17 Aralık 2015 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 1410 İNCİ BEYİT

1410. Gönüle dedim ki mihnetlere (Sıkıntılara) dalma, bir an olsun geri gel (Mevlana Hazretleri gönlünü Tanrı Şems’ine gönlünü vermiş geri çağırıyor);
Gelmem dedi;
Bu diken (Bu sıkıntı) hurmadan (Tatlı meyveden) daha hoş.

Gelirsem alçalırım, varlığa dalar da donakalırım;
Güneşe tapıyorum (İnanıyorum ve bağlılığım) ben, o ıssıya (Sıcaklığa) alışmışım.

Önceden denize alışan balık derede rahat edemez, havuz yurt olamaz ona.

Onun aşkının mihnetinde (Sıkıntısında) yüzlerce rahat vardır, yüzlerce huzur;
Bu güzelim mihnetten (Sıkıntıya katlanmayan) kâfirden başka kimdir kaçan?

A benim canım (Dostum), altı yanında (Yukarı, aşağı, sağ, sol, ön, arka) da güzelliğinin resmi var, her tarafta seni görüyorum;

Aynada da parıl-parıl senin yüzün parlamada, çünkü sen cilalamışsın (Tat katmışsın), arıtmışsın (Temizlemişsin) onu.

Fakat ayna, ancak kendi miktarınca görebilir seni;
Olgunluğun çeşit-çeşit şekilleri nasıl sağlayabilir aynaya?

Güneş (Gökteki), senin güneşine (Tanrı Şems’ine) sordu, “Ne vakit görebilirim seni” dedi.

Güneşin cevap verdi de dedi ki:
Sen batarsan o vakit doğarım ben.

Bu yana rahvan  (Yavaş) yürüyüşle gelemezsin sen;
Çünkü deven, dizinden bağlı, ey aklı kendisine bağ olan kişi.

Işığı, aydınlığı yedi göğe bile sığmayan akıl, nasıl oldu da senin tuzağına düştü, nasıl oldu da senin çuvalına girdi ey aşk?

Akıl, aşk harmanından (Sap ile samanın birbirinden ayrıldığı yerden) bir buğday tanesi ancak;
Fakat o buğday tanesi senin kolunu-kanadını kıskıvrak bağlamış.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Tanrı Şems’ine verenin gönlünün o kişiye geri dönmek istemediğini, aklının gönlünü kandırarak dünya işleri ile meşgul edip bağlayacağını öğrendik.
2.    Tanrı erlerinin bize verdiği sıkıntıyı bahane edip uzaklaşmamamız gerektiğini, onlardan sayısız rahatlık geleceğini öğrendik.
3.    Kullandığımız aklın cüzi akıl yani bir parça akıl olduğunu, külli akıl dediğimiz büyük aklı aşk ile kullanabileceğimizi öğrendik.
4.    Gönül aynasını dünyalık isteklerden temizlemiş, Allah dostlarını sevmekten tat alacak duruma getirenlerin aklı iyi kullanabileceklerini öğrendik.
                              *
İşte böyle yaren;
Aklın bir buğday tanesi kadar değeri ve gücü olduğunu böyle bir aklın insanı bağlayarak hareketsiz duruma getirdiğini, aşkın ise özgürce sayısız değeri ve gücü olduğunu öğrendik, anladık.

Aşktan, gönülden bahsetmek büyük bir iş olduğunu, bu ikisinin de birbirine karılıp birleştiğini öğrendik, anladık.
                               *

RAVLİ

Popüler Yayınlar