27 Ağustos 2014 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 260 İNCİ BEYİT

260- Nesrinle (Yaban gülü ile) gülün gerdeğinde (Baş başa kalma, ilk kez birlikte olma) davulu boynuma astım.
Bu gece tefle, dümbelek en güzel elbisemiz.

Sus, bu gece Zühre (Bakana sevinç veren yıldız) saki (Sarhoşluk veren içki sunucusu) oldu, kadeh sunuyor.
Bizim pembe beyaz tenli sevgilimiz de kadehi aldı, çekip duruyor.

Tanrı hakkı için bu anda sufiler (Tasavvuf inancını benimseyip kendini Tanrı’ya adamış kimseler), bizim rahmet dilememizden (Günahların affını, bağışlanmalarını Tanrı’dan istememizden) şevke (İstek ve hevese) geldiler de;

Gaybleri (Hislerle ve akılla bilinmeyen, gizli olanları, bilinmeyenleri) bilen Tanrı’nın gayb huzurunda neşelendiler, bellerine gayret kemerlerini kuşandılar (Hararetli ve temiz hislerle), semaa girdiler.

Bir bölük halk deniz gibi köpürüyor, dalgalar gibi secde ediyor.
Bir bölük halk da kılıç gibi savaşıyor, bütün kederlerimizin kanını içiyor.

Sus, bu gece Padişah mutfağa girdi, aydın yüzlü neşeli bir halde aşçılık ediyor.
Görülmemiş bir şey bu, helvamızı o tatlı sevgili pişiriyor.

Ey ecel meleği, savaşımızdan kaç, savaşımızdan kaç.
Çünkü sen bizim rengimize boyanamazsın, bizim rengimize sen.

Savaşımıza girersen, bizimle savaşmaya kalkışırsan onun erlerinin saldırışlarından, onun açacağı ağır yaralardan bir tek damarın bile sağlam kalmaz senin.

Önce öylesine bir şarap çekmelisin, öylesine bir hoş sarhoş olmalısın ki kendinden geçmelisin de sonra katılmalısın ahengimize (Uygunluğa), sonra katılmalısın ahengimize.

Bu şarabı içmek istersen yürü, önce şişe gibi daral (Kendini küçült, dayandığın sebepleri yok et, zayıf ve güçsüz ol, sıkıntıları sev), şişe oldun mu da vur kendini taşımıza (Kendini bizde yok et, bizle var ol), vur taşımıza kendini.

Kim o kızıl şarabı içerse gelişir, muradına erer, daralmış gönlümüzden ferahlıklar (Genişlik, gönül açıklığı) elde eder, daralmış gönlümüzden ferahlıklara kavuşur.
                               ***   
DİVAN-I KEBİR1
MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik.
1.    Şems Hazretleri ve Mevlana Hazretlerinin buluşmasının bir düğün şenliğinde, sarhoşluk veren sevinç içinde olduğunu öğrendik.
2.    İki büyüğümüz bir araya gelmesinden oluşan sevgi ve sevinç dalgasının yaşayan veya ahrete gitmiş bütün sufilere kadar ulaştığını, bu buluşmanın bereketinden suçluların af edildiğini, suçlarının bağışlanarak tertemiz bir hale gelerek Tanrı Huzuruna çıktıklarını öğrendik.
3.    Bu kutlu buluşmanın sevinç dalgasının göklere de tesir ederek bütün âlemleri sarhoş ederek kendinden geçirdiğini öğrendik.
4.    İki büyüğümüzün buluşmasını bizzat Allah’ın istediğini, verdiği sıcaklığıyla bütün insanların yararlanabileceği elverişli hale getirdiğini öğrendik.
5.    Mevlana Hazretlerinin ve dostlarının arasına uygunluğa ulaşmadan, onlarla aynı renkten olmadıkça yani aşk ile kendinden geçmeden katılmanın mümkün olmadığını öğrendik.
6.    Mevlana Hazretlerinin ve dostlarının arasına sahip olduğumuz bilgi ve kuvvetlerle, benliğimizle giremeyeceğimizi, kendi değerlerimizi yok edip onlarla var olma koşullarını yerine getirmemiz gerektiğini öğrendik.
7.    Aşk şarabını içip kendinden geçen kişinin gelişeceğini, isteklerine, dileklerine, amacına ulaşacağını, Mevlana Hazretlerinin ve dostlarının gönlünden ferahlıklar elde edeceğini öğrendik, anladık.
                                *
İşte böyle yaren,
Mevlana Hazretlerinin şahsından, gönlünden yaralanmak için, üzüntü ve sıkıntılardan kurtulmak için, genişlemek için; kişiliğimizden güvencelerimizden, sevgi bağlarından temizlenip o temiz büyüğümüzün aydınlattığı ve gösterdiği yolda olmamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Bu istenilenleri yapmak kolay değildir.
Ama gayretli bir çalışma ve yoldan ayrılmadan yapılan uğraşıya büyüklerimizin yardımının geleceğini bilerek ve bekleyerek Hak yolculuğuna kararlı devam etmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.

Gel daveti ayrıdır, kal daveti ayrıdır.
Gel davetini kal gibi anlayanlar bu tapıdan uzaklaştırılırlar.

Farklı renklere sahip olanların tek renk olması için hızlı bir dönüş yapması gerektiğini öğrendik, anladık.

Hazreti Mevlana bizim kişiliğimizden, dünyalık değerlerimizden, güven duyduklarımızdan temizlenmemizi, bu bağlardan kurtulduktan sonra beğenilen, sevilen, ebedi bir kimlik ve kişilik kazandırarak Hak huzuruna bizi hazırladığını bilmemiz ve anlamamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                                           *

RAVLİ

Popüler Yayınlar