1290. O eve geldi de biz, hep birden pervaneler gibi
o Ay yüzlüyü aramak için sokaklara döküldük.
O, evden buradayım ben diye bağırıp durmadaydı,
benimse bu bağrıştan haberim bile yoktu da nerdesin diye her yana bağırıyordum.
O sarhoş bülbülümüz, gül bahçesinde şakıyıp
duruyordu da biz, üveyik kuşu gibi “Ku, ku-nerde, nerde” diye feryat ederek
uçuyorduk.
Gece yarısı bir bölük halk sıçrayıp yatağından
kalkmış, hırsız var diye bağırıyordu;
O hırsız da onlarla beraber hırsız var diye
bağırmadaydı, hâlbuki hırsızın ta kendisiydi o.
Onun bağrışı, öbürlerinin bağrışıyla öylesine
karışmıştı ki onların bağırış-çığırışlarından sesi bile ayırt edilemiyordu.
“O sizinledir” (Hadid suresi 4,
Muhammed suresi 35) yani bu arayışta o da beraber;
Bu bakımdan arıyorsan asıl onu ara.
Sana senden yakındır, ne diye dışarıya gidiyorsun?
Yoksullaş, kar gibi eri, kendini
kendinde aramaya koyul.
İnsan aşka düşünce süsen gibi dilleşir, söze başlar
amma sen dilini tut, sus, süsenin de huyu budur, dili vardır da söylemez.
Akıl çengimden (Sazından)
benlik, senlik telini kopar da hemencecik gönül nağmesine koyul, bir benim için
çal, bir senin için.
İştiyak (Özlem)
birliğinde hepimiz de birleşiriz, bir oluruz;
Fakat söze başladık mı ben bir ayrı dost olurum, sen
ayrı bir dost.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik;
1.
Özlemde birlik
olduğunu, söz söylerken farklılıklar olduğunu öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Allah
ile beraber Allah’ı aradığımızı öğrendik, anladık.
*
RAVLİ