6 Ağustos 2014 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 50 İNCİ BEYİT

50- Bön (Budala, ahmak, saf) adam ne söyleyebilir; güneşten ancak bir zerre, uçsuz bucaksız denizden bir katre (Damla) olan kişi, şu sonsuz macerayı nasıl anlatabilir?

 Sana bir katre gösterdi mi ötesini anlarsın artık.
Alım-satımda da ambardaki buğdaydan bir avuç buğday getirirler.

O bir avuç buğdayı gördün mü geri kalanını da bilirsin, değirmen dönünce nasıl bir un olacağını anlarsın.

Sen de eski bir ambarsın, elini bir daldır da al şu ambardan bir avuç buğday; gör bakalım ne çeşit buğdaysın, bir gör de sonra değirmene götürmeye kalk.

O âlem değirmene benzer, şu alemse harmana: burada buğday mısın, fasulye mi?
Her ne isen orda da ancak osun.

Yürü bırak şu inadı a inatçı (Direnen), bak, o hoca bekleyip duruyor; o, işini yarım yamalak gören işçi, acele etmede, hadi gel diye çağırmada.

Ey hoca (Aşıkları kınayan), nasılsın sen, söyle; bu fitnelerle (Karışıklarla, kargaşalıklarla) dopdolu yerde yorulup kalmışsın; çaresiz dertlere uğramış bir halde kanlara batmışsın, topraklara bulanmışsın.

Hoca diyor ki:
Medet (İmdat) ey Müslümanlar, sakının gönüllerinizi, aklınızı başınıza alın, benim kanım döküldü, bari bu, sizin başınıza gelmesin.

Âşıkların ıstıraplarını gördükçe çok kınadım onları, fesatlarla (Bozukluk, kargaşalık, arabozuculuk), kötülüklerle dolu bir gönülle çok kötü, çok yaraşmaz sözler söyledim onlara.

“ İnceden inceye halkla alay edip kovuculukta  (Dedikodu) bulunanların vay hallerine” ayeti (Hümeze 1-2), kötü sözler söyleyenlerin hakkındadır.

Alay edene kovuculukta (Dedikoduculukta) bulunanın devası (İlacı, çaresi), yaptığına uğramaktır, ettiğini bulmaktır ancak.
                             ***
DİVAN-I KEBİR1
MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdülbâki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Kendini Tanrı âleminden dışta görenlerin gördükleri bir şey olmadığını, anlatacak bir şeylerin bulunmadığını öğrendik.
2.    Parçadan bütüne gidersek (Tüme varım metodu) anlayışımızın genişleyeceğini, net tanımlar oluşturabileceğimizi ve doğru tespitler yapabileceğimizi öğrendik.
3.    Kendi içindeki değişik kuvvetleri ve bağlantıların ne olduğunu; ortaya çıkararak ne olacağımızı bilmemiz gerektiğini öğrendik.
4.    Öncelikle kendimizi bilmemiz ve tanımamamız gerektiğini öğrendik.
5.    Bu dünyada ne yapıyorsak, ne işliyorsak, ne değerdeysek ebedi yaşamda da aynı yaşayışa devam edeceğimizi öğrendik.
6.    Ölümü hatırlatmak için daima salâ verildiğini, hocaların elime düşeceksiniz diye bağırdığını öğrendik.
7.    Din ile uğraşıp aşkı bilmeyenin işlerinin yarım yamalak olduğunu, aşk gelip çattığında perişan olduklarını öğrendik.
8.    Aşkı âşıklardan öğrenmeyen, gönlü bilmeyen, aklını başına almayan kişinin âşık olduğu zaman perişan olacağını öğrendik.
9.    Kendi halini, eksikliklerini, yanlışlıklarını, kusurlarını, günahlarını görmeyenin başkalarını kınadığını, karşılığında da acınacak hale düştüklerini öğrendik.
10.                      Kendi eksikliklerini görmeyip de başkalarını kınayan kişinin halinin perişanlık olduğunu, ettiğinin başına geleceğini öğrendik.
                                            *
İşte böyle yaren,
Ne ekersen onu biçersin.
Bu dünya etme bulma dünyasıdır, yani her şeyin bir karşılığı vardır.      
                                       *

RAVLİ

Popüler Yayınlar