3 Ağustos 2014 Pazar

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 20 İNCİ BEYİT

20- Nice kuş vardır, tuzaktan uzak, havalanır gider; fakat kaza elinden bir bela okudur, fırlamış, uçup gelme-dedir.

O hoca da sarhoşcağızdı, kendinden geçmişti.
Aşıklara el çırpardı, eğlenirdi onlarla.

Ululuğuna aldanmıştı, esrimişti (Aklını doğru kullanamayacak durum, delirmek) de Tanrıyla güreşe kalkmıştı.

Başına yazılanlardan haberi yoktu, başını göklere yüceltmişti, kesesi altınla, gümüşle doluydu, kulağı “Var ol” sesleriyle (Övgü sesleriyle doluydu).

Halkın el çırpmasından (Alkışlamasından), ayağına kapanmasından (Aşırı saygı göstermesinden), şairlerin saçma-sapan övüşlerinden, yâvecilerin yâvelerinden (Yersiz, akla aykırı, tutarsız sözlerinden),  öylesine ululanmıştı ki (Kibirlenmiştir, büyümüştür, balon gibi şişmiştir).

Keremin de afeti var, çünkü kerem, erde ululuk belirtir, yaltaklananların halleri, insanı vehme (Kuruntuya, şüpheye, korkuya, tereddüde) düşürür hasta eder.

İhsanda bulunuyorum diye paralar verir, hâlbuki o paraları kendisi yaratmamıştır ki.

Başkasının malından, mülkünden ihsanda (Bağışlarda) bulunmakla adam cömert mi olur hiç?

Bir firavun (Kibirli, suratsız ve kötü yürekli kimse) kesilmişti o, bir şeddad (Hükümdar) olmuştu; öylesine bir tuluma benzemişti ki içi hava dolu.

Karıncaydı, yılan olmuştu, yılan da ejderha haline gelmişti.
Aşk, kutluluk sırrıyla Musa’nın sopasıdır sanki pusudan öylesine bir ok attı ki hoca, onun açtığı yarayla iki büklüm oldu, yaya döndü.

O ağır yaranın tesiriyle o anda yüzüstü düştü, sarası tutmuş adamlar gibi hırıldamaya başladı, insanı yok eden ölüm hırıltıları arasında yerlere yuvarlandı.

Rezil oldu, çırılçıplak kaldı, düşman bile onun haline ağladı; akrabaları, yasa batmış kişiler gibi onun haline ağlayıp feryat etmeye koyuldular.
                             ***
DİVAN-I KEBİR1
MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdülbâki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Dünyada yaşayan kimse yüksek yerde yer tutsa da emniyet içinde olmadığını, her an kaza kader hükmüne göre başına işler gelebileceğini öğrendik.
2.    Kendini büyük görmenin, her şeyi biliyorum demenin, imkanlarım iyi demenin Allah’a ihtiyacım yok demeye geldiğinden; Allah’ında benim verdiklerime sahiplenip bana rakip oldun diye rezil edeceğini öğrendik.
3.    Allah’a aşkla bağlı olan kişinin koruyucusunun Allah olduğu için o kişiyi kınamanın Allah’ı kınamak anlamına geldiğini öğrendik.
4.    Büyüklenen kişinin kendisine zarar verecek rakibini görmediğini öğrendik.
5.    Büyüklenen kişiyi Allah’ın sevmediğini öğrendik.
6.     Allah ve peygamber sözlerini söyleyip büyüklenen kişinin başına işler geleceğini öğrendik.
İşte böyle yaren,
Halkın alkışının, takdirinin, aşırı saygıda bulunmasının din yolunda giden kişiyi şaşırttığını, ruh sağlığını olumsuz etkilediğini öğrendik, anladık.

Din yolunda olan kişinin ruh sağlığının bozulmaması, yaptıkların kalıcı ve beğenilen olması için mutlaka Allah aşkıyla, aşkla olmasının gerektiğini öğrendik, anladık.

Aşk ile yapılan ibadetin beğenilen ibadet olduğunu, sözlerinin nurla aydınlanmış sözler olduğunu öğrendik, anladık.

NE OLDUM DEME NE OLACAĞIM DE.
                                       *

RAVLİ

Popüler Yayınlar