30 Nisan 2013 Salı

İSTİĞNA VADİSİ

(İstiğna. Aza kanaat etme, tok gözlülük, ihtiyaçsızlık, nazlanma, ağır davranma, çekinme)

Bundan sonra (İstek vadisinden, aşk vadisinden, marifet vadisinden sonra) istiğna vadisi gelir.

O vadide ne dava (Şikâyet) vardır, ne mana (Fikir sahibi olma).

O âlemde niyazsızlıktan bir kasırga kopar ki bir anda bütün bir ülkeyi birbirine katar, kırar geçirir!

Yedi deniz, burada bir gölcük sayılır.
Yedi cehennem, burada bir kıvılcım kesilir!

Burada sekiz cennetin de hükmü yoktur.
Burada yedi cehennem buz gibi donmuş kalmıştır.

Şaşılacak şey!
Burada bir karıncaya bile her solukta sebepsiz, illetsiz (Hastalık oluşturmaya sebep olmayan) yüz fil kuvveti verilir.

Her kuzgunun (Koyu karanlıkta kalmış, göremeyen) aklı ersin (Anlamak) yüzlerce kervan içinde bir adam bile kalmaz!

Âdem’e  (İnsana) bir mum yansın da ışık versin diye (Görme olması için ışık kaynağı gereklidir) yüz binlerce yeşiller giyinmiş melek, gamdan yanar yakılır.

Nuh, o tapıda dülger (Marangoz) oluncaya kadar yüz binlerce cisim, ruhsuz kalmıştır!

Aralarından bir İbrahim (İnananlara babalık yapacak biri) çıksın da hakikate erişsin diye orduya yüz binlerce sinek üşüşmüştür.
(Yararlanmak isteyen asalakların her yandan bir araya gelmesi)

Tanrı kelimi (Tanrı sözü söyleyenin) can gözüne sahip olsun diye yüz binlerce çocuğun başı kesilmiştir.

(Tanrı sözü söyleyenin kalb gözüyle görsün diye engel olan her ne varsa öldürülmüş, uzaklaştırılmış, etkisiz hale getirilmiştir)

Yüz binlerce halk zünnar kuşanmıştır (Hizmet ederek istekli olmak) da nihayet bir İsa, sırlara mahrem (Herkesçe bilinmemesi icap edeni öğrenmesi) olmuştur!

Yüz binlerce can ve gönül yağma edilmiştir de sonunda Muhammed, bir gececik miraç etmiştir.

Burada ne yenin değeri vardır, ne eskinin.
Burada istersen iş yap, istersen yapma!

Gönül cihanının tamamıyla yanıp kebap olduğunu görsen tut ki bir rüya görmüşsün!

Bu denize binlerce can düşüp gark olsa sanki uçsuz bucaksız bir denize bir çiğ tanesi düşmüştür!

Yüz binlerce baş uykuya yatsa, bu âlemden göçüp gitse sanki güneşin doğmasıyla bir zerrecik gölge ortadan kalkmıştır!

Göklerle yıldızlar parça-parça yere dökülseler farz et ki âlemde ağacın birinden bir yaprak eksilmiştir!

Balıktan Ay’a kadar ne varsa hepsi yok olsa sanki topal bir karıncanın ayağı, bir çukura batmıştır!

İki cihan da tamamıyla yok olsa gûya âlemden bir kum tanesi yok olmuştur!
Cinlerden, insanlardan eser kalmasa farz et ki yağmurun bir katresi eksilmiştir!

Bütün bunlar, toprağa dökülse, mahvolsa bir hayvanın tek bir tüyü yok olmuş, ne zararı var ki?

Bu dokuz lenger (Gezegen), birden kaybolsa farz et ki yedi deryadan bir katre azalmış!

Bu âlemde cüz değil, âlem tamamıyla mahvolsa sanki yeryüzünden bir saman çöpü eksilmiş, yok olmuş!

                                           ***
MANTIK AL-TAYR II
Feridüddin-i ATTAR
Çeviren Abdulbaki Gölpınarlı
M:E:B: İstanbul 2001

                                            ***
Bu konuyu iyi anlamak için aşağıdaki yazıları okumalısın.

RAVLİ HİÇ yaz Googleden oku.
RAVLİ TOK GÖZLÜLÜK HİKÂYESİ yaz Googleden oku.

RAVLİ DEĞERSİZLİK yaz Googleden oku.
RAVLİ DERT VE ZAHMET KİME VERİLİR yaz Googleden oku.

RAVLİ TOK GÖZLÜLÜK yaz Googleden oku.
RAVLİ SİNEK VE BAL yaz Googleden oku.

RAVLİ KÖPEKÇİNİN KIZINA AŞK yaz Googleden oku.
RAVLİ HUZUR ÂLEMİ yaz Googleden oku.

                                   *
RAVLİ

Popüler Yayınlar