23 Nisan 2013 Salı

MAHZENİ ESRAR SIRLAR HAZİNESİ 51

CEMŞİT İLE GÖZDESİNİN HİKÂYESİ

Cemşid’in çok güvenli bir haseki (Padişahın gözüne ve gönlüne girmiş kişi) vardı.
Ay nasıl güneş manzumesinden ayrılmazsa o da şahın yanından ayrılmazdı.

1995- Haseki’nin itibarı öyle bir dereceye varmıştı ki, şah onu bütün saray halkından üstün tutardı.

Güvende başkalarından daha sağlam olduğu için bütün gizli işlerini ona anlatırdı.

Genç Haseki, şaha bütün yakınlığı ile beraber bir gün                           okun yaydan ayrılışı gibi ondan uzaklaşmak yolunu aradı.

Şahın sırları delikanlının kalbini kurcalıyor, onları hiç kimseye açamıyordu.
Bir gün ihtiyar bir kadın Haseki’nin yanına gitti.

Onun nane gibi yanaklarını, sararmış gülleri andıran kendi yanakları gibi sarı buldu.

2000- Ey selvi, dedi.
Hangi hazana (Sonbahar etkilerine) uğradın?

Sen ki sultanlar ırmağından su içmiş, (Onların nimetiyle beslenmiş) bir fidansın.

Niçin sararmışsın?
Cefa çekmiyorsun?

Bu sefalı hayat içinde nedir şu sıkıntı?
Senin gibi delikanlıya ihtiyarlık yası niçin?

Yanaklarının lalesi neden fesleğene dönmüş?
Cihan şahının gözdesi sensin.

Yanaklarını onun gönlü gibi neşelendir.
Halkın yüzü şahı görmekle güler.

Hele onun yakınları daha bahtiyar yaşarlar.

2005-Delikanlı cevap verdi:
Ey ihtiyar nine!

Bana karşı samimiyet gösteriyorsun, fakat sen benim halimi bilmiyorsun.
Gönlümdeki şeylerden haberin yok.

Sabır ve tahammül beni dert yoldaşı etti.

Yüzümü sabır (Acı, yoksulluk, haksızlık vb. üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme erdemi, dayanç) ve tahammül (İnsanın kötü, güç durumlara karşı koyabilme gücü, kaldırma, katlanma ) beni dert yoldaşı etti.

Yüzümü sabır ve tahammül böyle sarartı,
Şah, kalbime kendi ululuğu nispetinde büyük sırlar emanet etmiştir.

Bu gönülde saklı duran sırlar o kadar büyüktür ki onları hiç kimseye açamam.

2010- Onun iradesine hayatımı öyle bağlamıştım ki, şimdi bütün dünya işlerinden el çekmiş bir durumdayım.

İşte bu sebepledir ki, ağzımdan sır kuşunu uçurmamak için sana bir tebessüm bile göstermiyorum.

Bu sırrı bir kere kalbimden dışarı atabilsem kalbimin kanla dolmasına razı olacağım.

Fakat bu gizli şeyleri açıkladığım gün talih başımı yiyecektir.
Kocakarı, bunları sakın kimseye açma” dedi.

Kendine ancak kendini dost bil

2015- Bu konuda hiç kimseye güven gösterme.
Kendi gölgeni bile kendine sırdaş bilme.

Bu altın gibi sararmış çehrenin solgun rengi bir gün kana boğularak kıpkızıl görünmesinden daha hayırlıdır.

Bir gece dinlemiştim, dil konuşmaya başlıyor, baş ona:
Aman sakın!

Başını kurtarmak istiyorsan boşboğazlık yapma.
Gündüz değilsin, sırlarını açığa vurma.

Dilini tutan babayiğit hoş bir adamdır.
Boşboğazlık ancak deli köpeklere yaraşır.

2020- Ağzındaki dil, işine yarayan bir alettir.
Kılıç kınında iken makbul sayılır.

Canların selameti şu öğüttedir:
Başların belası dillerden gelir.

Başının kanlı leğen içinde ah etmemesini istiyorsan dünyada dilini sakın.
İçinde şekerler bile olsa dudaklarını (Her yerde) açma).

Duvar arkasında kulaklar vardır.
Menekşe gibi kokularını etrafa yaymadıkça kimse başını ve dilini kesmez.

2025- Kimsenin ayıbını dinleme!
Kulağını tıkamak zamanıdır.

Çirkin söz söyleme.
Susmak mevsimidir.

Yazarken kalemini idareli kullan.
Dilini tut, sonra senden hesap sorarlar.

İşittiklerini su gibi yıka geç.
Gördüklerini ayna gibi kimseye söyleme.

Gayretli adamlar gece gördüklerini kimseye söylemezler.
Ne hoş ahlak bu!

Şüphe yok ki bu yıldızlı kubbe bile gece gördüğü şeylerden gündüze hiçbir haber sızdırmamaktadır.

2030- Sen de bu perdede edepli davranmak istiyorsan gece gördüklerini gündüz açığa vurma.

Hazinelerin gizli yatağı olan gecenin kalbinde nice gönüllerin sırları saklıdır.

Bedenini ve ruhunu terbiye eden gerçek erenler, gördüklerine bakmadan geçerler.

Başlarını arştan dışarı çıkarmış erginler (Olgunluğa ulaşmışlar), toplarını (Oyunlarını) kendi iç âlemlerinin meydanında oynarlar.

Görünüşte birbirleriyle dost geçinen gözle dil, başta saç, vücutta deri gibi birbirleriyle samimi olmaktan uzaktırlar.

2035- Gizli kaldığın zaman keramette (Olgunluk) sayılan aşk, açığa vurulunca harabati (Yıkılışlara sebep olur) olur.

Bu düğümü din ipliğinden bağladılar.
Hallaç’ın ipliğini de bu pamuktan yaptılar.

(“Enel Hak” diyen Hallacı Mansur, aşk sırrını açığa vurduğundan dolayı asılmıştır, demek istiyor.)

Bu sırrın perdesi rahat ve selamet goncası gibidir.
Açılınca kan kaynağı gibi olur.

Ağız bu mertebeyi elde ederse gönül hikâyesini kalbin dilinden söyler.
Gönül kâsesinden yenen bu nimet, hoş olur.

Fakat onu ağzına alırsan ateş kesilir.

2040- Bu yüksek fesahatin (Kurallı, etkileyici, heyecan verici, inandırıcı, sanatlı söz söylemek) adı sükûttur (Sakinlik ve sessizlik, susmak).

Bu öyle bir konuşmadır ki, en doğru yürüyüştür.

Gönül aydınlığı (Duyguların, ruhsal kıpırdanmaların, iç çabaların taşıyıcısı. 2. (Gizemcilikte) Kişiyi Tanrı'yla, insanla ve dünyayla içten bir ilişki içine koyan, ruhun derinliklerindeki güç. 3. Duygu bağlılığı yetisi: duygunun bağlılık, birliktelik duyuran kavrayıcılığı) hakikat sırlarını ancak o kimseye açar ki, kendi ağzını başkalarına versin.

(Kendisi sessiz otursun, başkaları konuşsun).

Gönüller içinde gizli olan bu gönül Lügatinin tercümesi ancak kalp diliyle (Duygu, his, sevgi sözleriyle) olur.

Ey Nizami.
Bu kanaatli kalp sende iken kanaat (Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum. 2. Kanma, inanma) mülkünün tamamı senindir.

                                 ***
Mahzen-i Esrar
Nizami
M.E. B. Şark İslam klasikleri 13

                                 ***
Neler öğrendik:

1.   Kendi sırrımızı taşımak zor olduğunu, buna başkasının sırrını da taşımak gerektiğinde çok daha zorlanacağımızı öğrendik.

2.   Başkasının kişisel sırrını öğrenmek için uğraşmamamız gerektiğini öğrendik.

RAVLİ SIR KİME SÖYLENİR yaz Googleden incelemelisin)

                                     *
RAVLİ

Popüler Yayınlar