290-
Zühre’nin (Venüs
yıldızı, bakana sevinç veren yıldız), senin nağmelerinden başka daha
hoş, daha makbul nağmesi mi var, onun çaldığı ney (Kamıştan
yapılan üflemeli saz) de nedir?
O
senden nağme öğrenmek için dudağını, senin dudağına koymada.
Bütün
kamışlar, hele şeker kamışı, bu ümide bel bağlamışlar, bu emeğe karşılık ta
oynayıp durmadalar;
Yani
sen, dilediğini yüceltirsin, onlar da yücelmek istiyorlar.
Çenk
sensiz kötü, ney sen olmadıkça hüzünlere gark oluyor.
Onu
kucağına al, öbürünü öp.
Tef
de vur, vur, yüzüme diyor, yüzüm değerli bir hale gelsin.
(Yüreğinden, aklından, birikiminden bizi ney’e üfler gibi
sözler söyle, hakikati yüzümüze vura-vura söyle de yüzümüz değerli hale gelsin)
Bu
paramparça gönlü bir güzelce sarhoş et (Kendinden geçir),
dağıt gitsin.
Dağıt
da dün kaybettiğini bari şimdi bulsun.
Ey
yüce Padişah (Şems Hazretleri), bundan böyle
ayık olmak yazıktır doğrusu, and olsun Tanrı’ya, artık ayık olarak Tanrım, seni
anlatamam, senden bahsetmem ben.
Ya
şarap ver (Beni sarhoş ederek kendimden geçir),
delil getirme (Söylediklerine delilsiz inanıyorum);
Yahut
kalk, sen söyle lütfunla (İyiliklerinle,
güzelliklerinle, hoşluklarınla, bağışladıklarınla) seni bulan kişi,
sufice (Tanrı’ya kendini adamış olarak) maceralara
düşüp gitti.
(Hazreti Mevlana Şems
Hazretlerini bulunca ilginç olaylar serüvenine dalıp gitti.)
Ecel
gelip çatsa da bütün varlığımızı kapsa ne çıkar bundan;
Ona
(Şems Hazretlerine) yüzlerce canım olsa veririm
de hoş geldin derim, merhaba.
Oynaya-oynaya
göğe ağarım (Yükselirim), ondan da neliksiz,
niteliksiz tüm varlığa, sonra da sabrımı, kararımı aldın ey ev sahibi derim,
daha da tez (Çabuk) gel.
Sen
Ay’dan yıldızı kapar, parça-parça alır götürürsün;
Gâh
süt emer çocuğu götürür gezdirirsin, gâh dadıyı tutar çekersin.
Dünya
gibi gönlüm var, koskoca dağı bile çekip götürmede.
Ben
dağ çeken erim, ne diye bir saman çöpünü yükleneyim, kurtar beni bu
samanlıktan.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik.
1.
Şems
Hazretlerinin dilediğini yücelteceğini, bu etki ve yetkiye sahip olduğunu
öğrendik.
2.
Şems Hazretlerini
delilsiz şahitsiz inananların hoş bir sarhoşluk içine girdiklerini, Tanrı’ya
kendilerini adayarak maceralı bir hayat yaşadıklarını öğrendik.
3.
Hazreti
Mevlana’nın canını ölüm meleğine verme yerine Şems Hazretlerine vermeyi
sevinçle tercih ettiğini öğrendik.
4.
Mevlana
Hazretlerinin güçlü olduğunu, fakat gücünü kullanmak yerine Şems Hazretlerinin
sahsına canını, gönlünü vererek kendini yok edip Şems Hazretleri ile var olmak
isteğini tercih ettiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Şems
Hazretlerinin büyüklüğünü, yüceliğini, etkisini Mevlana Hazretlerinin dilinden
öğrendik, anladık.
Şems
Hazretlerine hayran olan, aşkla bağlanan, ondaki ilahi kuvvetleri görüp anlayan
Mevlana Hazretlerinin de ululuk sahibi olduğunu, farklı kuvvetlere sahip
olduğunu, Allah’ın sonsuz sayısız kuvvetleri olduğunu bildiğini, sırları
öğrendikçe yeni bir sırrın kendisini göstereceğini bilen Hazreti Mevlana’mızın
dilinden öğrendik, anladık.
(Hazreti Mevlana’nın durumunu anlatmak haddime
düşmeyeceğinden, fakat bir parça anlamak ve anlatmaktan başka maksadım
olmadığımı açıkça söyleyerek affımı diliyorum.)
*
RAVLİ