7 Ağustos 2014 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 60 İNCİ BEYİT

60- O insan ağzı mıdır, yılanla akrebin oyuğu mu?
O oyuğu samanla balçıkla sıva, yakınları (Din ile sıkı ilgisi olanları) dalatma (Söz ile azarlatma, çatmasına olanak verme) akrebe.

Aşka düş de adı sanı terk et, taneleri de bırak (Halktan çıkar sağlamayı amaçlama), tuzağı da (Halkı aldatarak hareketsiz hale getirme); taşa altın adını tak (Her şeyi değerli gör), cefaya, eziyete şeker de (Sıkıntıları sevince çevir).

Ey İsa nefesli (Ölü bedeni dirilten, kötürümü yürüten, körü gördüren dilsizleri söylettiren) dudu kuşu, ey şirin sesli, güzel sesli bülbül, hadi, o cana canlar katan nağmelerle;

 Zühre’yi (Güzel sesli, güzel yüzlü, sıkı etli, kısa ve kalın parmaklı, kalın bacaklı, güzel huylu, müziğe yetenekli, şehvetli, süse düşkün, işlerinde ılımlı, kumar oynamaya, alay etmeye düşkün, yalan yere yemin etmekten çekinmeyen güzel kadın, yıldız) şaşkın bir hale getir, kendinden geçsin gitsin.

Güzellik davasına giriş (Aşkı amaç edin, ulaşmak için kararlı ol), gel de yüzlerce düşman, yüzlerce dost; yabancı, bildik, herkes, safran gibi sapsarı yüzleriyle, yaşlı gözleriyle tanıklıkta bulunsun.

Gam (Güçlü bir istek ve dürtünün amacına ulaşamayacak gibi gözüktüğü durumda beliren tedirgin edici duygu) herkesi ağlatır, erkek, kadın, herkes gam yüzünden feryat (Haykırır, çığlık atar) eder.
Bizi gamdan kurtar artık, çünkü o, zulümde (Güçlü bir kişinin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, sebebi bilinmeyen endişe, eziyet, cefa) ejderhalaştı adeta.

Hafif, sert nağme çavuşlarıyla deş gamın karnını da; ey güzel sesli dilber, adaletinle yokluk ülkesine (Görünmeyen âleme) bile bir hay-huydur (Gürültüdür) düşsün.

Sakimizi an (Sarhoş edecek sunum yapanı hatırla (Allah’ı)), yüzlerce tulumu havalarla doldur, o Şirin (Sevimli, cana yakın, tatlı, hoş ) yüzlü dilberin (Alımlı) aşkıyla ruhları Ferhat (Âşık olan) haline getir.

Gönlün sanki İsrafil’dir (Bir nefeste öldüren, diğer bir nefesle dirilten melek) balçıktan yaratılan insanı diriltmedesin; lütfet de kulağımıza Tanrı nefesini (Hayat veren soluğu) üfle.

Biz harman çeçi (Harman savurdukları yaba) gibi yerlere saçılmışız; buğdayla (İnsanlık) saman (Hayvanlık) karma-karışık bizde; can yelinden bir esinti ver de buğdayı samandan (İnsanlığı hayvanlık etkisinden ayırmak) ayır.

Lütfet de gam, gamın yanına gitsin, sevinçli de sevinçlinin yanına.
Gül, gülün bulunduğu yere gitsin, gönül göğe ağsın.                                            
                             ***
DİVAN-I KEBİR1
MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdülbâki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Her fırsatta sözlerimizle başkalarını inciten veya sinsice onlara kötülük eden kişi olmamamız için susmamız gerektiğini, konuşacağımız zaman da çok dikkatli olmamız gerektiğini öğrendik.
2.    Yönelişimizi ve dikkatimizi aşka verirsek başkaları ile alıp veremediğimiz bir şey olmayacağından sözlerimizin gönül alıcı, okşayıcı olacağını öğrendik.
3.    Aşkı amaç edinenin güzelden daha güzel, alımlıdan daha alımlı olacağını öğrendik.
4.    Aşk peşinde olanın gamının acı ve sıkıntı vermediğini, sorunları tatlılıkla kabul edip güzel ve faydalı çözümler bulduğunu öğrendik.
5.    Ruhumuzu aşk ile seven duruma getirmemiz gerektiğini öğrendik.
6.    Dünyayı istemekten vazgeçip hayat veren Tanrı’yı istememiz gerektiğini öğrendik.
İşte böyle yaren,
Biz bilsek de aklımız doğru istekte bulunsa da Tanrı yardımı olmadan, aşk yolunda bulunmadan elde edişin olmayacağını öğrendik, anladık.

Yalvarış ahlakı olanın ilahi âlemden çok kazancı olacağını öğrendik, anladık.          
Sevgili olarak gördüğümüz Allah’tan yalvararak yakararak güzellik bağışlamasını istemeliyiz ve beklemeliyiz.
                                       *

RAVLİ

Popüler Yayınlar