1510. Şimdi, âleme fettanca (Gönül ayartıcı, cilveli) bir fitnedir (Karışıklık,
kargaşa) saldın da et Tebrizli Tanrı Şems’i, halktan ne diye
çekinmedesin, ne diye kaçmada?
Ey yüzü, yüzümü Ay gibi parıl-parıl parlatan;
Gözü, vücudumuzun bütün cüzlerini (Bütünü oluşturan bölümlerden her biri) görüş, anlayış
sahibi eden!
Rüzgârın (Kokunun, renginin
etkisi), ağacımı oynatmada, adını anmam (Seni
düşünsen, sözünü etsem, sözünü hatırlayıp söylesem), ağzımı ballarla,
şekerlerle dopdolu bir hale getirmede.
A benim dalımı, ağacımı yapraklarla, meyvelerle
dolduran, bilir misin ağacım (Hareketsiz kalmış vücudum)
neden oynuyor?
Yapraklandığımdan dolayı nazlanmaz (İsteksiz görünmez), meyvelerle doldurduğundan dolayı
oynamaz a benim ağacımın sabrını (Olacak veya gelecek
bir şeyi telaş göstermeden beklemekten beni vazgeçip) alt-üst eden.
Ne vakit olacak, ben seninle, varımı-yoğumu rehin
vererek şarap içeceğim?
Sen başını alıp da gideceksin da ben kalacağım,
hırkamı rehin bırakacağım?
Şaraba gark olacağım, kadehe, testiye döneceğim,
perdeci, perde (Engel)
olmadan hiçbir engel bulunmadan sevgiliyle bir arada bulunacağım?
Sen afiyetlerle yüzlerce kadeh şarap içeceksin,
güzelim, ağır elbiseler giyeceksin de şu donmuş, buz kesilmiş dünya,
canlanacak, coşup-coşup köpürecek?
Ay, nasıl güneşin nuruyla aydınlanırsa benim de
senin ışığınla gönlüm aydınlanacak;
İmbikten (Karışımlardan,
karmaşıklıktan, değişkenlikten ayrılıp) çekilmiş gülyağı gibi gönlüm,
senin gül kokunla hoş, güzel bir hale gelecek.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik;
1.
Şems
Hazretlerinin insanı; baharın rüzgârı gibi ağacı yapraklarla süslediği gibi
süslediğini, çiçekler açtırdığını, meyvelerle doldurduğunu öğrendik.
2.
Şems
Hazretlerinin insanın; gönlünü ışıklandırdığını yani istek ve düşüncelerimizi
aydınlatıp kendimizin görmemizi sağladığını, her şeyi olduğu gibi görmemizi sağladığını,
karanlıkta bırakmadığını öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Kendimizi
bile farkında olmadığımız, tanımlayamadığımız, bağlanıp esiri olduğumuz,
aklımızı, düşüncemizi, istekle ihtiyacı karıştıran, ruhsal her türlü karışımları,
karmaşıklıkları, değişkenlikleri açıklayıp gösterdiğini, insanı beğenilen,
duyguları okşayan, zevk veren hale getirdiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ