1410. Gönüle dedim ki mihnetlere (Sıkıntılara) dalma, bir an olsun geri gel (Mevlana Hazretleri gönlünü Tanrı Şems’ine gönlünü vermiş geri
çağırıyor);
Gelmem dedi;
Bu diken (Bu sıkıntı)
hurmadan (Tatlı meyveden) daha hoş.
Gelirsem alçalırım, varlığa dalar da donakalırım;
Güneşe tapıyorum (İnanıyorum
ve bağlılığım) ben, o ıssıya (Sıcaklığa)
alışmışım.
Önceden denize alışan balık derede rahat edemez,
havuz yurt olamaz ona.
Onun aşkının mihnetinde (Sıkıntısında)
yüzlerce rahat vardır, yüzlerce huzur;
Bu güzelim mihnetten (Sıkıntıya
katlanmayan) kâfirden başka kimdir kaçan?
A benim canım (Dostum),
altı yanında (Yukarı, aşağı, sağ, sol, ön, arka)
da güzelliğinin resmi var, her tarafta seni görüyorum;
Aynada da parıl-parıl senin yüzün parlamada, çünkü
sen cilalamışsın (Tat katmışsın), arıtmışsın (Temizlemişsin) onu.
Fakat ayna, ancak kendi miktarınca görebilir seni;
Olgunluğun çeşit-çeşit şekilleri nasıl sağlayabilir
aynaya?
Güneş (Gökteki),
senin güneşine (Tanrı Şems’ine) sordu, “Ne vakit
görebilirim seni” dedi.
Güneşin cevap verdi de dedi ki:
Sen batarsan o vakit doğarım ben.
Bu yana rahvan (Yavaş) yürüyüşle
gelemezsin sen;
Çünkü deven, dizinden bağlı, ey aklı kendisine bağ olan kişi.
Işığı, aydınlığı yedi göğe bile sığmayan akıl, nasıl
oldu da senin tuzağına düştü, nasıl oldu da senin çuvalına girdi ey aşk?
Akıl, aşk harmanından (Sap
ile samanın birbirinden ayrıldığı yerden) bir buğday tanesi ancak;
Fakat o buğday tanesi senin kolunu-kanadını
kıskıvrak bağlamış.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik;
1.
Tanrı Şems’ine
verenin gönlünün o kişiye geri dönmek istemediğini, aklının gönlünü kandırarak
dünya işleri ile meşgul edip bağlayacağını öğrendik.
2.
Tanrı erlerinin
bize verdiği sıkıntıyı bahane edip uzaklaşmamamız gerektiğini, onlardan sayısız
rahatlık geleceğini öğrendik.
3.
Kullandığımız
aklın cüzi akıl yani bir parça akıl olduğunu, külli akıl dediğimiz büyük aklı aşk ile
kullanabileceğimizi öğrendik.
4.
Gönül aynasını
dünyalık isteklerden temizlemiş, Allah dostlarını sevmekten tat alacak duruma
getirenlerin aklı iyi kullanabileceklerini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Aklın
bir buğday tanesi kadar değeri ve gücü olduğunu böyle bir aklın insanı
bağlayarak hareketsiz duruma getirdiğini, aşkın ise özgürce sayısız değeri ve
gücü olduğunu öğrendik, anladık.
Aşktan, gönülden bahsetmek büyük bir iş olduğunu, bu ikisinin de birbirine karılıp birleştiğini
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ