Dünyaya veda
Kalk, zamaneye veda et, şu
dünya tuzağını tane arkasında koşanlara terk et.
(Heva
ve heves peşinde koşmaktan kendini kurtar)
Kendine bundan daha güzel bir
ülke hazırla, bu hücreden daha hoş bir kapı ara.
(Seni
hakikate yönlendirecek bir büyük bul)
(Ağlamayan
çocuğa meme verilmez.’Atasözü’)
(RAVLİ
KALP yaz Google den oku)
(Sırtında
yük olsa da, susuz çölde de yol alsan yaşama sevincini göster, yaşama sevincini
bulamadın ise bari kendini yok edecek uğraşılardan kurtar)
Mademki sana bir kıl bile
mahrem değildir (Tanrı’nın sırlarını öğrenme izni ve
imkânı var), ölümden başka bir şey hakkında fikir yürütmek gerekmez.
(Ölüm ve sonrasını düşünmemiz, fikir yürütmemiz gerekir)
Tabiatını okşayan ince ruhlu
dostlar gittikten sonra kimlerle oturacaksın?
Kimlerle dostluk edeceksin?
Gerçi birçokları latif
sohbetler ederler, fakat seninle tek başına kim sohbet edebilir?
(Kendisine
hizmet edilmesini istemeyen, hiç kimseye kötülük gelmesini istemeyen kişi
latiftir.)
Perhizci gönüllerin (İncitici sözlerden kaçınan, dince yasak edilen şeylerden
tamamıyla uzak kalma) şu bulanık toprak üzerinde berrak (Nurlu, pek parlak, duru, açık) su (Canlılık ve parlaklık vereni) aramaları gereklidir.
1575- Önündeki yolda ayrılık
korkusu yetişmeden önce elindeki dünya varlıklarını dağıtmaya bak.
(Ölüm
gelmeden önce ye, yedir, ikram et, hediye et, varlığını akrabanla ve
dostlarınla paylaş)
Ağırlığın fazla ise yükünü
hafiflet.
(Sahip
oldukların dünya varlıklarının bekçiliğinden kurtulmalısın, doğru yere ve doğru
kişiye ihtiyacın dışındakilerin paylaşmalısın, ölünce zaten elinde bir şey
kalmayacak)
Hafif yükle yürürsen
menziline (Yoldaki konak yeri) çabuk ulaşırsın.
(Malın
mülkün seni bağlayacağından, uğraştıracağından, meşgul edeceğinden istediğin
sonucu almaktan geç koyar)
Gönül arıyorsan feleklere
yüksel.
Yoksa bu boş evde ne elde
edebilirsin?
(Yeryüzüyle
boğuşup kalmamak, arayışımızı yücelere, yükseklere yönlendirmemiz gerekmektedir)
Mademki bu tuzaklı yere
bağlandın, yarıklar aç ki kuyudan dışarı çıkabilesin.
( Dünyanın
tuzaklı bir yer olduğunu, dünya bağlarından kurtulmak gerektiğini, bu
atmosferden bir şekilde aralıklar bularak ve açarak yıldızlara çıkmak
gerekmektedir)
Bu birbirine girmiş dünya
ilgileri parçalanmadıkça içinden çıkılmaz.
(İç
içe girmiş, sulanmış, bulanmış, kafa karıştıran, kararsız bırakan,
aptallaştıran, yarısı aydınlık, yarısı karanlık, perdeli, sözde durulmayan,
hainliliklerin çok olduğu, ufak çıkar için bile kan dökülen bu dünya âleminden
soğuyup yücelere yükseklerde yer tutmak istememiz, kabuğumuzu kırmak gerekiyor)
1580- Şu yıldızlı göklerin
oklarına amaç olma.
(Burçların
sana etkilerinden kurtul)
Bu dairenin sınırından çıkmak
için kendini incitme.
Gece ile gündüzün kayıtları
altına (Tesiri) girmezsen o dairenin sınırlarından dışarıda kalırsın.
(Dünyayı
sevmezsek, önem vermezsek; dünyanın olumsuz tesirlerinden kurtuluruz)
Ayağını sağlam basmazsan
hiçbir işin peşinde koşma.
Önce üzerine alacağın her
işte başarma çarelerini sağlam tut.
Yolculuğa göz dikenlerin
kendilerini kuyudan sakınmaları gerekir.
(Tanrı
arayışında yolculuğa çıkanlara çok tuzaklar hazırlanır.
Yakınları
kendilerinden kopmamaları için engel olacak tedbirlere başvururlar.
Her aşamada imtihan
edilerek kararlılığın sınanılır.
Tüm bu tuzak ve
imtihanlardan başarılı çıkmak için Tanrı’dan ağlayarak yardım istemen ve
Tanrı’nın sana dost olarak sevdirdiği veli bir kuluna gönül bağlayarak ve onun
dediklerini doğru kabul edip uygularsan inşallah istediğin makama varırsın)
1585-Sel baskınına uğrayacak
olan bu eve bir kapı aç ki kaçacak yol bulmak fırsatı elinde olsun.
(Felaket
anında kendimizi kurtaracak bir kapı hazırlığı yapmamız gerekiyor).
Kurnaz tilki köpeğin bahsini
işitince evinde iki delik açmayı uygun gördü.
Fakat bu ihtiyar (Yaşlı)
kubbenin dairesi bir gün yolunu keseceğini anlayamadı.
(Ne
tedbir alacak olsak bile ölümün bizi yakalayacağını anladık)
Kendi benliğinden gafil
(Habersiz) olduğunun bile farkında değilsin.
( Ben
ve benliği öğrenmemiş, kendini özeleştiriye sokmadığın için farkında lığın yok)
Bu fena (Kendini kaybetme) diyarına gelirken yaptığın sözleşme
şöyle idi:
Gamlı, kederli geleceksin, (Istırap çekeceksin) tekrar beka (Kendini bulma) âlemine döneceksin.
1590-Şimdi Tanrı ile yaptığın
bu sözleşmeyi bozarsan bu (Sorumlu) işin
uhdesinden (Söz verme,
işi üzerine alma) nasıl canını kurtarabilirsin?
Yolu, ruhun önce nasıl
gördüyse öyle yürü.
İradeni (Dileme, isteme, maksat, niyet) iki cihanın da işlerine
sarf et.
Sen ki dünyanın acı, tatlı
günlerini görmüş, geçirmişsin, aşağıya bakma ki ayağın dolaşmasın.
(Geleceğe
bakarak hazırlan)
Arkana bakma ki gölge gibi
alçalmayasın.
(Geçmişle
uğraşan yol alamaz, gelecekte kendine yer bulamaz)
Azığını gönüllerden topla.
(Gönüllerde
yer et ki o kişilerin dualarının bereketi sana yardım etsin)
Yolda imaret (Yoksullara yiyecek dağıtacak aş evleri) yoktur, suyu
gözlerinden akıt, çünkü yol susuzdur.
Saf inciyi sedefine teslim
et, topraktan aldığını geri ver de kendini kurtar.
(Saf
temiz aldığımız ruhumuzu bozmadan kirletmeden teslim etmemiz gerekir)
1595- Feleğin dönüşü senin
gibi nice dostların başını yedi.
Bileği senden daha güçlü nice
insanlar göçüp gitti.
Felekle savaşta kurnaz davran
ki onu bir gün yere vurabilesin.
O güreş sanatında o kadar
hünerli değildir.
Onun kılıcından, kalkanından
da korkulmaz.
Bu sarmaş dolaş olmuş sihirli
urganlar isterse yılan olsun sendeki aşkı öldürmekte hiç, hiçbir tesiri olamaz.
Bir üflemede kırılacak bir
şişenin kaygısını çekmek yaraşmaz.
(Kolayca
ölünen bedene çok kıymet vermek olmaz)
1600- Sırma teller yapan
kuyumcular, altının ateşini soğutmak için şeker dökerler, düşmanlarını şekerle
öldürürler.
(Düşmanını
iyilikle güzellikle yok etmelisin)
Ey ateşli gönül!
Sen de yapabilirsen düşmanı
güneş gibi tatlı ışıklarınla öldür.
(Karanlığı,
görünmezliği, bilinmezliği aydınlatarak büyük ve güçlü kişi ol)
Nizami
M.E. B. Şark İslam klasikleri 13
***
Neler öğrendik:
1.
Dünyaya imtihan
edilmek üzere geldiğimizi, birçok zorluklarla bu imtihanın yapıldığını
öğrendik.
2.
Dünyanın aldatıcı
bir güzelliği olduğunu, dünya sevgisinin gönlümüzde yer etmemesi gerektiğini
öğrendik.
3.
Ruhumuzun Tanrı
huzurundan ayrılıp dünyaya geldiğini, gene geldiği yere gideceğini öğrendik.
4.
Temiz ve değerli
olarak verilen ruhumuzu dünyada pisliklere bulaştırmadan veya bulaştıysa
temizleyerek, değerini kaybetmeden temiz olarak geldiği yere gitmesini
sağlamamız gerektiğini öğrendik.
5.
Tanrı’ya yaşarken ulaşma arzusu duymamız
gerektiğini, bunun çok zor ve tuzaklı bir yolculuk olduğunu, Tanrı’dan
ağlayarak yardım istememiz ve bu yolu gösterip aydınlatan büyüğümüze
bağlanmamız gerektiğini öğrendik.
6.
En hızlı ve sonuç
aldıracak yolun aşk olduğunu, aşkı tanıyarak bu yolculuğu yapmamız gerektiğini
öğrendik.
İşte böyle yaren,
RAVLİ YOL yaz Googleden
incelemelisin.
RAVLİ SÖZ yaz Googleden
incelemelisin.
RAVLİ VELİ yaz Googleden
okumalısın.
*
RAVLİ