26 Kasım 2020 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 90 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
90. Ben, bensiz, sen de sensiz (Ben-sen öne çıkmadan, kalkan-perde olmadan), şu ırmağa bir dalalım gitsin;
 
Çünkü bu kurulukta (Akıcı olmayan, duygudan yoksun) zulümden (Yasaya ve vicdana aykırı olarak başkasını kötü duruma uğratması)-sitemden (Bir kimseye, yaptığı bir hareketin veya söylediği sözün üzüntü, alınganlık, kırgınlık ve başka duygular uyandırdığını öfkelenmeden belirtmesinden) başka bir şey yok.
 
Bu ırmak, adamı batırır ama öldürmez;
Abı hayattır (Ölümsüzlük bağışlar), lütuftan (Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik ve yardım)-keremden (Soyluluk, ululuk, büyüklük, asaletten) başka bir şey yapmaz.
 
Kutluluk yeli (İyilik getiren rüzgâr), Muhammed'den haber getirir-getirmez;
O erlik (Güçlü ve yürekli, gözü pek, düşüncelerini açıkça söylemekten çekinmeyen), o hale (Bazı yıldızların, Ayın çevresinde görünen geniş ve aydınlık)  yüzünden bütün kötülük kalkanını (Koruyuculuğunu) yerlere attı-gitti.
 
Yoksul (Sadece Allah’a muhtaç kişi), alçalırsa (Değeri alçalmış gibi gözükse de) şaşılmaz;
Senin gamın (Üzüntün), yoksul (Değeri alçalmış gibi gözükse de)  şöyle dursun, yüzlerce padişahın başına yerlere düşürdü (Öldürdü).
 
Günün birinde, Edhemoğlu felek gibi (Aklının tesirinde kalmadan, sarhoş gibi kaderini yaşamak için), boz atını, ceylanın peşinden koşturdu.
 
Derken ona öğlesine bir şerbet sundun ki tadı, kokusu, başını bürüdü; kendinden geçti de attan düştü, yerlere serildi.
 
(Şam’da ölen meşhur sufi Edhemoğlu İbrahim’in bir gün bir ceylan avında, Hatiften (Allah’tan söz getiren melek) “ Seni bu iş için yaratmadılar” sesini duyduğunu, bu yüzden padişahlığı bırakıp kendini Allah’a adamış kişidir)
 
Herkes, şaşkınlık mahallesinin başında, yoksul (Yalnız Allah’a muhtaç) Edhemoğlu dedi, tacını kemerini bıraktı-gitti.
 
Süleyman, bir kuşla Belkıys'in saltanatını yendi ya;
Senin adınla yendi ancak.
 
Muhammed, bir işaretle, yeryüzüne Ay’ın ikiye bölündüğü haberini yaydı, bir kavgadır, kopardı ya, o da senin adınla oldu.
 
"Terci"
Sofi’nin o şarabı (İnsan eli değmemiş Tanrı şarabı), kadehten münezzehtir (Temiz, uzak);
Çünkü kör kütük sarhoş olmuştur Sufi, elinden kadehi düşmüş-gitmiştir. *
                     ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
(Seba’lıların hükümdarı olan Belkıys ve topluluğu güneşe taparlardı.
Çavuşkuşu denilen hüdhüd, bir gün Süleyman peygamberin meclisinde bulunmamış, ona bir ceza vermeyi kurarken hithüt gelmiş.
Seba’lılara Belkıys adlı bir kadının hükmettiğini, onun ve ona uyanların güneşe taptıklarını anlatmıştı.
 
Süleyman, hüdhüdle Belkısys’e “Rahman ve Rahim Allah adıyla.
Bu Süleyman’dan Belkısy: “ “Müslüman olarak bana gelin” mealinde bir mektup yollamıştı.
 
Belkısy, Süleyman’a hediyeler gönderince Süleyman, beni bunlarla kandırmak istiyor demiş ve onu bir an içinde tahtıyla bana kim getirebilir diye sormuştu.
 
Bir ifritin, sen yerinden kalkmadan, bu meclis bitmeden gelirim demiş, kendisine Kitaptan bilgi verilen zatsa gözünü yumup açıncaya dek getiririm demiş, o anda Belkıys tahtı ve kendisi Süleyman’ın yanına getirmişti.
 
Süleyman Belkıys’ın billur yeri su sanıp bacaklarını sıvadığını görünce gülmüş, tahtı göstererek bu muydu tahtın demiş, Belkıys, tıpkı o sanki dedikten sonra da bu mucizeler karşısında Süleyman’la âlemlerin Rabbine inandım deyip imama gelmiştir. Neml suresi 20-44)
 
Neler öğrendik;
1.    Ben-sen diye başlayan ve benliği öne çıkartan konuşmaların ve ilişkilerin etkisi ve sonucu olmayan birliktelik oluşturacağını öğrendik.
2.    Mevlana öğretisinin kişiyi batırmadığını, ölümsüzlük, büyüklük, asalet, soyluluk kazandırdığını öğrendik.
3.    Peygamber efendimizden gelen uğurlu rüzgârı ile yiğit kişiler, güçlü ve yürekli, gözü pek, düşüncelerini açıkça söylemekten çekinmeyen kişilik oluşturarak kötülüğe uğrama korkusundan kurtulacağımızı öğrendik.
4.    Müslüman kişinin yoksul gözükse de çok güçlü olduğunu, çok güçlü kişilerin isteyerek veya istemeyerek uymak, katlanmak durumuna düşeceklerini öğrendik.
5.    İnanan kişinin Allah’ın adıyla galip gelineceğini öğrendik.
6.    Tanrı şarabının kendisine inanan, aşkla seven kullarına ikram ettiği, insan eli değmemiş şarap olduğunu öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Allah dostlarının Allah’ı görme ve tanımanın verdiği zevle kendinden geçtiklerini, bu dünyada bu lezzetten daha üstün bir zevk olmadığını öğrendik, anladık.
                     *
RAVLİ

Popüler Yayınlar