90-
Top olduk sana, çevgeninin (Ucu eğri sopanın) eğri
ucuna uyduk, onun önünde başı dönmüş bir topuz; gâh (Bazen) neşe, eğlence
yerine çağırırsın, gâh belâya (Sıkıntıya),
cefaya (Zulme) sürer götürürsün.
Gâh
uykuya çekersin, gâh sebeplere sürersin; gâh varlık şehrine doğru atar
yuvarlarsın, gâh yokluk çölüne.
O
da sahibine gâh şükreder, gâh feryatlara koyulur, eyvahlar olsun der.
Gâh
Leyla’nın hizmetine bakar, gâh Tanrı sarhoşu, Tanrı delisi olur.
Cana
cefalar etmişsin, onu deliye divaneye döndürmüşsün; gâh yalnızlık bucağına âşık
etmişsin, gâh gösterişe, riyaya (İkiyüzlülüğe)
düşürmüşsün.
Gâh
altın ister o, gâh tutar da başına topraklar serper, gâh kendisini kayser (İmparator) sanır, gâh yoksullar gibi yamalı hırkalara
bürünür.
Ne
acayip ağaçtır ki bazı kere elma verir, bazı kere kabak; gâh zehir verir, gâh
şeker, gâh dert verir, gâh derman.
Ne
acayip ırmaktır ki gâh su olur, gâh kan, gâh lal (Kırmızı)
renkli şarap kesilir, gâh süt, gâh da şifalar veren bal.
Gâh
gönülde bilgi dokur, gâh gönülden bilgiyi söker atar.
Gâh
üstünlükler elde eder, gâh hepsini de bela görür.
Bir
gün gelir, Muhammed (Övülmüş) bey olur, bir gün
gelir kaplan kesilir, derken köpekleşir.
Gâh
damarı kötü bir düşman olur, gâh ana-baba hısım akraba.
Gâh
diken olur, gâh gül.
Bazı
sirke olur, bazı şarap.
Gâh
davulcu olur davul çalar, gâh davul olur tokmaklar yer.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdülbâki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler öğrendik:
1. Aşkı olmayan insan şekilden şekle gireceğini
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Sevgiyle
Allah’a bağlanmayanların Allahın yoluna girmeyenlerin, sayısız değişikliklere
gireceğini öğrendik, anladık.
ÇOK RENKLİLİKTEN TEK RENKLİLİĞE GİTMEK GEREKİR.
*
RAVLİ