20 Nisan 2013 Cumartesi

MAHZENİ ESRAR SIRLAR HAZİNESİ 48

Kulluk, tecrit (Tanrıdan başka her şeyden uzaklaşma) halvet bahsi

Ey Tanrı’dan ve nefsinden gafil insan!
Sen ancak can kaygısında, ten derdindesin.

Şu kalıptaki benlik, senlik davasını bırak.
Bu kuru dava ağızda dilin harekete geçtiği günden başlamıştır.

1900- Gök kubbe gibi cihanı kaplama.
Sana ait olmayan şeylere sarılma.

Cihanın ömrü bizim kollarımızdan daha uzundur.
Onun taşları bizim terazimizden daha ağırdır.

Bir tozdan dağ kuvveti isteme.
Bir kıvılcımdan tencereyi kaynatacak sıcaklık bekleme.

Kazaya rıza gösterenler sonuna kadar tenlerine hizmet etmek kaydından kurtulmuşlardır.

Zenginlik hırsı düşkünlük ve yoksulluk getirir.
Rıza tacı ise tevekkülün başındadır.

1905- Bu yolda yankesiciler vardır.
Kesesi boş olanlar daha rahattırlar.

Muhteşem isen baş ağrılarına razı ol.
Yoksa git, iflas eteğine yapış.

Canı dar bir köse (Sakalı çıkmayan) vardı.
Bir gün biri birinin sakalını yolarak kavga eden iki kişiye rastladı.

“Yüzüm her ne kadar cam gibi ise de sakalımı yoldurmak korkusundan uzağım” Dedi.

İrfan sahipleri eşeği satmaktansa yükünü satmayı maslahata daha uygun görmüşlerdir.

1910- İsa gibi kolayca Tanrı kapısına erişmek istersen azıksız ve yüksüz yola çıkmalısın ki menzile (Konaklayacağın yer) varabilesin.

Müminsin, Mecusilik düşünme(Ateşe tapma).
Arıklaşmaya çalış (Zayıfla), göbek yapmaya özenme.

Dünya bir ölüm dalgasıdır, hafif yükle yola çık.
Yük can pahasına mal olur.

Onu suya at, eli boş, gönlü harap oturursan daha iyi değil mi?
Su kabağı gibi daima dalgaların üstünde kalırsın.

İnsanın değeri az yemekle, az uyumakla yükselir.
Büyüklerin hazinesi harabelerde saklanır.

1915- Çığlık kuşu gibi murdar bir leş değilsin.
Kargalığa heves edip da ayağını kana bulaştırma.

Duvar nakışları gibi kana bulaşmamış tertemiz kalırsın leş yiyen canavarların saldırışlarından emniyette olursun.

Bil ki, ciğer kanı kızıl şarap değildir.
Öyle bir ateştir ki(İnsanların zulmüne karşı) duyduğu utancın hararetinden su gibi eriyip akmıştır.

Yiyeceğini biraz kısmazsan yoğun demirler gibi çekiç darbesi yersin.
Eline geçeni bir defada yiyip bitirmektense onu salkıyarak azar-azar yemek daha iyidir.

1920- Aslan az yemesinden dolayı canavarların başbuğu olmuştur.
Her rastgelen şeyi yalayıp yutmak ateşe yaraşır.

Gündüz, bir tek yıldızın ışığına kanaat ettiği için akıllıların göz nuru oldu.
Gece, sabah şarabını vakitsiz ve ölçüsüz içtiğinden bütün vücudu sarhoşluktan kapkara kesildi.

Akıl çok yemekle azalır, kalp fesleğen gibi kederlere kalkan olur.
Aklın bir candır ki, onun gözü sensin.

Canın bir hazinedir ki, tılsımı sensin!

1925-Sen onun kapısındaki tılsımı bozmazsan o hazine sana nasıl faydalı olabilir?
Dünya kendisine güvenilmemekle meşhurdur.

Böyle bir güvensizle yoldaş olma.
Bütün ömrün gam ile sona erse de arkandan ağlamıyacaktır.

Bunun için gam yeme.
Zenciye, baba niçin gülüyorsun?

Senin gibi kara yüzlüye ağlamak yaraşır, dediler.
Cevap verdi:

Mademki cihanda dişlerimin beyazlığı ile örtsem daha iyi değil mi?

1930- Kara yüzün gülmesinde tuhaflık yoktur.
Çünkü kara bulutta şimşek saklanmaz.

Dünya denilen zindana kapanmak sevdasında değilsen yıldırım ol, bütün cihana gül.

Dudunun gülüşü şekerin dudağını çatlattı, keçinin kahkahası kurdun ağzını bağladı.

Ancak kahkahanın düğümü vakitsiz çözülürse ağlamak o yersiz gülmeden iyidir.

Şimşek gibi çabuk geçen ağlamalar ve gülmeler, ömrü kıvılcımlar gibi kısaltır.

1935- Bu mum ışığı gibi Safasız gülüş nedir?
Böyle bir kahkahaya karşı ancak ağlamak yaraşır.

Sakın, dişlerini gösterecek derecede kahkaha atma!
Gülme sırası gelince dişinle dudağını ısırmaya çalış!

Çok ağlama göze zararlı olduğu gibi çok gülme de makbul değildir.
İhtiyarsan gözünü açmak, genç isen iyiyi kötüyü ölçmek gerektir.

Kalk, gam çek, sefa sür.
Hayatta ikisi de lazımdır.

1940- Gecenin kalbinde gönül yıkıcı iniltiler vardır.
Fakat o karanlıklarla beraber gündüzü aydınlatan cevher de gizlidir.

Hayatta tatlı bir su içip de arkadan ecel şerbetini tatmayan kimse yoktur.
Her kervanın çıngırağı, her şekerin sineği vardır.

Dünya, sana bilgili bir sütninedir.
İyi kötü her işini ona bırak.

Sana sirke verirse bal niyetine iç, o senin iyiliğini ister.
Sen ne anlarsın?
Sus!

1945- Bu yolda sebat eden selamete erer.
Hızır’ın yükünü taşıyan Musa olur.

Bir zaman büyüklerin yükünü taşımalısın ki büyüklük mertebesine erişesin.
Gamlı zamanlarda uygun arkadaş insana dert ortağı olur.

Eteğini çekmez.

                                 ***
Mahzen-i Esrar
Nizami
M.E. B. Şark İslam klasikleri 13

                                 ***
Neler öğrendik:

1.   Nefsi bilmemizin gerektiğini öğrendik.

2.   Tanrı’yı bilmemiz gerektiğini, öğrenmek için bu yolda yoğun çaba göstermemiz gerektiğini öğrendik.

3.   Nefsini ve Tanrı’yı bilmeyenin vücuduna ve canına önem verdiğini, bunun da ben ve benlik oluşturduğunu öğrendik.

4.   Bize ait ve bizimle beraber olan, bize tesir eden görünmeyen kuvvetleri bilmemiz, tanımamız, bilincine vararak kendimize bir ayna oluşturmamız ve yaşamımızda farklılığı sağlamamız gerektiğini öğrendik.

5.   Kendi gücümüzü, kuvvetimizi ve yaşama tesir eden diğer kuvvetleri bilmemiz gerektiğini, doğru tanımlarla ölçüsünü tartıp ve kabul edip kararlarımızı oluşturmamız gerektiğini öğrendik.

6.   Tanrı’nın başlangıcı olmayan bir zamanda istediği, takdir ettiği, buyurduğu her ne varsa yerine geldiğinin bilgisi ve bilincinde olarak; başımıza gelene rıza gösterirsek hep vücudumuza hizmet etmek kaydından kurtulacağımızı öğrendik. 

7.   Zengin olma hırsına kapılanların sevinç içinde yaşayamayacaklarını öğrendik.

8.   Zengin olan kişinin sahip olduklarını elinden almak için fena insanların her türlü oyun ve zorlamalarla karşılaşacaklarını öğrendik.

9.   Kendini önde ve üstün göstermek isteyenlerin sonunda bütün birikimlerinin elinden gidip iflas edeceklerini öğrendik.

10.                  Fakirliğin bir değer olduğunu, korkudan uzak bir yaşama tercihi olduğunu, zenginliğin bir yük olduğunu öğrendik.

11.                  Dünya yükünü taşımaya devam ettikçe yol alamayacağımızı, yükselemeyeceğimizi öğrendik.

12.                  Büyüklerin tercihinin fakirlik olduğunu öğrendik.

13.                  Az yemenin, az uyumanın olgunlaşma yolunda gerekli olduğunu öğrendik.

14.                  Kısa süre hoşluk veren şeyleri önem vermememiz gerektiğini öğrendik.

15.                  Karanlıkta aydınlık, aydınlıkta karanlığın gizlendiğini öğrendik.

16.                  Her şeyi olduğu gibi kabul etmenin gerektiğini öğrendik.

17.                  Almak için uğraşma yerine verilene razı olup sevinç içinde yaşamak gerektiğini öğrendik.

18.                  Büyüklere bağlanarak hizmet edenin sonra büyük olacağını öğrendik.

19.                  Dertli gününde bize arkadaşlık edecek kişi bulmamız gerektiğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

Bilmeyenler sevinci çoklukta ararlar ve hiçbir zaman da bulamazlar.
Sevinç azlıkta gizlenmiş bir değerdir ki ancak büyükler farkındadırlar.

Evrenin döngüsünü anlayıp kavrayanlar Tanrı’nın sanatını öğrenirler ve görürler.

Olduğu gibi kabul eden rahat eder ve önüne çıkan fırsatlardan faydalanır.

Kendi kafasına göre şekillendirmeye mana vermeye, istediği sonucu almak için zorlayanlar sonunda iflas ederler.

RAVLİ KENDİNİ BİL yazarak Google den öğrenmelisin.

RAVLİ NEFS yazarak Google den öğrenmelisin.

RAVLİ TANRI YOLU yazarak Google den öğrenmelisin.

RAVLİ AYNA yazarak Google den öğrenmelisin.

RAVLİ FAKİR yazarak Google den öğrenmelisin.

RAVLİ AĞLAMAK yazarak Google den öğrenmelisin.

                                       *
RAVLİ

Popüler Yayınlar