120- Ey bağ sahibi, ey bağcı, neden bize
sarılıyor, neden bizi bırakmıyorsun?
Biz
senin üzümünü yediysek sen de bizim sarığımızı aldın ya.
Ey
ışığı perdeler ardından gelen sevgili, ışığın, hararetin yaz mevsimi bize.
Bizi
al, yaz mevsimi gibi gönlümüz ateşli, ta gül bahçemize dek çek götür.
Ey
can gözümüzün tutyası (Görmeyi kuvvetlendiren sürme),
nereye gittin ki?
Gel,
gel de tandırımızdan rahmet suları kaynasın.
Gel
de çorak yerler yeşersin, mezarlar bahçe haline gelsin, koruklar üzüm olsun,
ekmeğimiz pişsin.
Ey
can güneşi, ey gönül güneşi, ey güzelliğiyle güneşi bile utandıran güzel, gel
de bir gör, şu balçık, canımızı nasıl tutmuş bırakmıyor.
Yüzünün
lütfüyle (Bağışlarıyla)
nice defalar tikenler gül bahçesi kesildi de imanımıza yüz binlerce ikrar (Saklamayıp doğruyu açıkça söylemek) bağışladı.
Ey ebedi aşk,
canımızı şu zindandan kurtarıp tek Tanrı’ya götürmek için şu kalıptan ne de hoş
yüz gösterdin.
Ey
ışıklar saçan sabahımız, gam zamanında neşe yarat, gecenin içinde bir gündüz,
görülmemiş, eşsiz, şaşılacak bir gündüz belirt.
Katır
boncuğunu inci haline getirirsin: Zühre’nin (Venüs
yıldızı) ödünü patlatırsın; malı-mülkü olmayanı padişah yaparsın, aşk
olsun sana ey padişahımız.
Nerde
o gözler ki izinin tozunu görsün.
Nerde
bizim delilimizi duyacak kulak, burhanımızı anlayacak akıl?
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdülbâki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler öğrendik:
1.
Tanrı’nın bağ ve
bahçenin meyvesinden yediğimiz için aklımızı başımızdan aldığını bağ ve
bahçelere bizi bağladığını öğrendik.
2.
Tanrı’nın
ışığının perdeler arkasından geldiğini, aradan perdelerin kalktığı yeri olan
gül bahçesinde buluşmak gerektiğini öğrendik.
3.
Canımızın çeşitli
isteklerle kendimizden uzaklaşıp gittiğini, canımızın kendimizde olduğu zaman
Tanrı’nın bağışlamasının, affının, merhametinin çoğaldığını öğrendik.
4.
Dünya
güzelliklerine dalıp gitmemek gerektiğini, esas kalıcı güzelliğin Tanrı’da
olduğunu öğrendik.
*
Zühre (Venüs) (Çoban) yıldızı:
Zühre
yıldızının tabiatı, soğuk ve nemliliği ılımlı olup, geceli diş bulunmakla ona
küçük mutlu adı verilmiştir.
Bu
yıldıza bakanın kalbine sevinç geldiği tecrübe ile anlaşılmıştır.
Bu
yıldızın özellikleri:
Yumuşak
ve sevimli, incelik ve zarafet, neşeli ve istekli, oynak ve şarkıcı, birleşme
ve tebrik etme ve güzel huylu bulunmuştur.
Bu
yıldızın şanına düşen varlıkların, aynı özellikleri taşıdıkları görülmüştür.
Bu
yıldız, Salı gecesiyle Cuma gününde hâkim bulunmaktadır.
İşte
bu gecenin ve gündüzün ilk saatleri buna nispet (Oran)
edilmiştir.
(Marifetnağme Erzurum-Hasankale’li İbrahim Hakkı Hz.4. cilt 7.
Bölümünden alıntı yapılmıştır)
*
İşte
böyle yaren,
Tanrı’dan
bekleyişte olanın canının istekler peşinde olmaması, canı başında, canı
kendimizde olması gerektiğini öğrendik, anladık.
Canımızın
dünya istekleriyle vücudumuza hapsolduğunu, bu hapisten kurtuluşun tek
çaresinin aşk olduğunu, aşkın Tanrı’ya bizi götürecek tek vasıta olduğunu
öğrendik, anladık.
Tanrı’nın
değersiz bir aşığı isterse çok değerli bir hale getirebileceğini öğrendik,
anladık.
*
RAVLİ