Dünya gailelerinden (Dert, sıkıntı, keder, felaket, musibet, uğraştırıcı ve
sıkıntılı iş, savaş) kurtulma bahsi:
1365- Ey vuslat gecesinden
daha değerli, sabah aydınlığından daha neşeli dost!
Sultanlar sefere çıkacakları
zaman ağırlıklarını (Taşınmasında uzun zaman alan ağır
silah, araç gereç) önceden yola çıkarırlar.
Sen böyle gölge gibi daha ne
kadar gamlı duracaksın?
Kalk ki sancak yürürken daha
hoş görünür.
Sultan isen sefere çık.
Bu yolculuk için değerli
azıklar hazırla.
Hareketten önce ağırlıklarını
yola çıkar.
Yarın ki yiyeceklerini bu
günden göndermeye bak.
1370- Arı sonunu düşündüğü içindir ki kovanı daima balla
doludur.
Karınca, savaş safında
kahramanca sebat (Kararından vazgeçmemek) ederek
yarın için yuvasına yem taşır.
Gafil (İhmal eden, ilerisini iyi düşünmeyen, dikkatsiz, ihtiyatsız,
dalgın, tembel) insanoğlu da kör değilse (Yapacağı
ahret seferinde) arıdan, karıncadan, geri kalmaz.
Cihanda kolay ve rahat
yaşamak isteyen yazın tasasını (Üzüntülü düşünce hali)
kışın çeker.
Senden ve benden başka bir kulluk göreviyle uğraşanlar bir saatin bile değerini
hesaba katarlar.
1375- Kimsenin himmeti (Çalışıp, çabalama, gayret gösterme) sonunu düşünmeye
meyletmişlerdir (Yönelmişlerdir).
Hâlbuki bizim mertebemiz (Derece, basamak, rütbe, paye, miktar), feleklerden
(Yıldızlardan) daha üstün olan, sonunu düşünme
mertebesidir.
Görüyorum ki başka canlı
yaratıklar arasında bizden daha sonunu düşünen (Karşısına
çıkacakları düşünme niteliği, kuvveti, gücü) bir mahlûk yoktur.
Gönül kâsesi, candan daha hoş
ise de sonunu düşünme fazileti (Erdemi) ondan daha üstündür.
Gönül halinden anlayan
bizler, toprak madeninden meydana geldikse de yine bir cevhere sahibiz.
1380- Gelişimizden bize bir
bilgi, gidişimizden de bir eser var.
Toprak üzerine düşen nur
damlasını candan okumuş, dünya ilgilerini düşünmüş, dokuz feleğin mektebinde
ebcet levhasını (Harflere yüklenmiş sayı)
öğrenmiş varlığız.
Bu çölde önce sen ve ben
yoktuk.
Fakat bu bağın taze meyvesi
biz olduk.
Toprağını döküp de çamurunu
karıştırdıkları gün içine gönül mayası kattılar.
Toprağın yaslarla yoğrulmuş,
fakat içinde ne hazineler gizlenmiştir?
1385- Bu toprağın değerini
bilmek gerektir.
Ey cahil!
Toprağın yüce mertebesinden gafil olup da nankörlük etme.
(Çünkü Tanrı onu eliyle yoğurmuştur.)
Yerini tanı, gidip geldiğin yolun hangisi
olduğuna dikkat et.
Bu sefere çıkmakta senin
fikir ve kararın ne idi?
Buradan dönüşteki hikmeti
anlamaya da imkân yoktur.
Bu âleme gelmeden önce bu
viran ülke sana makam olmadığı zamanlarda güneş gibi şeref burcunda patlıyor,
ezeli âlemin yükseklerinde uçuyordun.
1390- Ey insanoğlu!
Gerçi aşkının uçuş alanı
uçsuz, bucaksız, ebediyet (Sonsuzluk, sonu olmayan
zaman) yolu da sonsuzdur.
O alanda aciz kalınca yere
inmek istedin.
Bu su ve top rak üzerine
gölge saldın.
Sonra bu dar yerde sıkılınca
güneşin eteğini, ayaklarının altına çekiyorsun.
(Geldiğin
yere dönmek istiyorsun)
Herkesten ayrı yaşıyorsun ama
o sevdada da çok kalamıyorsun.
Artık tereddütten başka bir
işin yok.Bir ipte oynamıyorsun.
1395- Bu cömertlik alanında
ikar’amlı müflis (İflas etmekte derinleşen) sensin.
Varlık âleminde en köhne taze
sensin.
Bu, çocuğunu öldüren anadan (Zahmet, meşakkat, güçlük veren dünya) vazgeç de
babanın (Manevi önder, şeyh, ata) öğütlerine
kulak ver.
Ey sade adam!
Sen babana bak, onun yolunu
tut, gör ki ne yapıyor?
Burada oturanlar rahat
beklemesinler.
Çünkü dünya böyle bir ömrü
kimseye vermemiştir.
Tatlı bir nefes alabiliyorsan
geçen ömrünü geri çevirmiş sayılırsın.
1400- Gam ye, bak hangi
çamurdan yaratıldın?
Hangi gönülle bahtiyar (Mesut, mutlu, kutlu, talihli) oturabilirsin?
Feleğin bahtiyar ol dediği
kimse ne sensin, ne de benim.
Bu huylardan kendini kurtar.
Biz, bir ıstırabın arkasından
dünyaya geldik, dedikodu için, laf atmak üzere yaratılmadık.
Dünya alışverişinde iyi
bilmediğimiz bir yer vardır.
Geldiğin zaman rengin neden
şarap gibiydi bilir misin?Bu gelişin arkasından bir gidiş olduğu için.
1405- Bu günler daha ne kadar
sürecek?
Bu isteksiz gelip gitmelerin
sonu ne olacak?
Ölümün
gerçekliğinde hiç şüphe yoktur.
Varlığın bir hiçten ibaret
olduğu da şüphesizdir.
Çabuk uç ki geç kaldın.
Acele koşma ki çengele
takılmayasın.
Bir vakit gelir ki göç makamı
çalarlar.
Bizim sikkemizin kalıbını
yeni akçeler basarlar.
Bu çürümüş toprakları
tazeler, dağılmış parçaları yeniden toplu bir hale getirirler.
1410- Ey bugün aklı başında
olmayan gafil!
Sonra günün birinde utanmaya
mecbur kalacaksın.
Bu gün karşımıza dikilen şu
mihnetleri (Zahmet, eziyet, gam, keder, sıkıntı, dert,
bela, musibet) düşün, bizim yaralı kalbimizde o sabır nerede?
O çölün bineği(O ıstırabın ilacı) ancak dindir.
Bu işin çaresi bundan başka
bir şey değildir.
Yolun çetinliğini gör de tembel ve ağır davranma.
Ey katı yürekli!
İman gevşekliği
gösterme.Güneşin aynasını önüne tut da bir bak, yüzünün karasını seyret.
1415- Özür ve tövbeyi kendinden,
Kabulünü de Tanrı’dan bekle.
Her şeyi kadere
havale etme.
***
Mahzen-i Esrar Nizami
M.E. B. Şark İslam klasikleri 13
***
Neler öğrendik:
1.
Kıyamette ve
ahret hayatımızda orada geçerli olan karşımıza
çıkacak durumlar için şimdiden hazırlık ve birikim sağlamamız gerektiğini
öğrendik.
2.
Sonumuzun ne
olacağını düşünmemiz gerektiğini öğrendik.
3.
Sonu ve sonucu
insan olanın düşünebileceğini ve üstün insan seviyesine ulaştıracağını
öğrendik.
4.
İnsanın topraktan
yaratılmasına rağmen içine can, gönül, kalp, akıl, nefs gibi hazinelerin
konduğunu öğrendik.
5.
İnsanı Tanrı’nın
kendi eliyle yoğurduğu için değerli olduğunu öğrendik.
6.
Yüksek âlemden
aşağı indiğimiz için eski yüksek yerimize tekrar kavuşmak için yollar
aradığımızı öğrendik.
7.
Dünyadan elde
edişlerin kalıcı olmadığını öğrendik.
8.
Dünyalık sözler
yerine maneviyat önderlerinin sözlerini, aydınlattıkları ve önerdikleri yolları
önemsememiz gerektiğini öğrendik.
9.
Bu dünyaya
istemeden geldiğimiz için istemediğimiz bir zamanda da gideceğimizi öğrendik.
10.
Dinimizin
gelecekte karşılaşacaklarımızı, bu gün ne yapmamız gerektiğini açıkça
bildirdiğini öğrendik.
11.
Her şeyi kadere
yükleyip, işi de Allah’a havale edemeyeceğimizi öğrendik.
***
İşte böyle yaren,
RAVLİ KULLUK yaz Google den incelemelisin.
RAVLİ AHRET yaz Google den incelemelisin.
RAVLİ UÇMAK yaz Google den incelemelisin.
*
RAVLİ