80-
Ey gül, bunları gördün de o yüzden dünyaya gülüyorsun (Dikenlerle
dolu bağdan kurtulup şekerle buluştun), o yüzden (Sevinçten) elbiselerini yırtıyorsun ey kızıl kaftanlı
düzenbaz, güçlü kuvvetli yiğit.
Güller,
kim merdiven (Gökyüzüne çıkmak) isterse canını
belalara (Sıkıntılara gönüllü katlansın) atsın
diye naralar atarak, uçuşup saçılarak gökyüzünden gül bahçesine yağmada.
Kendine
gel, şu kaptan (Tastan), gül suyu yapan ustanın
şişesinden, bir yolunu bulup ter gibi sız da kurtul, ruh gibi çık o bulunduğun
kaptan.
Ne
de bahtınız yâr ( Gelecekteki
olayları kaçınılmaz bir biçimde belirleyen ilahî iradenin insan ve toplum için
çizdiği yaşayış biçimi, kader, talih sevgili
olsun), talihiniz
yaver (Şansımız yardımcı olsun), benziniz gül
gibi kıpkırmızı; biz de sizin gibiydik, fakat ruh olduk, haydin, siz de ruh
olun.
Gülbeşerden
maksadımız Tanrı lütfüyle bizim varlığımızdır; hey gidi hey, varlığımız sanki
demir, Tanrı lütfüyse mıknatıs (Çekici).
Akıl
aynadır, aynacı ona kıvılcımlarla eziyet etmededir de bu yüzden olacak, bizi
istemiyor, sizi, sizsiz (Toplumun oluşturduğu benlikten
temizlenerek) isterim diyor.
Ey
misk gibi sözler söyleyen, kendine gel artık, bu sözün sonu yoktur; senin bana
söylediklerini kimseciklere söylemem ben.
Ey
Tebrizli Şems, padişah huylu padişahların sırlarını harfsiz, sessiz, renksiz,
kokusuz söyle; güneş olmadıkça tanyeri (Güneşin doğmak
üzere olduğu sırada ufukta hafifçe aydınlanan yer) nasıl ışır, kuşluk
çağı (Sabah ile öğlen arası) nasıl aydınlanır?
Et
bedenimizin, canımızın padişahı, ey bizi güldürüp dişlerimizi gösteren dilber,
ey gözlerimizi sürmeleyen, ey can gözümüze tutya (Görüşü
kuvvetlendiren sürme) olan güzel.
A
güzelim, Ay senin aydınlığını, senin yüceliğini görür de utanır; aşkına
helaldir kanımız; seni gördüm mü gönül, gene kaza geldi çattı, gene geldi çattı
kaza demeye başlar.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdülbâki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler öğrendik:
1.
Dünyanın
dikenlerle dolu (Acı veren işlerle dolu)
olduğunu, dikenlerden kurtulup tatlılıkla birleşerek sevince kavuşmamız
gerektiğini öğrendik.
2.
Çıkılmaz
sandığımız bizi hapseden çevreden kurtularak göklere çıkma yolunu bulmamız
gerektiğini öğrendik.
3.
Mevlana
Hazretlerinin de bizim gibi bir insan olduğunu, ruhuna önem vererek ve
toplumsal baskılardan kurtulup göklere çıktığını, bu yolun inceliklerini bize
öğrettiğini öğrendik.
4.
Şemsi Tebriz’i
Hazretlerinin Tanrı ışığını gösterdiğini, bu ışığı görmeye kuvveti olmayanın da
gözüne kuvvet verdiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Harfsiz,
sesiz, renksiz, kokusuz iletim sağlamanın Allah âlemine ulaşanların
birbirleriyle iletişi olduğunu, bu iletişimi başkalarının hırsızlama
yapamayacağını öğrendik.
Mesela
rüyamızda birisiyle konuşuruz, o bize sözler söyler biz de ona, bir yerler
görürüz ama vücudumuz yataktadır.
Bu
iletişimde ne ağız oynar ne de konuştuğumuz kimse karşımızdadır.
İlahi
âleme yükselenler:
Dış
beş duyu, iç beş duy ile iyi anlaşması ve kaynaşması sağlandıktan sonra his
dünyasına ayak atılır.
His
dünyasında gerçeklerle hayal ettiklerimizi ayırt edecek duruma gelince İlahi âlemin
kapısına gelinmiş olur.
İlahi
âlemin kapısına kadar çalışmalarla gelinir ama o kapıyı yalnız Allah iznine
bağlıdır.
Bu
kapıya nice veli, ermiş, derviş adayları
gelip geri döndürülmüş, kapı açılmamıştır.
Allahtan
umut kesilmez sırrını bilen büyüklerimiz umudunu kaybetmeden bu kapıya
gelmişler ve girene kadar çalışmalarına devam etmişlerdir.
Dünyalık
değerlerden, benlikten, bizlikten temizlenmedikçe bu kapı açılmaz, bunu iyi bil
yaren!
Şems Hazretlerinin Tanrı sırlarını bildiğinden dünyaya ve ahrete
bağlayan bağların az olmasından kolayca sarhoşluğa ve ayıklığa geçebildiğini,
her ikisini de aynı anda yaşayabildiğini öğrendik.
Her iki büyüğümüzde ortak olan dünya ve ahret işlerini unutup Tanrı aşkını
istemeleri ve bunun mestliğinde yaşamayı sevmeleridir.
Her insanın yapısı farklı olur ama ortak sevgilide, ideallerde buluşup
işbirliği halinde dostça yaşanabileceğinin hatta biri birine âşık
olunabilineceğini bu iki büyüğümüzde öğrendik.
Hazreti Mevlana da DEM, Hazreti Şems de SIR kuvveti olduğunu bilmemiz yeterli
açıklamayı sağlar.
Biz böyle olduğunu anladık en doğrusunu kendileri bilir.
Bizim o büyükleri tanımlama yetkimiz olmadığı gibi böyle bir terbiyesizliğe
asla uzaktan bile karışmak istemeyiz.
Ancak bu büyüklerimizin sözlerinden kendimize izleyebileceğimiz yolu görmek
için, kendimizi tanımak için, yani faydalanmak için fikrimize izin
vereceklerine ve yanlışımızı hoş görecekleri ümidiyle söylüyoruz.
İnşallah bu büyüklerimizin yolunda ve izinde giderek kendilerine
yaklaşabilir, onların yardımlarını alırız.
Âmin.
RAVLİ
ŞEMSİ TEBRİZİ yazarak Googledaki blogdan bizlere hediye ettiği sırları öğrenebiliriz.
*
RAVLİ