Görmüşsündür ya; akıllı
konuya hâkim, önüne topraktan yapılma bir levha alır.
O levhaya çizgiler çizer,
şekiller yapar;
Duran ve dönen yıldızları
resmeder.
O levhayı hem gökyüzünü
yapar, hem yeryüzünü.
Gâh buna hükmeder, gâh ona!
Levhaya yıldızları,
burçları çizer, hem kaybolmayı resmeder, hem yükselmeyi.
Levhanın üstünde
yıldızların uğur, iyi talih, iyi haber veren zamanlarının da hesaplar,
uğursuz, kötü talih, kötü haber veren zamanların da.
Doğum evini de oraya çizer,
ölüm evini de.
Derken kutlu-kutsuz
hesabını yapıp neticeyi aldıktan sonra levhanın bir ucundan tutar,
Üstündeki şekilleri,
çizgileri tamamıyla siler, bir şey bırakmaz.
Sanki levhada o şekiller
hiç yokmuş!
İşte bu ıstıraplarla dolu
âlemin sureti de aynen bu levhanın üstündeki şekiller, suretler gibidir.
Hepsi de hiçtir HİÇ!
Fakat sen bu seçilmiş
hazineyi elde etmeye gücün ve kuvvetin yoktur.
Yürü, buradan (dünyada olup bitenlerden)yüzünü çevir de bir bucakta
oturadur!
Bütün erler, burada kadın
kesilirler.
(Ne
yapacaklarını bilemezler)
Burada iki âlemden de bir
nişane, işaret bile bulamazlar.
Mademki bu yola girmeye
takatin yok;
Dağ gibi olsan yine bir
saman çöpü kadar bile değerin yoktur.
***
MANTIK
AL-TAYR II
Feridüddin-i ATTAR
Çeviren Abdulbaki
Gölpınarlı
M:E:B: İstanbul 2001
***
Yaren,
Kendini çok değerli,
Kuvvetli,
Kudretli,
Bilgin, her şeyi doğru
yapan olarak buraya kadar geldin ya işte burada önemsediğin her şeyin kuma
yazılı olanı okumaktan ve yaşamaktan öte bir şey olmadığını anlarsın.
Gerçeği, doğruyu henüz
bulamadığını görürsün.
Bunca zaman öğrendiklerinin
ve kabul ettiklerinin değersiz olduğunu anlarsın.
Değersiz şeylere önem
verdiğin için kendini önemsiz bir hale getirdiğini anlar şaşkınlık içinde
oturur kalırsın.
Hazine dediğimiz gerçekliği
henüz bulamadığından üzüntüsünü yaşarsın.
Bu yoldaki çok kişi
elde ediş göremediği için, işin sonunu görmeden dönerler.
Ey yaren değersiz olduğunu
kabul et rahat et.
Seni değerli kılan Tanrı’dır.
Tanrı’nın istediklerini
yaptıkça değerlenirsin.
Sonuç almadan bu yoldan
sakın ayrılmaya kalkma.
Çok kişi eline geçene veya
elinden çıkana önem verdiğinden uzun soluklu çalışmalara sabrı olmaz.
Kaderin ezelde yazılmış,
olgunluk yolunda yola devam et ki senin adın olgun insanların yazıldığı
deftere yazılsın.
Her gördüğün gelip
geçicidir.
Uğraşımız görünmeyen
âlemdeki kalıcı olanı bulmak ve yer etmektir.
Bu alem HİÇ tir.
Aynaya bir an yansıyan
görüntüden başka bir şey değildir.
Aynaya düşen suretin
esasını bulmaya çalışmalıyız.
Resmi değil resmi yapanı
bulmaya çalışmalıyız.
*
RAVLİ
|
30 Nisan 2013 Salı
DEĞERSİZLİK
Popüler Yayınlar
-
Şibli, bu yıkık yerden geçip gittikten ( D ünyadan ahrete gidince ) sonra bir yiğit, onu rüyasında gördü. Dedi ki: Ey bahtiyar er, Hak s...
-
Dost, dostunun sıkıntıda olduğunu görünce hiçbir şey olmamış gibi davranamaz. Dostunun sıkıntıda olduğunu bilen, eğlenceye gidemez. Dost...
-
“Zühal’in ( Satürn yıldızı ) dönmesinden meydana gelen aklın, Bizim aklımızın önünde yeri yoktur. Zühal yıldızının tabiatı son derece so...
-
Sultan Veled Hazretlerinden nakledilmiştir ki: Şeyh Selahaddin sık-sık babam hazretlerine: “ Ben öyle acayip nurlar görüyorum ” der v...
-
Hakikat yolunun salikleri ve ilahi şarabın mestleri ( Sarhoşları ) olan dostlar ( Tanrı’nın rızası onların hepsine olsun ) şöyle anlatmışl...
-
Gerçek bilgi sahibi müritler (Tanrı’nın rızası onların hepsinin üzerine olsun) şöyle anlattılar: İlahi dost Fahreddin-i Sivasi(Tanrı’n...
-
Tarih haberlerini verenler ve tarihi sırları bilenler şöyle anlatmıştır: Mevlana hazretleri beş yaşında iken çok defa yerinden sıçrar ve hey...
-
KAL İLMİ: Dinin esaslarını öğrenmek ve uygulamaktır. KAL DİLİ: Kuranı Kerim ayetlerine göre konuşulan bir dildir. Kal ilmi, anc...
-
Mevlana’nın, eteğinin temizliği ve namusluluğu hususunda ikinci bir Meryem olan Kira Hatun adındaki karısı anlattı ki: Bir gün Mevlana ...
-
Son derece dindar bir okuldan gelen, basmakalıp düşünce yapısına sahip bir derviş bir gün nehir kenarında yürüyormuş. Ahlaki ve eğitim...