9 Nisan 2013 Salı

MAHZENİ ESRAR SIRLAR HAZİNESİ 37

ON BİRİNCİ MAKALE

Dünyadaki zorluklar ve kurtuluş çareleri:

Kalk, feleğin döşeğini topla.

Çünkü bu tavla tahtasında vefa (Sözünde durma, sözünü yerine getirme, dostluğu devam ettirme, doyuma ulaşma) yoktur; murat nakşını onun vuslat kapısından bekleme.

Onun tabiatında insaf meziyeti (Merhamete, vicdana veya mantığa dayanan adalet) dayalı arama.

Bu âleme ayak basmanın faydası ne?
(Dünya âleminin sevilecek bir özelliği yoktur)

Bu dalgalar arasında yük taşımaktan ne çıkar?
(Bir şey yapıyorsun, bir birikim yapıyorsun, bir sebeple yok ediliyor, yaptığın iş boşa gidiyor)

1550- Doğan, ördeğe:
“Kırlar hoştur” dedi.

Ördek cevap verdi:
“ Gecen hayrolsun, ben yerimden memnunum”

Ey şu gam (Keder, tasa, kaygı, dert) gemisinde yerleşen zavallı!
Senin hayatın varlığının yakasına bağlıdır.

Sana azap veren yükleri at.
Onlar sana su değil serap gösteriyorlar.

Bu toprak üstünde kurtuluş köşesi, bu kemiklerde vefa iliği (Sözünde durma, sözünü yerine getirme, dostluğu devam ettirme, doyuma ulaşma) yoktur.

Cihanda naz çeken (Her istediğini yerine getiren) bir zerre bile bulamazsın.
Bari onunla ortaklıktan geri dur.

1515- Bu dünya nimetlerinde bulaşık bir kâse (Tadı tuzu olmayan) ile boş bir sofradan başka bir şey arama.

Onu görenler ağızlarını kapadılar, ondan bahsedenlerin de dilleri yandı.(Konuştuklarına pişman oldular)

Kervanında birkaç çıngıraktan (Yerini bildiren), kâsesinde birkaç sinekten (Yararlanmak isteyen asalak) başka bir şey yoktur.

Zamane, bu kâseden bir parmak yiyenlerin kafataslarından yüzük halkası yaptı.(Anlaşmayı gösteren işaret)

Cihanda bütün ömür boyunca doğru bir şey göremezsin.
(Hayat) hep düşünce fitnesi (Bela, sıkıntı, ayartma, azdırma, ahlak bozuculuk, arabozuculuk, karışıklık, dinsizlik, canilik, delilik), hep uyku sevdasıdır.

 (Bilgisizlikten, anlayış ve akıl erdirecek olgunlukta olamamaktan, evresinde olup bitenlerin ayırımına varamayan, gerçekleri göremeyen, dalgınlık içinde kendi hayal dünyasına kaçan, gözleri açık olduğu halde uyuyan, uykuyu kendine sığınak edinen uyku sevdasındadır.)

1520- Yuvanı bir ölüm yurdu gibi düzenle.
(Yaşadığımız yere ölümün geleceğini, ölüm gelene kadar rahat ve huzurlu, verimli olması için düzenleme yapmak)

Şu harap ülkeden vazgeç.

Dünya evinin penceresini keder sislerinden (Bulanıklıktan, üzüntülü düşünmekten, nedeni açık olmayan korku ya da giderilemeyen isteklerden doğan sıkıntıdan, gönül üzüntüsünden) kurtar, ev satan simsarlar gibi onu övmekte ne fayda var?

Dünyayı ne kucaklıyorsun?
Onu karnından sen doğurmadın.

Cihana bir iptal çizgisi çek de tasasız yaşa.
Devrandan (Dünyadan, yıldızlardan, zamandan, talihten, kaderden, devredip dönen düzenden) uzaklaş.

Hür ve kayıtsız bir hayat geçir.
Yolun uzun, menzilin uzaktadır.

Yokluğunu, azığını hazırla.

1525-Hele bu şeytanlar yurdu olan çöl (Hayal) ki, bağrı yanıkları öldüren, susuzları yakan bir cehennemdir.

Bu çölün bengisuyu ciğer kanı, tuzluğu da güneş kaynağıdır.
Kızıl rengi zavallılar için şarap, çorak kumları kebap gibidir.

Sonu parlak görünen o çorak yere gönül verme.
Nasıl ki (Kuvvet ve cesaretin timsali olan) .

Öd’ün içi su, kalbin içi de kandır, derler.
Görünüşü bile gözü kanla dolduran o (Korkunç) yolda zayıf yüreklilerin hali ne olacak?

1530-Bu devler yatağı çölün alevlerinden gönül evi daralır, yürek sıkıntıları artar.
Bu çölde tabiata uyanlar ciğer gibi donar, öd gibi yanarlar.

Bu cehennem tabiatlı toprağı ne yapacaksın?
Cehennemi ver de Cenneti al.

Bu topraktan yapılmış heykel kurulduğu günden beri seni adım-adım ölüme götürür.

Seni insan haline koydu ama sonunda yavaş-yavaş aradan kaybedecektir.

1535- Dönüp gideceğin yer yine toprak olacağına göre oturup bu toprağın başını beklemenin ne lüzumu var?

 Kimsenin ayağı altında sürünme!
O da senin gibi birçoklarının ayakları altında sürünmüştür.

Cihanda hiç kimse tam bir murat meyvesi yiyemedi.
Bu yazıyı hiç kimse sonuna kadar okuyamadı.

Bu sivri dikene ayak basma.
Dikkat et, kendini dikenlerden koru.

Makamın mademki güvenli ve devamlı değil, korkulu bir tuzaktır, o halde böyle korkunç bir yeri ne yapacaksın?

1540- Burası fena menzillidir (Yoldaki konak yeri).
Bunda sebat (Yerinde durma, sözünde ve kararında durma) arama.

Esen güz (Sonbahar) rüzgârıdır.
Ondan bahar (Kokusu) bekleme!

                                  ***
Mahzen-i Esrar
Nizami
M.E. B. Şark İslam klasikleri 13

                                 ***
Neler öğrendik:

1.   İnsanların sözünde durmadıklarını öğrendik.

2.   İnsanların verdikleri sözü yerine getirmediklerini öğrendik.

3.   İnsanların dostluğa devam ettirmediklerini öğrendik.

4.   İnsanların beklediği ve istediği sonuçlara ulaşamadıklarını öğrendik.

5.   İnsanların acıyarak esirgeyerek korumadıklarını öğrendik.

6.   İnsanların hakikati olduğu gibi göremediğini, görse bile korku ve çıkarı için dile getirmediklerini öğrendik.

7.   İnsanların mantıklı düşünseler bile çıkarı için adaletli davranmaktan kaçındıklarını öğrendik.

8.   Dünyaya ait yaptığımız birikimleri, işleri bir şekilde elimizden alındığını, onca çalışmanın, zorlanmanın boşa gittiğini öğrendik.

9.   Her insanın hoşlandığı ve memnun olduğu, işine yarayan, geçimini sağlayan, memnun olacağı bir alan, bir aydınlık, bir karanlık ortam olduğunu öğrendik.

10.                  Dünya yaşamının dertlerle, kederlerle, tasalarla, kaygılarla dolu olan ve kaçamayacağı bir ortamda yaşamaya mecbur olduğunu öğrendik.

11.                  Sözünde durulmasını, verilen sözün yerine getirmesini bekleyenlerin, dostluğu devam edileceğini beklemenin, isteklerimize ulaşabileceğimizi beklersek bir gerçek olmayan hayal âleminde yaşayacağımızı ve bunların bize büyük yük olacağını öğrendik.

12.                  Dünyada her istediğimizi yerine getiren birini bulamayacağımızı öğrendik.

13.                  Tadı tuzu olmayan, temel ihtiyaçların hazırlanmış olarak verilmeyen bir yaşamı yaşamaya mecbur olduğumuzu öğrendik.

14.                  Hayat yolculuğunda akraba, hısım, arkadaş, dost, komşu, hemşeri dediğimiz kimselerle beraber olduğumuzu bunun anlamının da bizim güzelliklerimizden, imkânlarımızdan yararlanmak isteyen asalaklardan başka bir şey olmadığını öğrendik.

15.                  Hayatımız boyunca hep tanık olup başımıza gelenlerin belalar, sıkıntılar, ayartmalar, azdırmalar, ahlak bozukluğu, arabozuculuk, karışıklık, dinsizlik, canilik, delilik olduğunu öğrendik.

16.                  Dünyadan elde edeceklerimizden, yıldızların etkilerinden, ait olduğumuz zamandan, talih beklentilerinden, kaderin yazdıklarından, devredip dönen, göz boyayıp tuzağa düşüren düzenden kendimizi kurtarmamız gerektiğini öğrendik.

                   
Hayal âleminden muhakkak kurtulup gerçeklerle yüzleşmemiz gerekmekte ve bu gerçekleri de olduğu gibi kabul ederek geleceğimizi

Kurmamız, ebedi hayata kavuşmamız gerekmektedir.

Tanrı vermedikçe istediğimizi elde edemeyiz, kalbimiz ancak Tanrı’nın verdiği ile sakinleşir ve kabul ederek sakinleşiriz.

Hayatın hayal ettiğimiz gibi olamayacağını, gerçekleri olduğu gibi kabul edip istemesek de, sevmesek de, kabul etmekte zorlansak da düşüncelerimizi ve davranışlarımızı buna göre ayarlamamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Hayatın hakikatini görüp anlayanların sustuklarını, konuştuklarında kendini denetleyemiyor, aşırı konuşuyor, kendini beğeniyor, gevezelik ediyor diye suçlandıklarını öğrendik.

Yaşadığımız yere ölümün her an geleceğini, ölüm gelene kadar rahat ve huzurlu, verimli olması için düzenleme yapmamız gerektiğini öğrendik.

Bulanıklıktan, üzüntülü düşünmekten, nedeni açık olmayan korku ya da giderilemeyen isteklerden doğan sıkıntıdan, gönül üzüntüsünden kendimizi kurtarmamız gerektiğini öğrendik.

Devredip bir düzen içinde olduğumuz müddetçe buradaki şartlara ister istemez uyum sağlarız, boyun eğeriz.

Yaren,
Bu okuduğun ve seni uyaran, rahatsızlık veren bu görüşten kurtulmak istiyorsan Tanrı’ya yönelmelisin, Tanrı’yı aramak için yola çıkmalısın.

Görecek ve yaşayacaksın ki canını sıkan dünyaya ait kısa süren zevk ve heyecanlardan kurtulup hem bu dünyada hem de ahrette sevinç içinde yaşamayı öğreneceksin, göreceksin ve yaşayacaksın.

Bu öğüt bütün din büyüklerinin bize müjdesidir.
Büyüklerimiz bu yolu hem göstermişler, hem anlatmışlar, hem yol inceliklerini anlayabileceğimiz şekilde bize kolaylık sağlamışlardır.

Sıradan bir insan olmaktan kurtulup sayılan bir insan olmak için bu önerileri iyice anlamalısın.

                                     *
RAVLİ

Popüler Yayınlar