1340. Çelebi (Görgülü,
terbiyeli, olgun kişi), seviyorum seni, seviyorum seni;
Fakat sen nerdesin, nerde?
Kibrin (Kendini beğenmen,
başkalarından üstün tutma, büyüklenme, benlik), gururun (Kendini büyük ve önemli gösterme davranışın) da yok
senin;
Şu anda ara bizi, ele al (İncele,
araştır) gönlümüzü.
Mademki rahatlaştın, sükûn (Erinç,
huzur, rahat) buldun, nerde uyumuştun, ne rüya görmüştün, söyle ey
gönül;
Bildiğin gibi gene sarhoş oldun, dilerim,
ayılmayasın hiç.
Vah (Yazık) benim
dayancım, vah.
Sevgilinin ağzı açıldı mı sunduğu şarap ne de
güzeldir;
Tatlılaştıkça tatlılaşır, bi-teviye (Değişmeksizin,
düzenli, aynı biçimde tekrarlanan, aynı biçimde sürüp giden) ağdalaşır (Koyulaşır) gider.
Sen bir tuzlasın (Tuz elde
edilen havuzsun) sanki hem de her canın ta gönlünün içindesin;
Ey lütfu (Önemli birinden
beklenilen iyilik, yardımı) umulan, ihsanı (Karşılık
beklemeden yardım etmesi) beklenen, herkesin tadı-tuzu (Zevk veren) her şeyin güzelliği-alımı, senin güzelliğinden
gelmede.
Her güzel, birazcık sana benziyor, yoksa ne erkeğe
bakardım, ne kadına, dünyadan göz yumar giderdim.
Hak bana gülse de, tutup ellerimi bağlasa da, kınasa
(Ayıplasa), azarlasa (Kırıcı
sert söylese, paylasa ) da buradan gitmene imkân yok.
Soğuk (Duygudan, sevgiden
yoksun olan, yakın ve içten olmayan, ilgisiz) donuk (Canlılığı az olan,
durgun, uyuşuk) kişilerden gönül soğur (İstek,
sevgi, ilgi kalmaz), üşüyüp donar (Gelişmez,
yeniliklere açık olmaz), mazı sarılıp soldu mu (Asalakların
oluşturduğu urdan) gönlü kararır insanın.
Senin sesini duydu mu önünde yüzlerce perde,
yüzlerce burç (Kalelerde olan yuvarlak kule),
yüzlerce kale olsa güvercin, onların hepsini de aşar, uçup gelir, buluşma
kulesine konar.
Bir kavim (Aralarında töre, dil ve kültür ortaklığı olan boy ve soy
bakımından birbirine bağlı insan topluluğu) var ki kötülük (Zarar vermek) için yaratılmış, sana ulaşma (Yakınlaşma) hususunda yalanlar söylerler, laflar
uydururlar;
Fakat biz, o sözleri işitmeyiz bile a efendim.
Şu inatçı nefis, keçi yavrusu gibi dağlara, tepelere
çıkmak ister, yücelmeyi diler;
Fakat sakalından başka nesi var, ona kaba-sakal
adından başka ne ad takayım?
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik;
1.
Görgülü,
terbiyeli, olgun kişileri Mevlana Hazretlerinin sevdiğini öğrendik.
2.
Hazreti Mevlana kibirden,
gururdan kendini arındırmış kişileri Mevleviliğe davet ettiğini, onlara yücelme
yollarını öğreteceğini öğreneceğini öğrendik.
3.
Uzun süreli mutlu
ve huzurlu, ağız tadımızın olması için Hak şarabı içmek gerektiğini, bunun
yollarını Mevlevilikte öğrenebileceğimizi öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
İç
âlemimizi temizleyip saf hale getirdikten sonra yücelme yollarını
bulabileceğimizi, bunun için de Hazreti Mevlana’ya tutkulu bir sevgiyle
bağlanıp, her dediğini doğru kabul ederek, onun sevgisini ve yardımını almamız
gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ