24 Nisan 2013 Çarşamba

MAHZENİ ESRAR SIRLAR HAZİNESİ 52

ON DOKUZUNCU MAKALE
Zamane insafsızlarından şikâyet:

Bak, halvet meclisi (Toplumdan ayrılarak baş başa kalma) bezenmiş, on dört günlük eskizsiz bir ay gibi aydın ve hoş.

2045- Mumlar parlamakta, şekerler saçılmakta, tahtlar döşeli, güzel kokular her tarafa yayılmış.

(RAVLİ HALVET yaz Googleden oku)

Yarın rakipleri seslensinler:
Eğer dünya denilen kadını arıyorsan dinden vazgeç.

Çünkü zulüm kapısı açıldı.
Bu halvet perdesine çekil.

Dünya denilen çölün sıcağından bunaldın, gizli işlerin artık üstü örtülü kalmayacak.

Dünyaya tapan kurnaz tilkiler, o öfkeli köpeği yumuşak görünce kürklü gezmeğe başladılar.

2050- Bu karanlık çöl kükürt cehennemidir.
Ne bahtiyardır o kimse ki, buradan çabuk gider.

İçinde biriken hasret ve imrenme duygularını edeple topla da bu kükürt kaynağının ateşine at!

Yücelerden gelen bu Tanrı emanetini (Ruhunu) yerine gönder.
Alçak yerden doğan şu toprak özünü de yerine at!

Hepsine de uygun tedbirlerinle birer-birer at ki, onlardan kurtularak serbest kalsın!

Bu yolda benlik davasına kalkışanlar sana ve bana yol kesicilik yaparlar.

2055- Akrebin düşmanlığı ejderhadan beterdir.
Çünkü o senden gizlenmiştir.

Öteki ise görünür bir düşmandır.
Görünen büyük bela küçük bir düşmandır.

Gaflet (Çevresinde olup bitenlerin farkına varamama durumu) ondan daha büyük bir hatadır.

Düşmana karşı kinini (öç alma isteği) azaltma.
Onu küçük görürsen sonra sen küçük düşersin.

Karınca o küçüklüğü ve kuvvetsizliği ile beraber yılan yavrusunun gözüne mil çeker.
Ev hırsızlarla dolu, cevahirlerini (Değerlerini) sakla.

Çölü gulyabaniler (Karanlık ve ıssız yerlerde, insanın gördüğünü sandığı korkunç hayalet) kaplamış, tespih ve duaya çalış.

2060- Gönül yolunu kesen soyguncular, tam menzile (yaklaşırken saldırırlar.

Korkarım ki son gecede bir gece baskını yapsınlar da vurgunlarını bu dairenin dışına çıkarsınlar.

Sermayeni selamet menziline (Yolculukta dinlenmek amacıyla durulan yer, konak), yalpalayan gemini, kıyıya ulaştır.

Soyguncular sana rastlamazsa uyku gibi gizlen, seni kovalamazlarsa su gibi ak.

Bu tapınak (Tanrı tapısı) herkesin ayak basacağı yer değildir.
Çünkü buraya boş çuvalla girilmez.

2065- Burada ilerleyemezsen ciğerine kan doldururlar.
Yükünü tapınaktan dışarı atarlar.

Dünyadan göçüp gitme hüner olmasaydı, gece ile gündüzün çarkı daima harekette olmazdı.

Bari yakayı ele vermeden kalk (Ecel gelmeden), dinin eteğine yapış, imanın sığınağına kaç.

Dinin sana buyruklarını dinle.
Tabiat senin malın değil, ona veda et.

Din tatlı bir seher rüzgârıdır, onu canına sindir.
Tabiat ise bir tozdan ibarettir, onu cihana bırak.

2070- Din seni bir gül kokusu gibi sarar.
Tabiata tapacağına ona tap.

Saba gibi herkesin kapısında nazlanma!
Hava gibi her çör çöpün arkasından koşma!

Bu gördüklerin hep gölge gibidir.
Sen nur ol!

Bütün varlıklar senin olsa bile onlardan uzaklaş!
Bu yuvarlak felek senin etrafını çevrelemiş bir çemberdir.

Sen bu halkadan başını nasıl kurtarabilirsin?

2175- Felek, bir gün sana başından geçenleri anlatsa yahut yaşından haber verseydi, senin varlığın onun genişliği içinde pek ufak görünür.

Senin ömrün onun çağları yanında bir hiçten ibaret kalırdı.
Bu konuda son sözün sükût, son hatıran her şeyi unutmaktır.

Cihanda mademki nefesin çıkıyor, bir sevgilinin aşk kapısında yaşamalısın!
Mademki bu âleme düşmüşüz, birkaç nefesten ibaret olan ömrümüz aşk şarabından başka bir şeyle hoş geçmez.

Gökler hiçbir kaftan biçmedi ki o iki külahlı hırsız (Gece-gündüz) aradan aşırmasın.

2080- Her ne işlersen kinci felek onu hemen keskin kalemlerle üzerine yazar.
Naz ve izzet kapısından hangisini açtınsa o kapı sana tekrar açılacaktır.

(Ektiğini biçeceksin)

Gözün alay ve istihza perdesi ise aynı perdede sana da aynı oyunlar gösterilecek.

İyiyi kötüyü çok görmüş olanlar a iyiyi seçmiş kötüyü beğenmemişlerdir.
İyilik yapanlar bir eser bıraktılar, kötülük işleyenler zararını çektiler.

2085- Son menziline (Yolculukta dinlenmek amacıyla durulan yer) ister iyi ister fena sermaye ile git, senin adın ve merteben ancak birlikte götüreceğin şeye göre belli olacaktır.

Dikenlerle örtülü gülün adı dikendir.
Nasıl ki amberciye de amber adı verirler.

Kalp (Sahte, içi başka, dışı başka) olma ki, mahşer gününde hem kendinden, hem de Tanrı’dan utanç duymayasın!

Şu ciğer yakan zamaneye nefretle haykır, şu kan şişesini taşa çal, şu garip renkli oyuncağı kır.

Bu saçma falcılığa bir nesih (Kaldır, hükümsüz bırak ) kalemi çek.(İnanıp bağlanma)

 2090- Şu fil halkasından el çek (Kendi ayağını bağlama), şu alaca renkli yalancı dünyayı ayaklarının altına at ki felek dokuz seyyarenin (Gezegen) kubbesinden sana şahlık hutbesi okusun.

(O zaman) Senin vazifen affetmek, benim işim de bu bayrağı açmak olur.

Âdemoğluyum.
Meleklerden üstünlük davasındayım.

Değerim boyumdan daha yüksek, uçuş alanım bu dairenin dışındadır.

2095- Suyum yok ama şu deniz gibi heybetime bak.
Mangırım  (Param) yok ama nasıl hazine aradığımı gör.

Felek gibi ayağım hazineler üstündedir.
Şüphe yok ki durağım hazineler ülkesidir.
Gence’dir.

(Zamane sana can düşmanıdır.
Kendini onun dostluğundan kurtar.

Bak ki kimleri zincire bağladı?
Onun halini görenler dillerini tuttular.)                                                                                                                                                
                                 ***
Mahzen-i Esrar
Nizami
M.E. B. Şark İslam klasikleri 13

                                 ***
Neler öğrendik:

1.   Tanrı’ya ulaşmak için dünya ve yıldızların tesirinden kurtulmamız gerektiğini öğrendik.

2.   Bu yolculuğa yalnız çıkmamız, bizi bağlayan bağlardan kurtulmamız, dikkatli olmamız, görünen ve görünmeyen düşmanlara karşı dikkatli ve kuvvetli olmamız gerektiğini öğrendik.

3.   Tanrı’ya ulaşmak için yola çıkmak için para gerekmediğini öğrendik.

 
İşte böyle yaren,
İnsan sevdiğinden ayrılmak istemez, ayrılma kaçınılmaz olduğunda çok acı çeker.
Ölüm kaçınılmaz olduğundan dünya ve yaşamını sevmememiz, bağlamamız, gönlümüzü vermememiz öğütleniyor.
Yanlış da anlamayın, bu dünyada bize verilen görev ve sorumlulukları en güzel şekilde yerine getireceğiz ama sevip bağlanmayacağız.
                                         *

RAVLİ

Popüler Yayınlar