Ey Tanrı’dan ve nefsinden
gafil insan!
Sen ancak can kaygısında, ten
derdindesin.
Şu kalıptaki benlik, senlik
davasını bırak.
Bu kuru dava ağızda dilin harekete
geçtiği günden başlamıştır.
1900- Gök kubbe gibi cihanı
kaplama.
Sana ait olmayan şeylere
sarılma.
Cihanın ömrü bizim
kollarımızdan daha uzundur.
Onun taşları bizim
terazimizden daha ağırdır.
Bir tozdan dağ kuvveti
isteme.
Bir kıvılcımdan tencereyi
kaynatacak sıcaklık bekleme.
Kazaya rıza gösterenler
sonuna kadar tenlerine hizmet etmek kaydından kurtulmuşlardır.
Zenginlik hırsı düşkünlük ve
yoksulluk getirir.
Rıza tacı ise tevekkülün
başındadır.
1905- Bu yolda yankesiciler
vardır.
Kesesi boş olanlar daha
rahattırlar.
Muhteşem isen baş ağrılarına
razı ol.
Yoksa git, iflas eteğine
yapış.
Canı dar bir köse (Sakalı
çıkmayan) vardı.
Bir gün biri birinin sakalını
yolarak kavga eden iki kişiye rastladı.
“Yüzüm her ne kadar cam gibi
ise de sakalımı yoldurmak korkusundan uzağım” Dedi.
İrfan sahipleri eşeği satmaktansa yükünü satmayı maslahata daha uygun görmüşlerdir.
1910- İsa gibi kolayca Tanrı
kapısına erişmek istersen azıksız ve yüksüz yola çıkmalısın ki menzile
(Konaklayacağın yer) varabilesin.
Müminsin, Mecusilik düşünme(Ateşe
tapma).
Arıklaşmaya çalış (Zayıfla),
göbek yapmaya özenme.
Dünya bir ölüm dalgasıdır,
hafif yükle yola çık.
Yük can pahasına mal olur.
Onu suya at, eli boş, gönlü
harap oturursan daha iyi değil mi?
Su kabağı gibi daima dalgaların
üstünde kalırsın.
İnsanın değeri az yemekle, az
uyumakla yükselir.
Büyüklerin hazinesi
harabelerde saklanır.
1915- Çığlık kuşu gibi murdar
bir leş değilsin.
Kargalığa heves edip da
ayağını kana bulaştırma.
Duvar nakışları gibi kana
bulaşmamış tertemiz kalırsın leş yiyen canavarların saldırışlarından emniyette
olursun.
Bil ki, ciğer kanı kızıl
şarap değildir.
Öyle bir ateştir
ki(İnsanların zulmüne karşı) duyduğu utancın hararetinden su gibi eriyip
akmıştır.
Yiyeceğini biraz kısmazsan
yoğun demirler gibi çekiç darbesi yersin.
Eline geçeni bir defada yiyip
bitirmektense onu salkıyarak azar-azar yemek daha iyidir.
1920- Aslan az yemesinden
dolayı canavarların başbuğu olmuştur.
Her rastgelen şeyi yalayıp
yutmak ateşe yaraşır.
Gündüz, bir tek yıldızın
ışığına kanaat ettiği için akıllıların göz nuru oldu.
Gece, sabah şarabını vakitsiz
ve ölçüsüz içtiğinden bütün vücudu sarhoşluktan kapkara kesildi.
Akıl çok yemekle azalır, kalp
fesleğen gibi kederlere kalkan olur.
Aklın bir candır ki, onun
gözü sensin.
Canın bir hazinedir ki,
tılsımı sensin!
1925-Sen onun kapısındaki
tılsımı bozmazsan o hazine sana nasıl faydalı olabilir?
Dünya kendisine
güvenilmemekle meşhurdur.
Böyle bir güvensizle yoldaş
olma.
Bütün ömrün gam ile sona erse
de arkandan ağlamıyacaktır.
Bunun için gam yeme.
Zenciye, baba niçin
gülüyorsun?
Senin gibi kara yüzlüye
ağlamak yaraşır, dediler.
Cevap verdi:
Mademki cihanda dişlerimin
beyazlığı ile örtsem daha iyi değil mi?
1930- Kara yüzün gülmesinde
tuhaflık yoktur.
Çünkü kara bulutta şimşek
saklanmaz.
Dünya denilen zindana
kapanmak sevdasında değilsen yıldırım ol, bütün cihana gül.
Dudunun gülüşü şekerin
dudağını çatlattı, keçinin kahkahası kurdun ağzını bağladı.
Ancak kahkahanın düğümü
vakitsiz çözülürse ağlamak o yersiz gülmeden iyidir.
Şimşek gibi çabuk geçen
ağlamalar ve gülmeler, ömrü kıvılcımlar gibi kısaltır.
1935- Bu mum ışığı gibi
Safasız gülüş nedir?
Böyle bir kahkahaya karşı
ancak ağlamak yaraşır.
Sakın, dişlerini gösterecek
derecede kahkaha atma!
Gülme sırası gelince dişinle
dudağını ısırmaya çalış!
Çok ağlama göze zararlı
olduğu gibi çok gülme de makbul değildir.
İhtiyarsan gözünü açmak, genç
isen iyiyi kötüyü ölçmek gerektir.
Kalk, gam çek, sefa sür.
Hayatta ikisi de lazımdır.
1940- Gecenin kalbinde gönül yıkıcı
iniltiler vardır.
Fakat o karanlıklarla beraber
gündüzü aydınlatan cevher de gizlidir.
Hayatta tatlı bir su içip de
arkadan ecel şerbetini tatmayan kimse yoktur.
Her kervanın çıngırağı, her
şekerin sineği vardır.
Dünya, sana bilgili bir
sütninedir.
İyi kötü her işini ona bırak.Sana sirke verirse bal niyetine iç, o senin iyiliğini ister.
Sen ne anlarsın?
Sus!
1945- Bu yolda sebat eden
selamete erer.
Hızır’ın yükünü taşıyan Musa
olur.
Bir zaman büyüklerin yükünü
taşımalısın ki büyüklük mertebesine erişesin.
Gamlı zamanlarda uygun
arkadaş insana dert ortağı olur.
Eteğini çekmez.
***
Mahzen-i Esrar Nizami
M.E. B. Şark İslam klasikleri 13
***
Neler öğrendik:
1.
Nefsi bilmemizin
gerektiğini öğrendik.
2.
Tanrı’yı bilmemiz
gerektiğini, öğrenmek için bu yolda yoğun çaba göstermemiz gerektiğini
öğrendik.
3.
Nefsini ve
Tanrı’yı bilmeyenin vücuduna ve canına önem verdiğini, bunun da ben ve benlik
oluşturduğunu öğrendik.
4.
Bize ait ve
bizimle beraber olan, bize tesir eden görünmeyen kuvvetleri bilmemiz,
tanımamız, bilincine vararak kendimize bir ayna oluşturmamız ve yaşamımızda
farklılığı sağlamamız gerektiğini öğrendik.
5.
Kendi gücümüzü,
kuvvetimizi ve yaşama tesir eden diğer kuvvetleri bilmemiz gerektiğini, doğru
tanımlarla ölçüsünü tartıp ve kabul edip kararlarımızı oluşturmamız gerektiğini
öğrendik.
6.
Tanrı’nın
başlangıcı olmayan bir zamanda istediği, takdir ettiği, buyurduğu her ne varsa
yerine geldiğinin bilgisi ve bilincinde olarak; başımıza gelene rıza
gösterirsek hep vücudumuza hizmet etmek kaydından kurtulacağımızı öğrendik.
7.
Zengin olma
hırsına kapılanların sevinç içinde yaşayamayacaklarını öğrendik.
8.
Zengin olan
kişinin sahip olduklarını elinden almak için fena insanların her türlü oyun ve
zorlamalarla karşılaşacaklarını öğrendik.
9.
Kendini önde ve
üstün göstermek isteyenlerin sonunda bütün birikimlerinin elinden gidip iflas
edeceklerini öğrendik.
10.
Fakirliğin bir
değer olduğunu, korkudan uzak bir yaşama tercihi olduğunu, zenginliğin bir yük
olduğunu öğrendik.
11.
Dünya yükünü
taşımaya devam ettikçe yol alamayacağımızı, yükselemeyeceğimizi öğrendik.
12.
Büyüklerin
tercihinin fakirlik olduğunu öğrendik.
13.
Az yemenin, az
uyumanın olgunlaşma yolunda gerekli olduğunu öğrendik.
14.
Kısa süre hoşluk
veren şeyleri önem vermememiz gerektiğini öğrendik.
15.
Karanlıkta
aydınlık, aydınlıkta karanlığın gizlendiğini öğrendik.
16.
Her şeyi olduğu
gibi kabul etmenin gerektiğini öğrendik.
17.
Almak için
uğraşma yerine verilene razı olup sevinç içinde yaşamak gerektiğini öğrendik.
18.
Büyüklere bağlanarak
hizmet edenin sonra büyük olacağını öğrendik.
19.
Dertli gününde
bize arkadaşlık edecek kişi bulmamız gerektiğini öğrendik.
İşte böyle yaren,
Bilmeyenler sevinci çoklukta
ararlar ve hiçbir zaman da bulamazlar.
Sevinç azlıkta gizlenmiş bir
değerdir ki ancak büyükler farkındadırlar.
Evrenin döngüsünü anlayıp
kavrayanlar Tanrı’nın sanatını öğrenirler ve görürler.
Olduğu gibi kabul eden rahat
eder ve önüne çıkan fırsatlardan faydalanır.
Kendi kafasına göre
şekillendirmeye mana vermeye, istediği sonucu almak için zorlayanlar sonunda
iflas ederler.
RAVLİ KENDİNİ BİL yazarak Google den öğrenmelisin.
RAVLİ NEFS yazarak Google den öğrenmelisin.
RAVLİ TANRI YOLU yazarak Google den öğrenmelisin.
RAVLİ AYNA yazarak Google den öğrenmelisin.
RAVLİ FAKİR yazarak Google den öğrenmelisin.
RAVLİ AĞLAMAK yazarak Google den öğrenmelisin.
*
RAVLİ