20-
Nice kuş vardır, tuzaktan uzak, havalanır gider; fakat kaza elinden bir bela
okudur, fırlamış, uçup gelme-dedir.
O
hoca da sarhoşcağızdı, kendinden geçmişti.
Aşıklara
el çırpardı, eğlenirdi onlarla.
Ululuğuna aldanmıştı, esrimişti (Aklını doğru kullanamayacak durum, delirmek) de
Tanrıyla güreşe kalkmıştı.
Başına
yazılanlardan haberi yoktu, başını göklere yüceltmişti, kesesi altınla, gümüşle
doluydu, kulağı “Var ol” sesleriyle (Övgü sesleriyle
doluydu).
Halkın
el çırpmasından (Alkışlamasından), ayağına
kapanmasından (Aşırı saygı göstermesinden), şairlerin saçma-sapan övüşlerinden,
yâvecilerin yâvelerinden (Yersiz, akla aykırı, tutarsız
sözlerinden), öylesine
ululanmıştı ki (Kibirlenmiştir, büyümüştür, balon gibi
şişmiştir).
Keremin de afeti var, çünkü kerem,
erde ululuk belirtir, yaltaklananların halleri, insanı vehme (Kuruntuya, şüpheye, korkuya, tereddüde) düşürür hasta
eder.
İhsanda
bulunuyorum diye paralar verir, hâlbuki o paraları kendisi yaratmamıştır ki.
Başkasının
malından, mülkünden ihsanda (Bağışlarda) bulunmakla
adam cömert mi olur hiç?
Bir
firavun (Kibirli, suratsız ve kötü yürekli kimse)
kesilmişti o, bir şeddad (Hükümdar) olmuştu;
öylesine bir tuluma benzemişti ki içi hava dolu.
Karıncaydı,
yılan olmuştu, yılan da ejderha haline gelmişti.
Aşk, kutluluk sırrıyla Musa’nın sopasıdır sanki pusudan
öylesine bir ok attı ki hoca, onun açtığı yarayla iki büklüm oldu, yaya döndü.
O
ağır yaranın tesiriyle o anda yüzüstü düştü, sarası tutmuş adamlar gibi
hırıldamaya başladı, insanı yok eden ölüm hırıltıları arasında yerlere
yuvarlandı.
Rezil
oldu, çırılçıplak kaldı, düşman bile onun haline ağladı; akrabaları, yasa
batmış kişiler gibi onun haline ağlayıp feryat etmeye koyuldular.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdülbâki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Dünyada yaşayan
kimse yüksek yerde yer tutsa da emniyet içinde olmadığını, her an kaza kader
hükmüne göre başına işler gelebileceğini öğrendik.
2.
Kendini büyük
görmenin, her şeyi biliyorum demenin, imkanlarım iyi demenin Allah’a ihtiyacım
yok demeye geldiğinden; Allah’ında benim verdiklerime sahiplenip bana rakip
oldun diye rezil edeceğini öğrendik.
3.
Allah’a aşkla
bağlı olan kişinin koruyucusunun Allah olduğu için o kişiyi kınamanın Allah’ı
kınamak anlamına geldiğini öğrendik.
4.
Büyüklenen
kişinin kendisine zarar verecek rakibini görmediğini öğrendik.
5.
Büyüklenen kişiyi
Allah’ın sevmediğini öğrendik.
6.
Allah ve peygamber sözlerini söyleyip
büyüklenen kişinin başına işler geleceğini öğrendik.
İşte
böyle yaren,
Halkın
alkışının, takdirinin, aşırı saygıda bulunmasının din yolunda giden kişiyi
şaşırttığını, ruh sağlığını olumsuz etkilediğini öğrendik, anladık.
Din
yolunda olan kişinin ruh sağlığının bozulmaması, yaptıkların kalıcı ve
beğenilen olması için mutlaka Allah aşkıyla, aşkla olmasının gerektiğini
öğrendik, anladık.
Aşk
ile yapılan ibadetin beğenilen ibadet olduğunu, sözlerinin nurla aydınlanmış
sözler olduğunu öğrendik, anladık.
NE OLDUM DEME NE OLACAĞIM
DE.
*
RAVLİ