yüce mertebelere erişmek ister, bukalemun gibi renkten renge girer.

İşlediğim bütün bu hüner elmaslarını bir sultana armağan için dizdim.
Bu sanatta demirim ve bıçağım pek sert, ocağım pek dar idi.

(Konu pek çetin, vezin ve kafiye pek dardı)

2185- Talih devleti bana yar olaydı.
Belki (Bu eser) bu kadarcık bile düzenli düşmezdi.

Şu birkaç yaprağı karalarken hata işlediğimi zannettim.
Gönlümün gizli ortağında canlana şu nükteler (herkesin anlayamadığı ince manalar) birkaç seher vaktinin ilhamıdır.

Ey Sultan!
Dimağını (Akıl, beyin, şuur) ne perişan ediyorsun?

Bu oğlak kızartmasından (Bu kitabın manevi nimetlerinden) ye, o tatsız pastırmaları (Manasız kitapları) bir tarafa at.

Bu kitabı ilkönce ve dikkatle okuyan sen ol!
Sana bir fikir verirse sonuna kadar devam et.

2190- Bu eserde edepten uzak görünen her sözü yakalayabilirsin.
Buna izin vardır.

Ancak şeriat bayrağını taşımayan herhangi bir nükte benim sahsım bile olsa üzerine bir kalem çek.

Bu eserde bana Tanrı vergisi olan söz sanatının inceliklerini göstermemiş olsaydım böyle şehirden şehre armağan getirmezdim.

Bu taraf (Gence) beni böyle ayağı bağlı bir durumda bırakmamış olsaydı bütün ülkeler elimin altında olurdu.

Zamane bana; sen hareketsiz mahlûklardan değilsin.
Biraz kımıldan, dedi.

Yerinde oturanlar gibi ne oturuyorsun?

2195- İlhamımın perisi eşsizdir.
Fakat yüce boynunun ölçüsüne göre kaftanı yoktur.

Ona ancak diz kapaklarına kadar uzayabilen bir mintan giyebildiğim için bu çıplaklığın utancıyla daima diz üstü oturmaktadır.

Boy göstermek için uzun ve süslü elbise gerektir.
O zaman edeple ayağa kalkabilir.

Nizami!
Onu bezemek için başından ayağına kadar mücevherlerle donattı.

Fakat genç ihtiyar her seyircinin temaşasından (Mütalaasından) bana düşen hisse kuru bir şöhrettir.

2200- Söz bol, fakat altın yok.
Laf pazarı hararetli, fakat alışveriş durgun,

Gence eteğimden pek sıkı yapışmış, müneccimlerinin kayıtsızlıkları daha ne kadar sürecek?

Cihandan bir ses geldi:
Ey kul! Dedi.
Gence neresi?
Nizami kimdir?

Nizami bu kitabı süslemek için başından sonuna kadar nükte cevherlerine gark etti.

Onun cevherler saçan bu kitabı kutlu olsun.
Öyle bir sultana armağan edilmiştir ki bu mücevherler kendi malıdır.

2205- Uçmağa çalışan kalem kuşu bir tavusun başına konmak için kanatlandı.

Dudaklarından saçtığı inci ve yakutlarla “ Mahzen-i esrar” ı sona erdirdi.
Şükür ki, ömür tamam olmadan önce bu kitap da adına kavuştu.

(Şükür ki bu hakikatlar dizisi olan nazım Tanrı’nın yardımıyla tamamlandı.
Bu keramet denizinin incisi Nizami’nin Mahzen-i esrarıdır.”)

Yarabbi!
Sen bu sözcünün günahlarını kereminle bağışla.
Bu hoş nazma istekli olanların da günahlarına af kalemi çek.

2210- Bu şiirleri yazanın da kusurlarını yarlığa.
Vesselam.

Kitabın sona ermesi doğru sayı ile Rebiyülevvel ayının 24 ncü günü gerçekleşti.

Hicret yılından bu zamana kadar 582 yıl geçmiştir.
Bu kitap kimin gözüne erişirse sonu hayır ve sevap olsun.

Bombay’da 1298/1880 yılında tamamlanmıştır.
                                 SON

                                 ***
Mahzen-i Esrar
Nizami
M.E. B. Şark İslam klasikleri 13

                                 ***
Neler öğrendik:

(16-5-1957 yılında Konya’dan 5.00 liraya Emekli, rahmetli müftü babam Fehmi Bayraşa almış.)

Emeği geçenlerden, okuyanlardan, okuduğunu yaşamına katanlardan Allah razı olsun.

Ey yaren,

Yönelişlerimizle tercihlerimiz bizim kutlu olmamıza veya şikâyetçi olmamıza sebep olur.

Başlangıcında yanlış tercih yaptığımız bir yolda ne kadar doğru konuşsak, doğru davransak ter döksek istediğimiz ve beklediğimiz sonuca ulaşamayız.

Tereddütsüz doğruluğundan eminlik sağlayan büyüklerin de büyük olarak kabul ettikleri büyüklerin görüş ve fikirlerinden kendimize aşı yapmamız gerekmektedir.

Yapısında yatkınlık olanlar bu aşı ile büyüklerin meyvesi gibi meyve verme olanağına kavuşurlar.

Bu bakımdan sözün güzel ve kaliteli olması kadar o sözü söyleyeninde güzel ve kaliteli olması gerekir ki o söz ağza otursun, nurlanarak dinleyenleri aydınlatsın.

Öğrendiğimiz her şey araçtır.
Amaca giden yolda bilgi edinme, düşünme, anlama, kavrama, değerlendirme de bir araçtır.

Amacın bir sonraki amaca yönlendirmiyorsa ulaştığın ilk hedef amaç değildir.

Amaç bitmez bir süreçtir, zevk almadan, heyecan duymadan yaptığın hiçbir iş amaç değildir ve seni daha ileri götürecek yönlenme gücünü sana sağlamaz.

                                *
RAVLİ

Popüler Yayınlar