1350. Sus, sus, sözü unut artık;
Aklını başına devşir de bu yana (Sözlerin uçuştuğu yere) gelme artık, üveyik kuşu gibi
(Ku-ku –nerde, nerde diyerek) o yana (İlahi âleme doğru) uçmaya bak.
Ey gönlü Kalender
(Gösterişsiz, sade yaşamaktan yana olan, alçak
gönüllü) dost, ne diye gönlünü daraltırsın (Küçültürsün),
içini sıkarsın (Kendine sıkıntı verirsin)?
Kuzgunu (Kötülüğü,
uğursuzluğu, sıkıntıyı) ne diye düşünürsün, devekuşunun (Çok hızlı koşabilenlerin ) canısın (Dostusun) sen.
Şöylece canlarıyla oynayanların (Mevlevilerin) halkasına salına-salına gir de canınla
oyna,
Ey yerden, yurttan ayrılıp giden, sonucu (Özü) nerdesin sen?
Lâ’l (Renkli kıymetli taş)
dudakların sahip olduğun madeni bildirmede;
O can incisini sonucu (Gelişiminden,
girişiminden özü elde edip) meydana çıkarırsın sen.
Pek güzelsin, ah ne belasın (Sıkıntılara sebep olansın) sen, ne bela (İçinden
çıkılması güç durumsun).
Öylesine parlaksın, öylesine güzelsin ki
güzelliğinden, alımından (Çekiciliğinden) can (Mevlevi kardeşlerin), kulağına takılmış, bir halka
olmuş (Senin Allah’tan duyduklarını duymak isteyenler
senin kulağında toplanmışlar);
Fakat hiçbir halkaya girmiyorsun sen.
A güzelim benim, Ay (Güneşten
aldığı ışığı karanlıkta kalanlara yansıtmakta) aydınlatma huzurunda bir
kul (Sana sevgiyle bağlanmış), bir köle (Hizmet etmeye hazır);
Can, tapına gelmiş, beline kemer kuşanıp hizmete
durmuş;
Sen de bizi hür, serbest bir hale getirmek için
tutmuşsun da elbiselere bürünmüş, sûret (Görünüş, biçim)
kaydına girmişsin.
Gönülden derdi, gamı aldın, gönlümüzü kederden azat
ettin (Serbest bıraktın) ya, artık gönül, Cem’in
küpüne (Birlikte olanların toplu olduğu yere)
döndü;
Artık bu kadeh, senin için parlar durur.
Her gün bezenir, güzelleştikçe güzelleşir de
çıkagelirsin, fitneler, kargaşalıklar çıkararak sarhoşların meclisine (Kendinden geçmiş sevinçli topluluğun içine) dalarsın.
Ey Tebrizli Tanrı Şems’i!
Ey görünüşümüzün aslı, temeli, bizi görüşten mahrum
etme, gözsüz bırakma, sensin gözümüz, görüşümüz bizim.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik;
1.
Şems Hazretlerini
Mevlana Hazretleri ve tüm Mevlevilerin candan sevdiklerini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Hakikati
arayan topluluğun içinde yer almaya çalışmamız, doğruları ve doğrudan hakikati
gösterecek kişileri sevmemiz, onlara hizmet etmemiz gerektiğini öğrendik.
*
RAVLİ