60-
O insan ağzı mıdır, yılanla akrebin oyuğu mu?
O
oyuğu samanla balçıkla sıva, yakınları (Din ile sıkı
ilgisi olanları) dalatma (Söz ile azarlatma,
çatmasına olanak verme) akrebe.
Aşka
düş de adı sanı terk et, taneleri de bırak (Halktan
çıkar sağlamayı amaçlama), tuzağı da (Halkı
aldatarak hareketsiz hale getirme); taşa altın adını tak (Her şeyi değerli gör), cefaya, eziyete şeker de (Sıkıntıları sevince çevir).
Ey İsa nefesli (Ölü
bedeni dirilten, kötürümü yürüten, körü gördüren dilsizleri söylettiren)
dudu kuşu, ey şirin sesli, güzel sesli bülbül, hadi, o cana canlar katan
nağmelerle;
Zühre’yi (Güzel sesli,
güzel yüzlü, sıkı etli, kısa ve kalın parmaklı, kalın bacaklı, güzel huylu,
müziğe yetenekli, şehvetli, süse düşkün, işlerinde ılımlı, kumar oynamaya, alay
etmeye düşkün, yalan yere yemin etmekten çekinmeyen güzel kadın, yıldız)
şaşkın bir hale getir, kendinden geçsin gitsin.
Güzellik davasına giriş (Aşkı amaç edin, ulaşmak için kararlı ol), gel de
yüzlerce düşman, yüzlerce dost; yabancı, bildik, herkes, safran gibi sapsarı
yüzleriyle, yaşlı gözleriyle tanıklıkta bulunsun.
Gam (Güçlü bir
istek ve dürtünün amacına ulaşamayacak gibi gözüktüğü durumda beliren tedirgin
edici duygu) herkesi ağlatır, erkek, kadın, herkes gam yüzünden feryat (Haykırır, çığlık atar) eder.
Bizi gamdan kurtar artık, çünkü o,
zulümde (Güçlü bir kişinin yasaya veya vicdana aykırı
olarak başkasını uğrattığı kötü durum, sebebi bilinmeyen endişe, eziyet, cefa)
ejderhalaştı adeta.
Hafif, sert nağme çavuşlarıyla deş gamın
karnını da; ey güzel sesli dilber, adaletinle yokluk ülkesine (Görünmeyen âleme) bile bir hay-huydur (Gürültüdür) düşsün.
Sakimizi an (Sarhoş
edecek sunum yapanı hatırla (Allah’ı)),
yüzlerce tulumu havalarla doldur, o Şirin (Sevimli,
cana yakın, tatlı, hoş ) yüzlü dilberin (Alımlı)
aşkıyla ruhları Ferhat (Âşık olan) haline getir.
Gönlün sanki İsrafil’dir (Bir nefeste öldüren, diğer bir nefesle dirilten melek)
balçıktan yaratılan insanı diriltmedesin; lütfet de kulağımıza Tanrı nefesini (Hayat veren soluğu) üfle.
Biz harman çeçi (Harman savurdukları yaba) gibi yerlere saçılmışız; buğdayla (İnsanlık) saman (Hayvanlık)
karma-karışık bizde; can yelinden bir esinti ver de buğdayı samandan (İnsanlığı hayvanlık etkisinden ayırmak) ayır.
Lütfet de gam, gamın yanına gitsin,
sevinçli de sevinçlinin yanına.
Gül, gülün bulunduğu yere gitsin, gönül
göğe ağsın.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdülbâki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Her fırsatta
sözlerimizle başkalarını inciten veya sinsice onlara kötülük eden kişi
olmamamız için susmamız gerektiğini, konuşacağımız zaman da çok dikkatli olmamız
gerektiğini öğrendik.
2.
Yönelişimizi ve
dikkatimizi aşka verirsek başkaları ile alıp veremediğimiz bir şey
olmayacağından sözlerimizin gönül alıcı, okşayıcı olacağını öğrendik.
3.
Aşkı amaç
edinenin güzelden daha güzel, alımlıdan daha alımlı olacağını öğrendik.
4.
Aşk peşinde
olanın gamının acı ve sıkıntı vermediğini, sorunları tatlılıkla kabul edip
güzel ve faydalı çözümler bulduğunu öğrendik.
5.
Ruhumuzu aşk ile
seven duruma getirmemiz gerektiğini öğrendik.
6.
Dünyayı
istemekten vazgeçip hayat veren Tanrı’yı istememiz gerektiğini öğrendik.
İşte
böyle yaren,
Biz
bilsek de aklımız doğru istekte bulunsa da Tanrı yardımı olmadan, aşk yolunda
bulunmadan elde edişin olmayacağını öğrendik, anladık.
Yalvarış
ahlakı olanın ilahi âlemden çok kazancı olacağını öğrendik, anladık.
Sevgili
olarak gördüğümüz Allah’tan yalvararak yakararak güzellik bağışlamasını
istemeliyiz ve beklemeliyiz.
*
RAVLİ