1540. Ruhani hamam (Ruhların
temizlendiği, arındırıldığı yer) ah, perileri nasıl da davet etmede;
Soyunan o âleme dalıyor, şu mezarlık elbise soyulan
camekân (Göstermelik, sergilenen yer) sanki.
Bu çeşit sırrı açma, bir süsenlere dikkat et de gör,
baştan ayağa dek dil kesilmişler, fakat söylemelerine izin yok.
Tebrizli Tanrı Şems’i, pencereden öylesine parlamış,
Ay gibi öylesine görünmüş ki anlatmama imkân yok.
Ey ayağının bastığı toprağa gökyüzün haset ettiği
güzel, senin canınla benim canım, aslında birdi.
Resimlerle bezenmiş evde bir Çin güzeli gördüm ki
yüzlerce adamın kanını içiyordu, kendisi de melek canına sahipti.
Gecenin gönlünde yüzlerce yakıyn (Sağlam bilgi) Ay’ı (Karanlıkları
aydınlatan, gözümüze gösteren) doğdu
(Kendini gösterdi) bana;
Yüzlerce yakıyn nuru (Şüphe
edilmeyecek bilgi) gördüm ki şüpheye iştiyak (Özlem)
çekmedeydi.
Eyaz’a a hür kişi dedim, sonucu a Mahmut, ay
beyceğiz oldun işte, padişaha neler yaptın da buna nail oldun?
A köpek, sen de mağaradaki arkadaşlara (Eshab-ı kehf’e (Yedi uyurlara)) katıldın, mağarada
uyuya kaldın, evvelce köpekceğizdin, sonunda Tanrı aslanına döndün.
A ateşler içine düşmüş balık, (Manevi) denize yüz tut, orada şu dünyadaki
yaratıklardan da daha fazla balık var.
Ey Tebrizli Tanrı Şems’im benim, senin rengine
boyandım;
Bir leştim (Canım bedenimde
değildi) adeta, sense çevremde tuzlu bir denizsin.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Ashab-ı
kehf-köpek:
Mağara arkadaşları anlamına gelir,
Rivayete göre Dıkyanus adlı hükümdar hükmettiği halkı puta secde
etmeye zorlamış.
Yedi kişi, bu harekette bulunmamak için kaçmaya karar vermişler ve
şehirden çıkmışlar.
Kıtmir adlı bir köpek de peşlerine takılmış, kovmuşlar, taş
atmışlar, hatta ayağı kırılmış, fakat gene peşlerini bırakmamış.
Bunlar da hoş görmüşler, köpekle beraber bir mağaraya sığınmışlar.
Orada Tanrı, bunlara bir uyku vermiş, tam 309 yıl uyumuşlar.
Yel bir yanları çürümesin diye Tanrı emriyle sağdan sola, soldan
sağa çevirmiş.
Köpek de mağaranın ortasında, ön ayaklarını yere yayıp uykuya dalmış.
309 yıl sonra uyanmışlar, bir gün uyuduklarını sanmışlar.
Sonra güneşe bakmışlar, henüz batmadığını görünce yarım gün uyumuşuz
demişler.
İçlerinden birini bir şeyler almak için şehre yollamışlar.
Adamın verdiği para geçmemiş, üç asır önceki para olduğunu
anlamışlar.
Zamanın hükümdarı iman sahibi imiş, duyunca bunları ziyaret etmeyi
kurmuş.
Halkla beraber o adamla mağaraya gitmişler, fakat mağaraya girince
Tanrı, bunları köpekleriyle beraber sırretmiş (Kehf
suresi 9-26)
*
Neler
öğrendik;
1.
Dinimizin tüm
emirleri ve yasaklarının ruhsal temizlenme ve arınmaya davet ettiğini öğrendik.
2.
Mezarlıklarda
artık kirlenmekten kurtulmuş ruhların bedenlerinin bize gösterdiğini öğrendik.
3.
Mezarlıkların
sözsüz, dilsiz, ses çıkarmadan yaşamın sırlarını ve sonuçlarını anlattığını
öğrendik.
4.
Şems Hazretlerinin
karanlıkta kalmış, bizi derinden ilgilendiren, yaşamımıza etkileyen birçok
bilinmezin sırları açıkladığını, bize gösterdiğini öğrendik.
5.
Sultan Mahmut’un
veziri Ayaz’ özelliklerine âşık olduğunu, böylece Sultan Mahmut’u kendine âşık
ettiğini öğrendik.
6.
Leş pisken
tuzlaya düşse ve tuz haline gelse temiz olacağını öğrendik.
Hatıra: *
Babam rahmetli müftü Fehmi Bayraşa ile
hamama gittiğimizde iki dizini göbek taşına koyarak “ Selâmün-aleyküm ya cinler”
(Selamet üzerinize olsun) diyerek cinleri
selamladığına şahit oldum.
Bana
açıklama yaparak hamamlarda cinlerin çok bulunduklarını, Mevlevilere Hazreti
Mevlana’ya saygı duyduklarından dolayı zarar vermediklerini, hamam tenha olduğu
zaman cinlerin toplantı ve düğünlerini burada yaptıklarını, cinsel
organlarımızı göstermemeye dikkat etmemiz gerektiğini, cinlerin orada
olduklarını kabul ederek saygılı hareket etmemiz gerektiğini, öğüt vererek
söyledi.
*
İşte
böyle yaren;
Kim; kimde varlığını yok ederek ona katılırsa artık o kişi olacağını,
birlik olacağını öğrendik, anladık.
RAVLİ AV KİM AVCI KİM yazarak Googleden okumalısın.
*
RAVLİ