50-
Bön (Budala, ahmak, saf) adam ne söyleyebilir;
güneşten ancak bir zerre, uçsuz bucaksız denizden bir katre (Damla) olan kişi, şu sonsuz macerayı nasıl
anlatabilir?
Sana bir katre gösterdi mi ötesini anlarsın
artık.
Alım-satımda
da ambardaki buğdaydan bir avuç buğday getirirler.
O
bir avuç buğdayı gördün mü geri kalanını da bilirsin, değirmen dönünce nasıl
bir un olacağını anlarsın.
Sen
de eski bir ambarsın, elini bir daldır da al şu ambardan bir avuç buğday; gör
bakalım ne çeşit buğdaysın, bir gör de sonra değirmene götürmeye kalk.
O
âlem değirmene benzer, şu alemse harmana: burada buğday mısın, fasulye mi?
Her
ne isen orda da ancak osun.
Yürü
bırak şu inadı a inatçı (Direnen), bak, o hoca
bekleyip duruyor; o, işini yarım yamalak gören işçi, acele etmede, hadi gel
diye çağırmada.
Ey
hoca (Aşıkları kınayan), nasılsın sen, söyle; bu fitnelerle (Karışıklarla,
kargaşalıklarla) dopdolu yerde yorulup kalmışsın; çaresiz dertlere
uğramış bir halde kanlara batmışsın, topraklara bulanmışsın.
Hoca
diyor ki:
Medet
(İmdat) ey Müslümanlar, sakının gönüllerinizi,
aklınızı başınıza alın, benim kanım döküldü, bari bu, sizin başınıza gelmesin.
Âşıkların
ıstıraplarını gördükçe çok kınadım onları, fesatlarla (Bozukluk,
kargaşalık, arabozuculuk), kötülüklerle dolu bir gönülle çok kötü, çok
yaraşmaz sözler söyledim onlara.
“
İnceden inceye halkla alay edip kovuculukta (Dedikodu) bulunanların
vay hallerine” ayeti (Hümeze 1-2), kötü sözler
söyleyenlerin hakkındadır.
Alay
edene kovuculukta (Dedikoduculukta) bulunanın
devası (İlacı, çaresi), yaptığına uğramaktır,
ettiğini bulmaktır ancak.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdülbâki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Kendini Tanrı
âleminden dışta görenlerin gördükleri bir şey olmadığını, anlatacak bir
şeylerin bulunmadığını öğrendik.
2.
Parçadan bütüne
gidersek (Tüme varım metodu) anlayışımızın
genişleyeceğini, net tanımlar oluşturabileceğimizi ve doğru tespitler
yapabileceğimizi öğrendik.
3.
Kendi içindeki
değişik kuvvetleri ve bağlantıların ne olduğunu; ortaya çıkararak ne
olacağımızı bilmemiz gerektiğini öğrendik.
4.
Öncelikle kendimizi
bilmemiz ve tanımamamız gerektiğini öğrendik.
5.
Bu dünyada ne
yapıyorsak, ne işliyorsak, ne değerdeysek ebedi yaşamda da aynı yaşayışa devam
edeceğimizi öğrendik.
6.
Ölümü hatırlatmak
için daima salâ verildiğini, hocaların elime düşeceksiniz diye bağırdığını
öğrendik.
7.
Din ile uğraşıp
aşkı bilmeyenin işlerinin yarım yamalak olduğunu, aşk gelip çattığında perişan
olduklarını öğrendik.
8.
Aşkı âşıklardan
öğrenmeyen, gönlü bilmeyen, aklını başına almayan kişinin âşık olduğu zaman
perişan olacağını öğrendik.
9.
Kendi halini,
eksikliklerini, yanlışlıklarını, kusurlarını, günahlarını görmeyenin
başkalarını kınadığını, karşılığında da acınacak hale düştüklerini öğrendik.
10.
Kendi
eksikliklerini görmeyip de başkalarını kınayan kişinin halinin perişanlık
olduğunu, ettiğinin başına geleceğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Ne ekersen onu biçersin.
Bu dünya etme bulma dünyasıdır, yani her şeyin bir karşılığı vardır.
*
RAVLİ